Faiz artışları devam etmeli

22 Şubat ve 21 Mart’ta yapılacak PPK toplantılarında 250’şer baz puanlık iki artışı yapılmalı, kamuoyuna enflasyonla mücadelenin gündemden düşmediği sinyali verilmeli. Böyle yapılmazsa, üç ay süreyle meydan boş kalmış olacak ve son sekiz ay içinde enflasyon beklentilerini kontrol etmek için verilen uğraşlar kısmen de olsa boşa çıkabilecektir.

Dr. Ayhan Bülent Toptaş

Dr. Ayhan Bülent Toptaş

Hafize Gaye Erkan’ın TCMB Başkanlığı görevini devralması ile başlayan ve görevi Başkan Yardımcılarından Fatih Karahan’a devretmesi ile devam eden ve “Parasal Sıkılaştırma Dönemi” diye adlandırılan sekiz aylık bir dönem geçirdik. Bu dönemde politika faizi yüzde 8,5’tan yüzde 45’e kadar yükseldi. Faiz artışı tabii ki parasal sıkılaştırmanın en önemli aracı. Bir parasal sıkılaştırma sürecinin para arzının artış hızını, hatta mutlak düzeyini düşürmesi beklenir. Örneğin; Fed, Mart 2022’de varlık alımlarına son vererek, faiz artışlarına başladı. Grafik 1’de söz konusu hamleleri takiben ABD’de M1 para arzının mutlak olarak gerilemeye başladığı görülüyor. Fed’in Nisan 2022’de 21 trilyon dolara yükselen M1 para arzını 2023 sonunda iki yıl önceki seviye olan 18 trilyon dolar civarına çektiğini görüyoruz. Ağustos 2022’de yıllık yüzde 9,1 seviyesine yükselen ABD enflasyon oranı Ocak 2024’te 3,1 seviyesine geriledi. Fed’in politika faizi oranı halen yüzde 5,4. Yani enflasyonun 2 puandan fazla üzerinde.

Türkiye ile ABD ekonomileri birbirlerinden çok farklı. Daha da önemlisi Türkiye dünyada enflasyon seviyesi en yüksek ülkelerden birisi. Bu çerçevede sıkılaştırma politikasından bahsedildiğinde para arzının mutlak düzeyinin azalması söz konusu olamasa da en azından para arzının artış hızının yavaşlayıp yavaşlamadığı merak konusu oluyor. Erkan ve Karahan dönemleri ile Kavcıoğlu dönemlerini karşılaştırmak frene ne kadar basıldığını anlamakta faydalı olabilir. Bunu geçen ay ortasında yapmış ve sonucu Paramedya okuyucuları ile paylaşmıştım. Bu ay bunu tekrar yapmak istiyorum. Çünkü M1, enflasyonu aşağı çekmek için basılan frenlerin nasıl çalıştığı konusunda fikir veren önemli bir gösterge.

Grafik 2’de görüleceği üzere Erkan’ın görevi devraldığı, 9 Haziran 2023 tarihinde M1 para arzı 3,83 trilyon TL. civarındaydı. 9 Şubat 2024’e gelindiğinde M1 4,85 trilyon TL’ye ulaştı. Bu, söz konusu 8 aylık dönem için M1 artış oranının yüzde 27 civarında olduğuna işaret ediyor. Peki Kavcıoğlu döneminde 10 Haziran 2022 ile 10 Şubat 2023 arasında M1 artış oranı neydi? 10 Haziran 2022’de 2,62 trilyon TL. olan M1, 10 Şubat 2023’te 3,20 Trilyon TL’ye ulaşmıştı. Bu da yine yaklaşık 8 aylık bir dönem için yüzde 22’lik bir artışı gösteriyor. Durumun daha açıkça görülmesi için Tablo 1’e bakılması yeterli olacaktır. Kavcıoğlu döneminde M1’in daha yavaş artmış olması ilginç bir durum olarak ortaya çıkıyor.

Faiz artışları devam etmeli
Son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı 25 Ocak 2024 tarihinde gerçekleşti. Söz konusu toplantıda politika faizi 250 puan artırılarak yüzde 45 düzeyine çekildi ve sıkılaştırmanın sonuna gelindiği ileri sürüldü. Bununla birlikte, Türkiye’nin önünde yerel seçimlerin olmasının enflasyonla mücadeleyi gündemden düşürmemesi gerekir. Şu anda bile bugüne kadar faiz artışlarının aşamalı yapılmasının TCMB’nin enflasyonla mücadelede psikolojik üstünlük kazanmasını zorlaştırdığı veya yüzde 45 faiz seviyesinin enflasyonu aşağı çekmede yeterli olamayabileceği görüşleri sıklıkla gündeme geliyor. Buna likidite düzeyinin hala çok yüksek olduğu, mevduat faizlerinin TL’ye geçişi teşvik edecek düzeye ulaşamadığı eleştirileri eşlik ediyor. Bu nedenle, 22 Şubat ve 21 Mart’ta yapılacak PPK toplantılarında 250’şer baz puanlık iki artışın yapılması, kamuoyuna enflasyonla mücadelenin gündemden düşmediği sinyalini vermek gerekecektir. Böyle yapılmazsa, üç ay süreyle meydan boş kalmış olacak ve son sekiz ay içinde enflasyon beklentilerini kontrol etmek için verilen uğraşlar kısmen de olsa boşa çıkabilecektir.

Exit mobile version