Aslında Fenerbahçe-Pendikspor maçından sonra yazmama kararı almıştım, mesajım hakemlerin verdikleri, vermedikleri, federasyon vs değildi ‘’seyir hakkımızın’’ çalınması, eğlencemizin içine edilmesi idi. Ve o maç topun oyunda kaldığı süre 21 dakika olunca bu kararı almıştım. Sporda esas olan mağlubiyet ve galibiyet değildir ‘’temaşa’’dır, bunu engelleyen herkes bedel ödemelidir
Mevzu derbi olunca iki güzide kulüp için iki kelam edeyim dedim,
Malumunuz bu maçlar sürprize açıktır, kimse için bilinebilir değildir , sürprizlerle doludur, çok güzel örnekleri vardır, ama 90+ da SERGEN ’in tribünleri gömdüğü bir maç vardır ki anmadan geçemeyeceğim.
Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi son yılların en coşkusuz derbisi idi. Öyle ki tribünler koreografiye bile gerek duymamıştı.
Sahadaki görüntü ise gecen haftaki bilançosu ile yatırımcısını üzen Fenerbahçe’nin bilançoyu düzeltme gayret ile özkaynakları erimiş Beşiktaş arasındaki Pazar farkıydı, açıkladığı bilançolar ile Pazar kaybeden Beşiktaş kurumsal yönetim ilkeleri açısından kötü yönetimin çok güzel örneğini gösteriyordu.
Son model makinalar ile kurulu, kapasitesi yüksek Beşiktaş nakit ve kar üretmeyen bir fabrikaya nasıl dönüşmüştü?
Kadrosunda hem uluslararası başarıları olan hem de Türkiye’de oynadıkları sürece süper lige damga vuran, GEDSON FERNANDES, RASHİCA, GHEZAL, MULEKA gibi oyuncuların kapasite kullanım oranı o kadar düşük ki, son yatırım SEMİH dahi ortalama üretime katkıda bulunamadı. SEMİH için bir parantez açmak isterim, gerçekten Türk futbolu uzun yıllar sonra fizik ve teknik kapasitesi yüksek bir yıldız kazanıyor.
Pazar kaybı ile kapasite kullanım oranı düşen takımın bir makinası da 25 ‘nci dakikada kırmız kart görünce, en azında prestij motivasyonu olan maç zora girdi
Açıkçası bir şirket nasıl bu kadar kötü yönetilebilir? yüksek sermayeye rağmen sermaye getirisi nasıl bu kadar düşük olur? Bu sorunun cevabı futbol oyunu adına başarısızlığın adresini işaret etmektedir, KÖTÜ YÖNETİM…
Aynı şekilde, gecen hafta enflasyon muhasebesi uygulaması ile gerçek zararı ortaya çıkan ve özkaynak kaybına uğrayan Fenerbahçe, uğradığı Pazar kaybını korumak adına bir derbi maçına çıksa da makinalardaki arızalar giderilememiş, verimlik artırılamamıştı; tek kale oynadığı anlarda bile pas bağlantılarındaki basit hatalar yatırımcıyı soğutup, kaçmalarına neden oluyordu, özellikle ŞAMAN olan gözde oyuncunun son haftalar da SAMAN olması pozisyon başlangıçlarda önemli top kayıpları yaratıyordu.
Fenerbahçe’nin şansı rakibi Beşiktaş olması idi. Rakip 25.cı dakikada 10 kişi kalmış ‘’moral linkleri’’ kopmuş, İsmail hoca tarihi değişiklerle ile oyuna müdahale etmişti !!!!!!!
Tarihe not düşülecek dakika19’uncu dakika. Fenerbahçe iki oyuncu değişikliği yapıyor ve İsmail Hoca stat kaloriferlerinin yarattığı sıcaktan etkilenmiş olacak ki iki oyuncu değişikliği yapıyor, Kontenjan zorunluğu var ya. Format her şeydir deyip, formatı bozmamak adına KRUNİÇ ’i oyuna alırken ÇAGLAR ’da yönetmelik gereği bonus oluyor, yani formatı biraz değiştirmek içinde olsa ÇIKUYU orta saha göbekte deneyemiyor ve KURİNİÇ üretim verimliliğini düşürdükçe yatırımcı terkediyor. Ama İsmail Hoca kenarda ‘’Hatim‘’ indiriyor.
Cankurtaran İRFANCAN, hocayı uyandırdı, huzur geldi
SÖZÜN ÖZÜ; Kurumsal yönetim kalitesi oluşmadıkça başarı tesadüfidir. Kadro kalitesi vs ikincil sebeplerdir, Beşiktaş’ın kurulu kapasitesi hiç te diğer iki büyükten daha az degildir, aynı şekilde Fenerbahçe’de Donkişot misali savaşacak değirmen aramasın. Ilk gün söyledim İsmail Hoca kişiliği itibari ile MENTAL LİNK’ leri onaramaz, onaramadığı için de, futbolcu kalitesi ne kader üst düzey olursa olsun, başarısızlığı takip eden dönemler de verimlilik artışı sağlanmamıştır.
Fırtınalı denizde gemiyi karaya ulaştıramazsan “sorun fırtınaydı” deme şansın da yoktur, çünkü boğulmuşsundur.
Gecen hafta sadece şampiyonluk yolunda yara almamış, tarihe geçecek bir GS-FB şampiyonluk final maçı heyecanından da futbolseverleri mahrum etmiştir.