27 Ekim 2021 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanan ‘Kitle Fonlama Tebliği’, özellikle girişimcilik ekosisteminin sermayeye erişimi ve bugün ilk halka arzlarını bekleme aşamasına gelen ‘Girişim Sermayesi Pazarı’ için teşkil ettiği altyapıyla adeta bankacılık bazlı finans sisteminden sermaye bazlı finans sistemine geçiş için kıvılcım yaratan bir gereklilik ve yapısal reform olarak hayatımıza girdi.
Hiç şüphesiz ki ben de bir akademisyen olarak kitle fonlamasına yıllardır özel ilgi duydum.
Öyle ki, henüz tebliğ çıkmadan, tez danışmanlığını yaptığım öğrencim Dr. Ceyda Özdemir ile 2020 yılında savunmaya soktuğumuz ve Türk Akademik literatürüne kazandırdığımız ‘Yeni finansman yöntemi kitle fonlaması: Paya dayalı modelde kalite sinyalleri ve diğer başarı faktörleri’ isimli doktora teziyle; henüz çok az kişi olayın farkındayken, kampanya başarı faktörlerini ele aldık.
Geldiğimiz noktada,
Milyar TL’yi geçen fonlama ile 100’ü aşkın kampanyanın başarıya ulaştığını görüyor ve gözlemliyoruz.
Lakin,
Henüz Tebliğ hazırlanırken ve devamında tebliğ çıktıktan sonra akademik mecralarda yüksek sesle ifade ettiğim sorunun bugün ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYANLAR için çıkmaz sokaktaki ATEŞTEN GÖMLEĞİ YARATTIĞINI görüyor ve üzülüyorum.
Efendim,
Elbet her hâlükârda kervan yolda düzülür…
Yani siz, en kudretli ve öngörülebilir senaryolarla istediğiniz yasal çerçeveyi oluşturun;
Nihayetinde açıklar oluşur, tespit edilir ve güncelleme yapılır.
Lakin, genellikle ülkemizde alışılmış adet olarak gün yüzüne çıkan sorunsal kitle fonlama piyasasında da vuku bulmuş; en YAPILMAMASI GEREKEN YAPILMIŞ, yasal çerçeveye manzara edilmiştir.
Sermaye piyasası uhdesinde teşkili esas olması gereken liberal kapitalizmin dengeleyici adalet işlevini oluşturan KUVVETLER AYRILIĞI prensibi, 2021 yılında yayınlanan ‘Kitle Fonlama Tebliği’nde ES GEÇİLMİŞTİR!
İşte bu eksiklik, bugün, elini taşın altına koyan kitle fonlama platformu girişimlerini bence ASLA İSTEMEDİKLERİ bir ateşten gömlek giymeye zorlamıştır.
Nedir bu?
YATIRIM KOMİTESİNİN kitle fonlama platformları yönetim kurulu tarafından belirlenmesine hüküm kuran ve kuvvetler ayrılığı prensibini yerle yeksan eden maddedir.
Tebliğde yatırım komitesi harfiyen şu şekilde tanımlanmaktadır: Girişimci veya girişim şirketi tarafından hazırlanan fizibilite ve/veya kredibilite raporunu değerlendiren, kampanyalara ilişkin hazırlanan bilgi formunu onaylayan ve platform yönetim kurulu tarafından belirlenen komitedir!
Bu madde nelere yol açmaktır ve açacaktır?
Kitle fonlama piyasası açısından bu yasal hüküm ile her bir platforma OTORİTE HÜVİYETİ tanınmaktadır.
Yani her bir platform adeta kendi başına kitle fonlama pazarında Sermaye Piyasası Kurulu-SPK rolü oynar hale gelmektedir.
Nasıl ki, halka arzları SPK üyeleri onaylamaktadır, işte kitle fonlama kampanyalarını da bu maddeyle platformlar tarafından belirlenen kurul onaylamaktadır.
Yahu böyle şey olur mu?
Platformlar komisyona dayalı ticari gelir hedefleyen ve kalitesini ulaştığı kitleyle temin eden ARACILARDIR! Bu türde bir yaklaşım, borsa faaliyetinde bulunan aracı kurumlara halka arz yetkisi vermekle aynı kapıya çıkar!
Eminim hiçbiri böyle bir ateşten gömlek giymek istemiyor.
Dahası da var…
Ülkemizde üniversiteler, bunlarla teşkil edilen kuluçka merkezleri ve teknoparklar var.
Kitle fonlama ise BEBEK GİRİŞİMÇİLERİN DESTEKLENMESİ prensibi üzerine kurulu.
Tebliğ değişikliği şart!
Ve burada yatırım komiteleri MUHAKKAK ÜNİVERSİTE KULUÇKA MERKEZLERİ ve TEKNOPARKLARLA entegre olarak, kitle fonlama platformlarından BAĞIMSIZ ve ARİ ŞEKİLDE OLUŞTURULMALI!
Her seminerimde söylediğimi bugün yazmak gerekliliğine inandım çünkü görüyorum ki bu ateşten gömlek platform markalarını istemedikleri bir dedikodunun oyuncusu haline getirmeye başlamış.
Hele hele, ESAS ÇINGAR bu Tebliğ ile birkaç yıl sonra KOPACAK!
Niye mi?
Tebliğ’de SORUMLULUK GÖREVİ belirsiz.
Tabi ki özkaynak yatırımcısı bütün parasını kaybedebilir.
Lakin burada mevzubahis toplanan paranın kampanyada sunulan faaliyetlere göre harcanıp harcanmadığının tespitidir.
Yarın öbür gün ne olacak?
Girişimcilerin topladıkları parayı taahhüt ettikleri faaliyet için harcayıp harcamadığını kim nasıl denetleyerek sorumluluk hükmü kuracak?
O kadar belirsiz ki…
Kitle fonlamasında pay başına sağlanan finansman tutarı küçük olabilir lakin sermaye piyasası etkinliği adına göz ardı edilemez!
Eğer Tebliğ bu haliyle kalırsa,
Şuursuzca verdiği kararlar nedeniyle ‘NERDE SPK’ diye anlamsızca haykıranlar yarın ateşten gömlek giymiş bu platformları haksız şekilde SORUMLU gösterir, iş ARAP SAÇINA DÖNER!
Ve son olarak,
Başarıya ulaşan yani HIZLI BÜYÜME GÖSTEREN şirketten kampanya katılımcısı nasıl çıkacak?
İnanın bu husus büyük bir okyanus belirsizliğine haiz.
Diğer bir ifadeyle, başarılı bir girişimcinin fonlamadan belirli bir süre sonra stratejik bir yatırımcıya şirketi devredeceği olası bir çıkış senaryosuna ulaşması halinde Türk Ticaret Kanunu uyarınca gerek mevcut ortakların rüçhan haklarının kullanımı ve gerekse pay devri zorunluluğunun bulunmaması karşısında mevcut yasal çerçeve son derece yetersiz.
Ben bir akademisyen olarak uyarımı buraya yapıyor ve tarihe not düşüyorum.
Gerisi OTORİTENİN yani SPK’nın takdirinde…
Sevgi ve vicdanla kalın.
Doç. Dr. Soner GÖKTEN