Çalışma şansı olmayan,
Gerçek ve yaşlı emeklileri koy bir kenara…
Onlar maalesef 10 bin TL’ye mecbur bırakılmış ve bu yazı onlar için değil!
Vergi vermemek için bin bir takla atan,
Çalışanını asgari ücretten gösterip üzerini elden ödemeyi kar sayan,
Vergisini zamanında ve yasal olarak ödeyenlerin hakkını gasp eden sıfatı patron olanları koy bir kenara…
Bu yazı onlar için önemli ve iplenesi değil!
İşe dahi gitmeden yerinde oturan,
Ülkeye gram katkısı olmayıp ar duygusundan yoksun halde bankamatikten maaşını çekenler için de değil bu yazı!
Gümbür gümbür kazanıp,
Vergi cezası milyon milyon affedilmiş olanlar içinse hiç değil…
Bu yazı emeğiyle çalışanlar için.
Okumaya değer verip kariyer hayali kuran gençlerimiz için.
Geleceğimizi şekillerinden anne yarısı öğretmenlerimiz,
Sağlığımızı emanet ettiğimiz doktorlarımız,
Hemşirelerimiz, mühendislerimiz, akademisyenlerimiz, teknikerlerimiz için…
Bankacılarımız için.
Hâkimlerimiz, savcılarımız, avukatlarımız için.
Hayatta verilebilecek en değerli varlık olan canlarını ortaya koyan askerlerimiz için.
Kurullardaki uzmanlar için.
Memurlar ve işçiler için.
Kısacası Türkiye gemisine yol aldıranlar için…
Olay ne çok kazananı yermek,
Ne de az kazananlar üzerinden popülizm yapmaktır.
Olay adalettir!
Adalet ise eşitlik değildir.
Hakkın adil şekilde dağıtılmasıdır.
Eğer işimize gelince eşitlik der kestirip atar ve adaletten uzaklaşırsak,
Kısa boylular sınıfta ön sıraya oturmazlar.
Yaşlılara otobüste yer vermeyiz.
Hamilelere öncelik tanımayız.
Ekonomi biliminin uğraşı hayat kalitesi optimizasyonudur.
Hayat kalitesinde sürdürülebilir artış için uğraşır ve politika oluşturur.
Barınma, eğitim, beslenme ve sağlık ise hayat kalitesi için olmazsa olmazlardır.
Eğer bunlara erişilebilirlikte sorun varsa; ekonomik adaletten bahsedilemez.
Şunu unutmayın,
Ekonomik adalet en az yargı sistemindeki adalet kadar önemlidir.
Çünkü yaşamsaldır.
Ekonomik adaletin temininde ise iki unsur temel rol oynar.
Birincisi vergi sistemi,
İkincisi ise gelir dağılımıdır.
Anayasal olarak herkes geliriyle orantılı vergi vermelidir.
ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergiler,
Vergi afları,
Tutarsız vergi teşvikleri ekonomik adaleti bozar.
Gelir dağılımı ise ekonomik katkı sağlayan bireylerin hak dağılımını ortaya koyar.
Türkiye’de %1’lik kesim servetin, %20’lik kesim ise toplam gelirin %50’sini almaktadır.
Sürpriz mi? Hayır!
Negatif faizle yaratılan servet transferi ekonomik adaleti bozar.
İşte bu nedenle,
Ekonomik adaletin temini için;
Verginin tavana yayılması,
Enflasyonun önlenmesi şarttır.
Nitekim hayat kalitesi optimazsyonu çerçevesinde,
Ekonomik kalkınmanın göstergesi büyüme değil,
Dolaylı vergi oranındaki düşüş ve gelir dağılımındaki düzelmedir.
Kısaca, bakmanız gerek temel göstergeler bunlardır.
Peki, ekonomik adalet var mı diye sorarsanız?
Teraziye koymak ve ölçümlemek son derece kolaydır.
Türk-İş açıkladı: Yoksulluk sınırı 55 bin TL’ye ulaştı.
Maaşınla mukayese et karar ver!
Ekonomik adalet var mı, yok mu?
Sevgi ve vicdanla kalın…
Doç. Dr. Soner GÖKTEN