2020 Ocak ayı itibariyle yabancı aracı kurumların Borsa İstanbul’dan çıkmaya karar vermesi sonrası, Yatırım ve Emeklilik Fonları yaratmış oldukları ilave kaynak ile endeksin ayakta kalmasının, hatta ralliler için zemin oluşturulmasını sağladı, ki Patron Mutlu Son İstiyor mottosunun altında yatan da bu uygulamaydı.
Buna ilave olarak 2023 yılında yaşanan deprem sonrası Emeklilik Fonlarının borsada kullanacakları kaynağın %35 oranına çıkartılması ile yaşanan kuraklığa bir miktar da olsa çözüm yaratılmış oldu.
Başta sosyal medyada olmak üzere her mecrada, Emeklilik Fonlarına sürekli olarak para girişi olması sebebiyle borsaya da bitmeyen bir kaynak girişi olacağı, böylece takasların ciddi anlamda Emeklilik Fonlarının kontrolüne geçeceği söylemi ciddi anlamda dile getirildi. Fakat Emeklilik Fonlarının değer yatırımcısı olacağı görüşünün ağır basması sebebiyle, Fonların pozisyon değiştireceğini ve bu değişikliğin hisseleri nasıl etkileyeceğine ilişkin öngörüde bulunmamıştı.
Ama maalesef ki BİST100 endeksinin tepesi olan 8500 seviyesinin görüldüğü Ekim 2023 ayının başı ile, 7200 seviyesini gördüğü Aralık 2023 ayı sonu arasında baktığımızda; Emeklilik Fonlarının fiili dolaşıma oranla ciddi miktarla satış yapması sebebiyle hisselerin %25 ortalamayla düşüş gösterdiği görülmektedir.
İşte bu veri sonrasına akıllara aynı soru gelmeye başladı; likidite krizi yaşayan borsamız her geçen gün daha da sığ ve hacimsiz bir hal almışken, Emeklilik Fonlarının pozisyon değiştirilmesi durumunda hisse ve yatırımcılara zarar verebilmektedir.
Piyasanın likidite krizinin çözülmesi durumunda bu sorunun ortadan kalkacağı bir gerçek olsa da şu soruyu da akıllardan çıkartmamak lazım;
Borsadaki krize çözüm olarak üretilen Emeklilik Fonlarının borsada değerlendirecekleri kaynak miktarının artırılması o gün ilaç olmasına karşın, bugün sığlaşan piyasada hisseler ve yatırımcılar için zehir olmak yolunda mı?