Borsamıza olan ilgi arttıkça 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (kanun) ‘‘Amaç’’ başlıklı 1. Madde gereği sermaye piyasasının düzenlenmesi ve denetlenmesi noktasında misyonu olan Sermaye Piyasası Kurulunun (kurul) – idarenin iş yükü artıyor ve bu durum kurumun artan bülten sayılarıyla da kendini gösteriyor. Yatırımcılar, bültenler üzerinden kurulu takip etme imkânı buluyor, bilhassa kurulun amacıyla ilişkili bilgi suiistimali ve piyasa dolandırıcılığı incelemelerinde kanunun 106 ve 107. Maddelerinde sayılan fiilleri işlediğine dair MAKUL ŞÜPHE (!) bulunan kişilere uyguladığı tedbirlere (borsalarda geçici veya sürekli olarak işlem yapılmasının yasaklanma – kredili alım, açığa satış, ödünç alma ve verme işlemlerine ilişkin sınırlamalar getirilmesi gibi) dair kararlar bulunan bültenler gerek pay piyasasındaki etkisi gerekse de konunun önemi gereği ekstra dikkat çekiyor.
Bu noktada tedbir kararının KARARA KONU PAY PİYASASINDA YARATTIĞI ETKİ ve tedbir getirilen kişi üzerindeki etkisi düşünüldüğünde kurulca tedbir kararı verilebilmesi için kanun tarafından ŞART koşulan makul şüphe kavramının önemi net şekilde ortaya çıkıyor. Her ne kadar makul şüphenin hangi koşullarda gerçekleşeceğinin önceden öngörülebilmesi mümkün olmayıp anılan kavramın doktrin, uygulama ve yargı kararlarında anlam ve içeriğinin gelişip değişeceğinde kuşku olmasa da ve kurulun makul şüphe iddiasına esas olguların tespiti çalışmasındaki yetkisi geniş olsa da bu genişlik kurulun makul şüphe tespitinde eş deyişle tedbir kararı vermesinde keyfi davranması anlamına asla gelmemelidir. Yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması için sermaye piyasasının düzenlenmesi ve denetlenmesi gibi çok kritik bir amacı olan kurul, makul şüphe tespitine yönelik çalışmasında oldukça hassas ve titiz davranmalı, makul şüphe tespitini somut olgulara dayandırmalı, kanunun 106 ve 107. Maddelerinde tanımlanmayan iş ve işlemleri kanunilik ilkesine aykırı şekilde gruba aidiyet veyahut iştirak gibi soyut kavramlarla makul şüphe tespitine – tedbir kararına temel yapmamalıdır.
Nitekim yatırımcıların bilinçlenmesi ve kurula ait tedbir kararlarının şartı olan makul şüphe kavramının aydınlatılması maksatlı açıklamalarımızla örtüşür şekilde geçici işlem yasağının iptali talepli davaya ilişkin Av. Mustafa ÖZDEMİR tarafından yapılan başvuruda Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi, ‘‘…makul şüphenin somut olgulara dayanması gerektiği – kanunda tanımlanmayan ancak fiile iştirak kapsamında BAŞKA iş ve işlemler gerçekleştirildiğine yönelik makul şüphenin ise tedbire esas makul şüphe kapsamında değerlendirilemeyeceği aksi düşüncenin kanunilik ilkesine aykırılık oluşturacağı…’’ temel gerekçeli, hukukta keyfiliğe yer tanımayan bir karar vermiştir. Söz konusu karar, pay piyasaları açısından çok mühim olan MAKUL ŞÜPHE KAVRAMININ DENETİM DIŞI OLMADIĞINI ve kurulun pay piyasalarıyla kişiler hakkında vermiş olduğu tedbir kararlarının somut olgulara dayanarak kanunilik ilkesi kapsamında olması gerektiğini göstermesi açısından da ayrı bir öneme sahiptir. Yatırımcıların sık sık kurul bültenlerinde gördükleri kavramlara yabancı olmamaları ve haklarının farkında olmaları adına kaleme alınan bu yazının ilgilisi olan herkese faydalı olmasını umarız.