Çiçeği burnunda bir “banka emeklisi” olarak, emekli bankacıların “hal-i pür melalini” ( Hal-i pür-melal deyimi “keder dolu durum” anlamındadır. ) yansıtacak bir yazı yazmam konusunda yoğun istek aldım. Yıllardır çalışan bankacıların iş hayatındaki maddi, manevi her türlü sorununa dikkat çekecek yüzden fazla yazı yazdım. Bazılarında emeklileri de andım. Onların Bankaların bugünlere gelmesindeki “ emeklerinin “ yok sayılmamasını, vefa gösterilmesini istedim. Bugün bir emekli gözüyle tekrar baktığımda ne yazık ki hala birçok özel banka ve banka sandığı/ vakfı için emeklilerinin hala “ görünmez” olduğunu gözlemliyorum . Seslerini duyurmak için Dernek de kursalar, aralarından sözcü de seçseler. sosyal medyadan feryat da etseler çoğu zaman muhatap bulamıyor ve en sonunda soluğu mahkemelerde alıyorlar . Bu arada “ aynı amaç” için “farklı” yöntemlerle harekete geçenlerin öfkesi bazen asıl kaynağa değil de birbirlerine yöneliyor. Kişisel yargılar, ithamlar hatta bazen hakarete varan söylemler havalarda uçuşuyor. Eminim bu durum en çok emeklileri mümkün olduğunca görmezden gelmeyi ve muhatap almamayı tercih eden Banka , Sandık, Vakıf yönetimlerinin hoşuna gidiyor . Birbirine düş(ürül)müş insanları kontrol etmek, yönetmek her yerde daha kolay oluyor, işe yarıyor. Oysa yüzbinlerce emeklinin “ ortak” istekleri çok basit, çok doğal çok da kolay çözülecek istekler bana göre. Yeter ki bunun için gerekli irade ve iyi niyet olsun. Olmamasının sebebini anlamak ise gerçekten güç oluyor . İnsanlar kendilerini en çok değer ve emek verdikleri yerde “ görünmez “ ve “ değersiz” hissediyor .
Mevcut siyasi iradenin bozulan ekonomik dengeler sonrası özellikle seçim yatırımı olarak gördüğü ve verdiği “ Bayram ikramiyeleri “ banka emeklileri için uzun yıllar bir mücadele konusu olarak ortaya çıktı. Bu durum emeklileri olduğu kadar ödememekte ısrarla direnen kurumların imajını da sarstı, yıprattı. Sonuçta mahkeme kararı ile ödemeler yapıldı. Bu sürecin bu şekilde yaşanması şık mıydı ? Değildi … Aleyhine olduğunu bildiği her konuyu mahkemelere taşıyarak süreci uzatmak bazı banka yönetimlerinin “ Aile geleneği” olsa da bu süreçler aile bağlarına ciddi zararlar veriyordu . Aradaki “güven” duygusu sarsılıyor , eksiliyordu .
Farklı özel bankaların, farklı sandık/vakıflarından emekli maaşı alan yüzbinlerce emeklinin bazı ortak, benzer sorunları var. Ülkedeki tüm emeklilerle “ ortak” sorunları olduğunu söylemeye ise gerek yoktur sanırım. Onlar hepimizin bildiği, gördüğü, yaşadığı sorunlar. Ekonominin iyi yönetilmesi, rayına girmesi, gelir-gider dengesinin normalleşmesi herkesin ortak beklentisi. Bu “ büyük” beklentinin yanında, Banka emeklilerinin bazı beklentileri çok küçük istekler . Örneğin; bazı banka emeklilerinin Bankalarından diğer tüm emekliler gibi “ maaş promosyonu “ istemesi bence çok küçük, doğal ve kolaylıkla çözülebilecek bir istek . Banka yönetimleri bu konuda duyarlı olmalı ve bu eşitsizliğe acilen son vermeli. Banka emeklileri de “ her emekli “ kadar hatta onlardan “ daha çok” onların değerli müşterileri . Müşteri her zaman haklıdır . “Promosyon Hakkı” Banka emeklilerine de acilen verilmelidir. Bu rakamın hiçbir bankayı “ üzecek” boyutta olduğunu düşünmüyorum. “Bankamıza müşteri getir, chip para kazan ..” vb. yöntemlerin öne sürülmesine ise tüm banka emeklileri adına bir cevap vermek gerekirse “ Geçmişte kazandırdığımız binlerce müşteriye saysınlar..” diyebilirim.
Bu küçük soruna ( bankalar İÇİN küçük , emekliler için özellikle manevi açıdan büyük olan) değindikten sonra, gelelim asıl büyük soruna .
Banka Emeklilerinin, Sandıklarının, Vakıflarının, Derneklerinin ciddi bir iletişim sorunu var. Emeklilerin hem kendi aralarında hem Dernekleriyle , Derneklerin Vakıflarla/Sandıklarla, Sandıkların Banka üst yönetimleri ile iletişiminde sorunlar var. “Şeffaflık” yok denecek kadar az… Birbirleri ile “ ortak dili” konuşmaları, birbirlerini dinlemeleri , anlamaları ve anlaşmaları gerekiyor ama ne yazık ki “ En yetkili” olanlar bu iradeyi ve basireti gösteremiyor. “ Gelin karşıma, anlatın, derdiniz neyse çözelim “ diyemiyor . Ya görmezden geliyor , ya randevu vermiyor , ya iletişimi kestirip atıyor. Bu durumda sorunları ya önemsemiyor , ya da “çok önemli” olduğu için çözümsüz, sürüncemede bırakıyor . İkisi de birbirinden kötü bir durum ne yazık ki.
Yazımın sonunda tüm Banka, Vakıf/Sandık ve Dernek üst yönetimlerine bir çağrım var . Lütfen üyelerinize, emeklilerinize, müşterilerinize kulak verin ve medeni insanlar gibi bir araya gelip konuşarak bu sorunları çözün . Dilerseniz beni de bir basın mensubu, bir gözlemci, bir emekli temsilcisi olarak davet edin görüşmeleri takip edip emeklilere en şeffaf, tarafsız şekilde aktaralım. 21. Yüzyılda, İletişim çağında her türlü sorunu konuşa konuşa aşmak mümkün . Enerjimizi çatışmaya, kavgaya değil, daha yapıcı konulara kanalize edelim. Bu ülkenin de bu kurumların da bu insanların da buna çok ihtiyacı var. Artık herkes çok yoruldu. Haydi artık emeklilerinizle barışın !