1 Mayıs’ta enflasyon ve işsizlik ikilemi üzerine düşünmek

1 Mayıs emekçilerin zorlaşan ekonomik koşullar ve özellikle enflasyon – işsizlik ikilemi karşısında nasıl korunacaklarına dair arayışların yoğunlaşması için bir başlangıç noktası olabilir.

Bu 1 Mayıs bayramında dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de çalışma hayatı bir günlüğüne duracak ve emekçilerin alın terlerini akıtarak toplumun refah düzeyine yaptıkları katkılar alkışlanacak. Emekçilerin hak mücadelesi hatırlanacak, onların insan onuruna yakışır şartlarda çalışmaları ve üretimden hak ettikleri payları almalarının önemi bir kez daha gündeme gelecek. Bununla birlikte, derinleşen ekonomik sorunların emekçi sınıf için yarattığı zorluklar da 1 Mayıs’ın gündeminde olmalı.

2017 yılında tek haneli seviyeleri terk eden enflasyon pandemiden sonra hatalı iktisat politikaları ile daha da yükselerek katlanılması zor düzeylere ulaştı. 2022 ve 2023 yılları yüzde 65 seviyesinde enflasyonla kapatıldı. Bugün ise önümüzdeki birkaç ay içinde enflasyonun daha yüksek seviyelere çıkması bekleniyor.

Son birkaç yıl çalışanlar için oldukça stresliydi. Kendilerine maaşlarına enflasyon düzeyinde zam yapıldığı söylenirken, onlar satın alma güçlerinin bir şekilde erozyona uğradığını gördüler. Özellikle, başta gıda ve kira olmak üzere, temel ihtiyaçlara yönelik mal ve hizmetlerin fiyatları oldukça endişe verici şekilde yükseldi. Diğer yandan, resmi enflasyon rakamının inandırıcılığı ile ilgili soru işaretleri zihinleri kurcaladı. Ücret zamları resmi enflasyon rakamları dikkate alınarak yapıldı ama bu rakamların doğruluğu hep tartışma konusu olarak kaldı. Arka arkaya gelen seçimleri kazanmak isteyen iktidar enflasyon karşısında uygulanabilecek en gevşek para ve maliye politikalarını uyguladı. Bu politikalar, enflasyonunun daha fazla yükselmesine yol açarken emekçilerin rakamlarla manipüle edilmesi ve seçimle ilgili kritik dönemeçlerde geçici rahatlamalar yaratılması için fırsat oluşturdu.

Bu yıl, durum biraz daha farklı. Seçim sürecinde kaynaklar tüketildiği için, iktidar para ve maliye politikalarını sıkılaştırmak zorunda. Nisan ayı içinde, TCMB Başkanı Fatih Karahan ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan peş peşe Temmuz’da asgari ücret artışı olmayabileceğinin sinyallerini verdiler. Bu açıklamalar, çalışan kesim için oldukça ümit kırıcı. TCMB politika faizini yüzde 50’lere kadar yükseltti. Bu, belki de enflasyonun bir miktar aşağıya çekilmesini sağlayacak ama bu arada diğer toplum kesimleri gibi emekçilerin de borçlanma ve harcama olanaklarını kısıtlayacak. Diğer yandan kredi, borçlanma ve harcama olanaklarının sınırlanması ekonominin soğumasına yatırımların ve büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

İktidar enflasyonla mücadelesine daha da hız vermek isterse, hem çok fazla sorunun birikmiş olması hem de ince ayarlar yapma becerilerinin çok kısıtlı olması nedeniyle daha fazla şirketin kapanması ve işsizliğin daha da artması gündeme gelebilecek. Buna karşın, aksine, iktidar siyasi nedenlerle enflasyonun üzerine gitmezse enflasyon canavarı emekçinin cüzdanından parçalar koparmaya devam edecek. Her iki politika seçeneği de 2025 Mayıs ayına ulaşıldığında hayatın emekçiler için daha da zorlaşmış olacağına işaret ediyor.

Akıl ve beden gücü ile geçimlerini sağlayan, üretkenlikleriyle toplum refahına katkı sağlayan emekçilerin bayramı çoğu zaman olduğu gibi buruk da olsa meydanlarda coşkuyla kutlanacak. Ama bu 1 Mayıs emekçilerin zorlaşan ekonomik koşullar ve özellikle enflasyon – işsizlik ikilemi karşısında nasıl korunacaklarına dair arayışların yoğunlaşması için bir başlangıç noktası olabilir. Sendikalar, basın ve STK’lar bu konu üzerinde yoğun bir çalışma başlatmalı. İz Gazete’nin bu konudaki duyarlılığı ve ilgili çevreleri harekete geçirmek için yaptığı girişimler dikkate değer.

Emekçilerin ücretleri ile rahatça geçinebildikleri, işçi haklarının güçlü yasalar ve icraatlarla korunabildiği, ekonomik zorluk ve çıkmazlara karşı güvencelerle donatıldığı nice 1 Mayıs bayramlarında buluşmak dileğiyle.

Kaynak: İzgazete.net

Exit mobile version