Dövize dayalı pozisyonlar enflasyonun en önemli tetikleyicilerinden.
Yani, reel getiri verecek kur artışı, para arzını artıracağından enflasyonu patlatır.
Bu sebeple, ekonomi yönetimi için dövizde reel kazanç yaratacak değer artışı enflasyonla mücadelenin çöpe atılması anlamına gelir.
Sizce buna izin verirler mi?
Swap kanalları kapalı.
Yani döviz için ülkeye giriş çıkışta tek yol efektif transfer.
Bu durum Merkez Bankası’nın döviz fiyatı yönetimini rahatlatıyor.
Döviz fiyatı yönetimi diyorum,
Çünkü dalgalı kur rejiminde değiliz.
Kur merkez bankası kontrolünde.
Sabit kur rejiminde de değiliz.
Çünkü sabit kur yok.
O halde uygulananın adı ne: Kontrollü Artırılan Kur Rejimi!
Araştırmayın sakın, zira literatürde böyle bir kavram yok.
İsmini ben uydurdum!
Peki ne demek bu?
Enflasyonla savaşı kazanmak için güdülen bir yöntem.
Mevcut şartlar dahilinde başarıya ulaşabilir mi? Evet!
Gelin izah edeyim…
Merkez Bankası’nın swap hariç net rezervleri eksi.
Bu yüzden net rezervler pozitif olana dek kur belirlemesini piyasanın yargısına bırakamaz.
KKM, net rezervler güçlenen dek tam manasıyla çözülmez.
O halde rezervi nasıl yapacak, gelecek olan yabancının ve yerel tasarruf sahibinin dövizini alarak.
Enflasyonla mücadelenin başarısı içinse ihtiyacı olan dövizi, kuru fırlatmadan almalı.
O sebeple tek silah FAİZ, en önemli gösterge ise MEVDUAT FAİZİ.
Yapılan da bu!
Faizle Liralaşmayı özendirmek, peşi sıra TL likiditeyi çekmek ve çekilen likidite ile rezerv yapmak.
Konuşulan tabirle de devalüasyona izin vermemek.
Bunu yapıyor mu yapıyor…
Son faiz artırımı ise ekonomi yönetiminin bu amacındaki dirayetini gösterdi.
Bir önceki kur müdahalesi ile şimdiki aynı mı?
İşte bu yüzden değil!
Mevcut durumda, Merkez Bankası kurda artışa KISMİ OLARAK izin veriyor.
Lakin kurdaki artışı enflasyonun gerisinde bırakıyor.
Bu uygulama, Dolar alanların, REEL OLARAK KAYBEDECEĞİ anlamına geliyor.
Yani ekonomi yönetimi programı aynı kararlılıkla götürürse;
Dolar alanlar TL bazında bir artış görecekler ancak bu artış enflasyonun altında kalacak.
TL mevduat ise reel kazanç sağlayacak.
Buradan soruyorum!
Peki, program başarıya ulaşırsa; (Nisan ayında TCMB’nin hamlesi bunu net olarak cevaplamamıza imkan tanıyacak), irili ufaklı döviz alan ve yüksek mevduat faizi sürecinde göz göre göre satın alma gücü kaybına (reel olarak zarar) uğrayacak olanlar; suçu kime atacaklar?
Örneğin, ‘döviz alın’ diyenden hesap sorabilecekler mi?
Veya Dolar seçimden sonra 50, 60 TL olacak diyenlerden tazminat alabilecekler mi?
Açık şekilde söyleyeyim, hayır!
Kendinizle baş başasınız.
En önemlisi ise finansal okuryazarlık.
Eğer geçmişle bugün aynı ve gene seçimden sonra kurda aynı hareket yaşanacak diyorsanız, saygı duyarım, bu bir önermedir!
Lakin lütfen önermeniz tutmaz ise suçlu aramayın.
Çünkü oluşacak dövizzedelerin vebalini, döviz alın yönlendirmesinde bulunan ‘çok bilenler’ almayacaklar, hatta günün sonunda ‘dinlemeseydiniz kardeşim!” diyecek veya duymazdan gelecekler.
İşin komiği ise,
Sinyalleri alarak hızlıca pozisyon değiştirebilme kabiliyetine erişmek yerine, seçim öncesi efektif döviz almak gibi bir hataya düşülmesi…
Efektif döviz alıp kendisini zincirle bağlayanlara selam olsun.
Finans piyasalarında başarı esnekliği sever, katılığı değil!
Sevgi ve vicdanla kalın…
Doç. Dr. Soner GÖKTEN