Hafize Gaye Gitti, Erkan Kaldı: Sıkılaşma Tamam mı, Yoksa Devam mı?

Doç.Dr. Soner Gökten Merkez Bankası'nda yeni dönemi ve beklentileri yazdı.

Soner Gökten

Soner Gökten

Hafize Gaye Hanım görevinden ayrıldı.

Sürpriz miydi?

Bence kesinlikle hayır!

En azından Mehmet Şimşek’in ABD seyahatine katılmaması dahi, fotoğrafı görmek için net bir sinyaldi.

Olayın magazinsel boyutu üzerinde durmaya gerek yok.

Lakin iktisadi politikanın gidişatı açısından olgular hepimizi fazlasıyla ilgilendiriyor.

Bu bahisle temel soru şu: Sıkılaşma tamam mı, yoksa devam mı?

Olguları anlayabilmek açısından,

Hafize Hanımın biri bilgilendirme toplantısında biri de ABD’de de olmak üzere sarf ettiği iki beyan önemli ipuçları barındırıyor.

Şu ifadeleri duyduk Hafize Hanımın ağzından;

“Politika faizi yükselirken mevduat faizleri geriledi, enflasyon beklentileri ile daha uyumlu hale geldi.”

“Parasal sıkılaşma adımlarını en kısa zamanda tamamlamayı öngörüyoruz.”

Bu ifadelerin,

Dezenflasyonist dengeli büyüme yaklaşımıyla uyumsuzluğunu yazdım, Karıncalar TV’de Remzi Özdemir ile birlikte yaptığımız yayınlarda altını çizerek belirttim.

Kısaca tekrarlayayım.

Yetersiz rezerv sorunsalı, KKM kartopu problemi ve tasarruf sahiplerinin mevcut dolarizasyon davranışı çerçevesinde mevduat faizlerindeki düşüşü, beklenen enflasyona göre olumlu olarak nitelendirmek; mevcut para arzını yok sayarak uygulanan sıkılaşmanın amaçlarını makro çerçevede ekonomik olarak göz ardı etmek anlamına gelir.

Yabancı fonlara parasal sıkılaşmadan kısa zamanda vazgeçeceğiz mesajı vermek ise, enflasyonla mücadeleden daha çok yabancının alacağı pozisyonların sıhhatini öncelemek anlamı taşır ki; bu mesaj beklenen enflasyon düzeyinin korunmasını riske atar.

Diğer bir deyişle,

Bu ifadelerden en azından ben şunu anlıyorum.

Hafize Hanım, yönetim tarzının temelini, ağırlıklı olarak yabancı fonların ülkeye girişini sağlamak üzerine kurgulamış.

E haliyle, yabancı fonlar faiz tepe noktasındayken giriş yapmak; sonrasında ise kur riskine katlanmadan tahvillere giriş yaptıktan sonra faizlerin düşmesini isterler.

Nitekim masasının üzerinde milyar Dolarlık teklif mektuplarının olduğunu söylemiş olması; bu çıkarımın doğruluğunu teyit eder nitelikte.

Halbuki,

Mehmet Şimşek yönetimi, bedelin halk tarafından ödendiğinin ve ödeneceğinin farkında.

Ve görünen o ki; Hafize Hanımın aksine Şimşek ve ekibi için yabancı fonların sıhhatinden daha fazla önemli olan haksız servet transferi yaratan ve fakirleşmeye sebep olan enflasyonun önlenmesi.

Kısacası,

Mevcut olgular,

Hafize Hanım kendine salt para bulma misyonunu görev edinmişken,

Mehmet Şimşek ve ekibinin iktisadi temeller çerçevesinde makro bir ekonomi yaklaşımıyla hareket ederek; adeta yabancı gelecekse de bu ‘kısa vadeli vur kaç fonları’ değil, orta ve uzun vadeli ‘yatırım fonları’ olmalı yaklaşımını ön plana çıkartıyor.

Bu misyon farklılığının yansımaları da son derece doğaldır.

Zira Hafize Hanım fon yöneticisi gibi davranmışken;

Mehmet Şimşek ve ekibi Türkiye’yi düzlüğe çıkarmaya çalışan bir iktisadi politika setinin uygulanmasına uğraşmıştır ve uğraşmaktadır.

Efendim,

Sözün özü,

Hafize Gaye Hanım gitmiş lakin ekonomi erkânı görevinin başındadır.

Ve benim anladığım,

Ekonomi yönetiminde görüş ayrılıkları Hafize Hanımın gitmesiyle son bulmuştur.

Sinyallerden okuduğum ise sıkılaşmanın bitmediğidir.

Önden yüklemeli bir faiz artışı olasılığı hiç olmadığı kadar kuvvetli hale gelmiştir.

Sevgi ve vicdanla kalın…

Doç. Dr. Soner GÖKTEN

Exit mobile version