Sermaye piyasaları denilen mecra sadece hisse senetlerinden oluşmaz.
Yani, diğer bir ifadeyle şirketler sermaye piyasalarını sadece öz kaynak finansmanı için kullanmaz.
Borçlanırlar da!
Adına özel sektör borçlanma araçları dediğimiz, kısaca tahvil olarak isimlendirebileceğimiz yollarla, arada hiçbir aracı olmadan yatırımcılardan borçlanırlar.
Borcun geri ödemesi, borç vermenin seçimi ve şekli itibariyle bir onlar bir de yatırımcılar vardır.
Sanılanın aksine,
Sermaye piyasalarının gelişmesinde ağırlıklı olgu tahvil hacmindeki artıştır.
Finansman sistemlerini sermaye piyasası yoğun şekilde teşkil etmiş (gelişmiş) ülkelerde banka kredisi başvurulası bir yol olarak tahvil ihraçlarından sonra gelir.
İşte bu nedenle bu tür ülkelerde mevduat bankaları yatırım bankalarına dönüşmüş vaziyettedir.
Kredi derecelendirme son derece önemli hale gelmiştir.
10 trilyon TL üzerindeki kredi hacmi ile ülkemiz, bankacılık yoğun, daha doğrusu mevduat bankacılığı yoğun bir finansal sisteme sahiptir.
Lakin özellikle son 3 yıl zarfında yatırımcıların borsaya, yani sermaye piyasalarına duydukları ilgi ve katılım artmış; bu durum tahvil ihraçlarını şirketler için mümkün bir alternatif olma yoluna sokmuştur.
Şöyle diyebilirsiniz;
Yahu hoca, daha önceden tahvil ihraçları yok muydu? Ne diyorsun sen öyle!
Eğer özel sektör borçlanma araçları ihraçları toplam tutarına bakarsanız siz haklısınız.
Lakin dediğimi anlamanız için bakmanız gereken yer toplam tutar değildir.
Gelin beraberce özet veri üzerinden meseleye büyüteç tutalım.
Yaklaşık olarak 2020 yılında özel sektör borçlanma araçları ihracı toplamı 199 milyar TL iken,
2021 yılında 258 milyar TL, 2022 yılında 362 milyar TL ve 2023 11. Ay itibariyle 417 milyar TL seviyesine ulaşmış durumdadır.
Yaşanan enflasyon dikkate alındığında ihraç tutarlarındaki bu artış reel olarak bir anlam ifade etmiyor.
Zaten beni de ilgilendiren toplam tutarlar değil, İHRAÇÇININ KİM OLDUĞU?
Efendim,
Tahvil ihraççıları bankalar, banka dışı finans kuruluşları veya finans dışı kuruluşlar (yani misal sanayi şirketleri) olabilir.
Mevzubahis finans ise, tabi ki tahvil ihracı oyunun en önemli araçlarından bir tanesidir. Zira faaliyet para toplamaya ve satmaya dayalıdır ki; bankaların süreklilik gösterir şekilde borçlanma araçları ihraç etmesinden daha doğal bir şey olamaz.
Nitekim bankalar yaklaşık olarak 2020 yılında toplam ihracın 175 milyar TL’sini, 2021 yılında 207 milyar TL’sini ve 2022 yılında 221 milyar TL’sini gerçekleştirmiştir.
Banka dışı finans kuruluşlarında ise bu tutarlar yaklaşık olarak sırasıyla 2020 için 16 milyar TL, 2021 için 32 milyar TL ve 2022 için 93 milyar TL’dir.
2023’ü neden söyleyemiyorum size?
Çünkü ihraççı bazında ihraç tutarlarına 2023 yılı için ulaşamadım.
Açıkçası buradan Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği-TSPB’ne teşekkür ediyorum. Zira bu denli özet ve önemli bir veriye sadece onların yayınladığı 2022 raporunda rastladım ve ulaştım. Henüz 2023 dağılımını yayınlamamışlar. Merakla bekliyorum.
Konumuza geri dönelim.
Anlaşılabileceği gibi net bir şekilde özellikle 2020 ve 2021 yıllarındaki toplam borçlanma araçları ihraçlarının yaklaşık %90 ila %95’inin bankalar ve bankacılık dışı finansal kuruluşlar tarafından yapıldığını görüyoruz.
Kısaca, reel sektör, tahvil ihracında bu yıllarda oyuna dahil olmamış.
Finans dışı kuruluşların, yani reel sektör şirketlerinin yaklaşık olarak borçlanma araçları ihracı 2020 yılında 8 milyar TL ve 2021 yılında 19 milyar TL olarak gerçekleşmiş.
İşte BAKMANIZ GEREKEN YER TAM DA BURASI!
2022 yılında ne olmuş dersiniz?
Finans dışı kuruluşların tahvil ihracı yaklaşık olarak 50 milyar TL seviyesine çıkmış.
2021’e göre yaklaşık %150 oranında bir artışa karşılık geliyor!
2022 yılı itibariyle toplam borçlanma ihracının yaklaşık %13’ü reel sektör şirketlerince gerçekleştirilmiş.
2023 11. Ay itibariyle 417 milyar TL’lik özel sektör borçlanma aracı ihracının ne kadarının banka dışı kuruluşlarca yapıldığı bizlere ÇOK ÖNEMLİ SİNYALLER verecek.
Ve yüksek olasılıkla 2023 yılında finans dışı tahvil ihracında ciddi bir sıçramayla karşılaşacağız.
İşte bu nedenle, artık sermaye piyasalarımızda TAHVİLLERLE TANIŞMA ve KAYNAŞMA sürecine girdiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim.
Ben de, finansal okuryazarlık adına 2024 yılında bol bol tahvillerle ilgili yazacağım ve konuşacağım.
Takipte kalın…
Sevgi ve vicdanla kalın…
Doç. Dr. Soner GÖKTEN