Ülkelerin finans sistemlerinin gelişmesi,
Kaynakların etkin dağılımı ve refah artışı için hayati öneme sahiptir.
Bunu uzun uzadıya tartışmaya şüphesiz ki gerek yok.
Finans sitemlerinin gelişiminde düzenleyici kuruluşlar kritik rol oynarlar.
BDDK-Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, SPK-Sermaye Piyasası Kurulu ve KGK-Kamu Gözetimi Kurumu finans piyasalarının etkinleşmesi ve gelişmesi çerçevesinde hayati öneme sahiptir.
Ülkemizin GÖZBEBEKLERİDİR.
BDDK bankacılık sisteminin, SPK sermaye piyasalarının otoritesi olarak piyasa faaliyetlerinin etkin, şeffaf ve hesap verebilir şekilde işlerliğini temin eder.
KGK ise paydaşların gerçeğe ve ihtiyaca uygun denetlenmiş doğru bilgilere ulaşması için düzenleyici rol oynar.
Hiç şüphesiz ki bu kurumlar entelektüel sermayelerini geliştirdikçe, piyasa tarafları yani paydaşları da onlarla beraber gelişir.
Diğer bir ifadeyle otoriteler piyasanın ENTELEKTÜEL KALİTE BELİRLEYİCİLERİDİR.
Kaliteyi yaratan yegane unsur is İNSAN SERMAYESİDİR.
Yani kısaca ve çok bilindiği şekliyle insan kaynağıdır.
Otoritelerde görev yapan BEYİNLER ne denli üst düzey ise, piyasalar o denli kurumsal kalitesi kuvvetli mecralar haline gelir.
Aynı zamanda, bu kuruluşlar birer EĞİTİM YUVALARIDIR.
Bilgi ve tecrübe itibariyle çalışanlarına makro bir bakış açısı kazandırarak adeta geleceğin sektör profesyonellerini yetiştirir ve/veya kamunun düzenleyici gücünü artırır.
Kısaca bu kuruluşlar işte bu nedenlerle PARLAK BEYİNLERİ bünyelerinde tutabilmeli ve/veya PARLAK BEYİNLERİN çalışmak için yanıp tutuştuğu mecralar olabilmelidir.
Bilgi ve tecrübe edinme fırsatı hiç şüphesiz ki insan kaynakları açısından önemli bir faktördür.
Lakin yeterli değildir.
Ülkemizin alanındaki parlak beyinleri için bu kuruluşların yüksek talep gören birer mecra haline dönüşmesi ancak bu kuruluşların çalışanlar açısından MADDİ KAYGILARIN ikinci plana atılacağı yerler haline getirilmesiyle mümkündür.
Aksi taktirde ülkemizin yetenekli ve potansiyelli gençleri ve/veya halihazırdaki kabiliyetli ve tecrübeli çalışanları otoriteler yerine düzenleme faaliyeti çerçevesi içerisinde yer alan diğer paydaşlar uhdesinde yani kısaca özel sektörde çalışmaya talep gösterir.
Özel sektöre talep olması tabi ki kötü değildir.
Bahsettiğim, otoritelerin YETKİN İNSAN KAYNAĞINA ulaşmak için en az onların şartlarını sunabilme kabiliyeti ve yeteneği kazanması gerekliliğidir.
Eğer otoriteler çalışanlarına TATMİN EDİCİ BİR ÜCRET SUNAMAZSA,
Entelektüel kalite belirleyicisi olma özeliği otoritelerden özel sektöre yani piyasa taraflarına geçer ki; işte bu durum finans sistemin gelişmesi açısından müthiş bir PARADOKS YARATIR!
BDDK personeline her ay 45 bin lira ‘Hayat Tazminatı’ ödeyebilmek için harekete geçmiştir.
Yeterli mi değil mi ayrı mevzu…
Lakin bu hamle her yönüyle yukarıda izah ettiğim nedenlerle olması gerekendir, doğrudur ve belki de bir başlangıç noktasıdır.
Türkiye’nin bankacılık ağırlıklı olarak teşkil edilmiş finans sistemi içerisinde sermaye piyasalarının ağırlığı her geçen gün artmaktadır.
Milyar TL düzeyinde halka arzlar, öz kaynak finansman onayları vb. hususlar SPK uhdesindeki uzmanların elinden geçmekte, sermaye piyasası etkinliğinin ve gelişiminin devamı için düzenlemeler hayata geçirilmektedir.
Kısacası SPK, hiç olmadığı kadar iş yüküyle, sorumlulukla, serzenişle karşılaşmaktadır.
Hiç şüphesiz ki SPK’nın yarını bugünden daha zorlu, daha fazla teknik altyapı gerektiren ve yapısal reform çalışmaları olarak nitelendirilebilecek süreçlere gebedir.
İşte bu süreçte SPK’nın hâlihazırdaki ve potansiyel insan kaynağı için daha cazip ve çalışma şevkinin yüksek olduğu bir yer haline getirilmesi gerektiğini, bu sayede gelecek süre zarfında insan sermayesinin kuvvetlendirilmesi için bunun elzem olduğunu düşünüyorum.
BDDK’nın girişiminin benzerinin SPK içinde örnek olmasını umuyorum.
Unutmayın, finans sistemimiz gözbebeklerimiz olan kurullarımızla ve onlar sayesinde gelişecektir.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Doç. Dr. Soner GÖKTEN