Çok çok uzun yıllar önce, Dışişleri Bakanlığında üst düzey bürokrat olarak görev yapmakta olan bir tanıdığımız, o dönem göreve yeni atanan Dışişleri Bakanının “eşinin” gelir gelmez resmî konuttaki mobilya ve dekorasyonla ilgili değişikler yapma derdine düştüğünden ve lükse kaçan harcamalara sebep olduğundan bahsetmişti. Ülkemizin yine dar boğazdan geçtiği yıllardı üstelik. Şaşırmıştık. Çok mütevazi olması ile dikkat çeken Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer
ve eşini hatırlayıp nereden nereye diye düşünmüştük. Biraz da üzülmüştük doğrusu.
Sonraki yıllarda ise itibardan tasarruf olmayacağı konusunda sayısız örneklere şahit ola ola bu durumlara alıştık, alıştırıldık.
Ülkemizde gücü elinde tutan, belli bir göreve, makama mevkiye gelenlerin ilk icraatı genellikle görev yapacakları mekanda, binada gözle görülür değişiklikler yaparak etrafa hem görsel hem psikolojik “değişim sinyali” vermektir . “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” fikrini beyinlere yerleştirmek için ilk adım eski mobilyaları yenilemekte atılır. Bu duruma her yerde şahit olabilirsiniz .
Bazen göreve yeni gelen bir belediye başkanı, bazen bir okul müdürü, bazen bir banka CEO’su… Kamu ya da özel , küçük ya da büyük bir kurum, bir makam olması farketmez . Önemli olan yeni bir güç alanı elde eden kişinin içine düştüğü ruh halidir . Geldiği yeri değiştirme, oraya kendi imzasını atma, izini bırakma, burada artık “ patron benim” deme gayretidir.
Tüm bunları düşünmeme ve yazmama sebep, Paramedya’da da yer alan, bir bankanın Genel Müdürlük Binasında yapacağı tadilata ilişkin basın açıklaması oldu. Bir süre önce Genel Müdür değişikliği ile gündeme gelen bankanın alt kadrolarında , şube çalışanlarında hatta emekli mensuplarında değişime dair bir umut belirmişti. Biz aslında millet olarak iyimser ve umutlu bir toplumuz bence. Her değişimin iyiliklere vesile olacağına dair bitmez tükenmez bir umut taşıyoruz içimizde. Yüz kere inanıp, bin kere yanılsak da asla vazgeçmiyoruz umut etmekten .
Bu değişiklik haberi de böyle bir coşku yaratmıştı içten içe. Süregelen sorunlara farklı bakış açısı ile farklı çözümler üretilebilir belki diye umutlanmıştı herkes.
Haber akışına bakılırsa, bu kurumda şimdilik değişen tek şey makam koltuklarının renkleri ve dokuları olacak. Yıllardır şikayet konusu olan, şube çalışanlarında bel ağrılarına yol açan bar tabureleri , şube hollerine müşterilerin oturması için konulmuş buz gibi soğuk, metalik banklar, düşük maaşla çalıştırılan bankacılar , yetersiz personel ile işi götürmeye çalışan şubeler, diğer emeklilerle eşit koşullarda maaş promosyonu almayı bekleyen emekliler, taşerondan kurtulup kadroda yer almak isteyen güvenlikler, şubelerden ve internetten daha iyi hizmet almak isteyen müşteriler ile ilgili bir değişiklik yine yok anlaşılan. Sebebini sorsanız muhtemelen enflasyon muhasebesinden, bütçeden, reel olarak eriyen karlılıktan bahsedilir ama yüce makamlarda mobilyaya, çula, çaputa harcanacak para hep vardır. Değişim bir yerden başlamalıdır . Ama başladığı yerde kalmamalıdır . Mobilya, dekorasyon değişimi değişimlerin en kolayıdır . Önemli ve daha zor olan , İnsana dokunan, insana değer veren. değer katan zihniyet değişikliğini, devrimini gerçekleştirebilmektir. Umutlu muyuz ? Olmalıyız. Çünkü biz;
“Umutsuz durumlar yoktur , umutsuz insanlar vardır . Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim…” diyen, özü ile sözü bir olan bir liderin takipçileriyiz.