Geçtiğimiz yazılarımızda blokzinciri ve web3’ün bankacılık açısından ne ifade ettiğini ve daha önemlisi neler vadettiğini yazmıştım. İçinden geçtiğimiz dönem, dünya çapında teknoloji şirketlerinin, finteklerin ve bankaların büyük bir gayretle kendilerini bir sonraki jenerasyona hazırladıkları ve geleceğin müşterileri için gereken adımları bugünden atmaya başladıkları dönem. Bu dönüşüm adımlarını dünya genelinde birçok örnekle izliyoruz. Özellikle bazı bankalar attıkları adımlarla, yaptıkları başarılı/başarısız denemelerle “bir sonraki bankacılık” yarışında ipi göğüslüyor. Onlar arasında kuşkusuz en dikkat çekeni JP Morgan Chase.
Kripto ekosistemini yakından takip edenler belirli aralıklarla JP Morgan ile ilgili haberlere denk gelir, çeşitli girişimlerle yaptıkları işbirliklerini mutlaka okur. Ben de bankanın blokzinciri odağındaki çalışmalarına şöyle bir göz atıp geçmişten bu yana neler yapmışlar ele almaya çalıştım. Bir işi planlarken en büyük avantaj daha önce aynı yoldan geçenlerden ya da en azından deneyenlerden öğrenilenlerdir. O yüzden Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışmadan dünya genelindeki iyi uygulamaları izlemek ve o perspektiften harekete geçmek bankalarımız için büyük bir üstünlük olacaktır.
Evet ne yapıyor bu JP Morgan merakımın ilk dikkat çekeni, bankanın 2015 yılından bu yana ekosistemin içerisinde elindeki tüm araçları kullanarak yer alma çabası oldu. Banka 2015’te kurumsal bir blokzinciri ağı olan R3 Corda konsorsiyumuna katılıyor, 2016’da kendi blokzinciri platformunu oluşturma testlerine girişiyor. 2016’da bu testleri Quorum adlı platformla hayata geçiriyor, ilerleyen yıllarda bu çaba yerini 2020’de çok daha güçlü olarak ONYX’e bırakacak. 2019’da kendi koini olan JPM Coin’i çıkarıyor ve dolara çıpalıyor. 2023 planı içerisinde Euro’nun da sürece katılması var. 2019 yılından bu yana JPM Coin’in işlem hacmi 300 milyar doları aşmış vaziyette. Geleneksel stabilkoinlerden farklı olarak bu koin kurumsal kullanıcılara özgü tasarlanmış. Yani regülasyonların bulunmadığı son kullanıcı pazarındaki tehlikeli sulara banka girmiyor. Banka bir yandan kendi teknoloji geliştirerek uygulamaya çalışıyor diğer yandan bu alandaki girişimlere yatırım yaparak know-how savaşında öne geçiyor. Keza 2018’de bu alanda faaliyet gösteren bir girişim olan Axoni’nin yatırımcıları arasında yer alması da bu sürecin bir sonucu oluyor.
Banka’nın 2020’de hayata geçirdiği ONYX adlı girişimi özellikle bankalar ve finans kuruluşlarının web3’ün avantajlarından yararlanması adına bir dizi blokzinciri tabanlı platformu bir altyapı olarak diğer kuruluşlara sunuyor. Platform 2023 yılı itibariyle günde 3 milyar dolara ulaşan işlem hacmiyle hizmetlerini Orta Doğu ve Avrupa’daki müşterileriyle genişleterek sürdürüyor. ONYX’in kullanıcıları arasında dünyanın en büyük varlık yönetim şirketi BlackRock da bulunuyor. 2021’de banka bir girişime daha yatırım yapıyor ve know-how portföyüne HQLA eliyle finansal kurumlara yönelik bir blokzinciri altyapısı daha ekleniyor. 2021’de bir yatırım da kurumsal web3 teknolojileri girişimi Blockdaemon’a yapılıyor, Banka’nın web3 kasları giderek güçleniyor. 2022’de Decentraland metaverse evreninde bir şube açan Banka’nın amacı sanal şubesine gelen ziyaretçiler üzerinden bir gelir elde etmek değil, metaverse evrenlerinde gerçekleşen ticari işlemlerde bir konum elde edebilmek (Sadece 2021’de Sandbox ve Decentraland evrenlerined 460 milyon dolarlık satış gerçekleştirildi) ve siber ile fiziksel dünyaları birleştirebilecek bir finansal köprü kurmak.
Son olarak dikkatimi çeken değerli çalışmalardan biri de Banka’nın 2020 yılında başvurusunu yapıp 2022’de tescillediği markası JP Morgan Wallet yani kripto varlık cüzdanı oldu. Bu adımın arkasında kuşkusuz bankanın ilerleyen süreçte müşterilerine sunmayı planladığı kripto varlık alım/satım ve saklama hizmetleriyle yakın ilgisi var. Öte yandan bu adım bankanın web3 alanında da gelecek müşteriler açısından sunacağı tüm hizmetlerin temelini oluşturuyor. Herhangi bir dünya vatandaşı için bir kripto varlık cüzdanı sahibi olmak demek, nerede yaşadığından ve kim olduğundan bağımsız biçimde web3’e açılan kapıyı aralamak demektir. İşte bu yüzden mevcut finansal sistemimizin en güvenilir kurumları arasında yer alan bankaların bu hizmeti sunacak altyapıyı hazırlaması, denemelere başlaması ve o gün geldiğinde hazır olması çok önemli. Bankanın tescil başvurusundaki detaylara göz atıldığında kripto para alım satım ve saklama hizmetlerinin yanı sıra kredi kartı ve ön ödemeli kartlarla kripto ödemelerine aracılık, uluslararası ödemeler ve sanal vadesiz hesap gibi hizmetleri de bu kripto cüzdanı eliyle gerçekleştirmeyi planladığı anlaşılıyor.
Her ne kadar bankanın CEO’su Jamie Dimon kripto varlıklara mesafeli dursa ve önemli eleştiriler getiriyor olsa da yönettiği bankanın blokzinciri ve kripto varlıklar alanında çalışmaları anlayacağınız üzere blokzinciri ekosisteminin farklı alanlarına yayılmış vaziyette. Banka bir yandan da üst düzey müşterilerine yatırım aracı olarak Bitcoin, Ethereum ve bazı kripto varlık içeren fonları önerirken diğer taraftan blokzinciri ve web3 alanındaki girişimlere önemli yatırımlar yaparak oyunun içerisinde kalıyor. Bir yandan kendisi blokzinciri ve web3 alanında teknoloji ve marka geliştirirken diğer yandan girişimlere yaptığı yatırımlarla kendisini dışarıdan da beslemeyi başarıyor. Peki bizim bankalarımız ne yapıyor? Bu da bir sonraki yazımızın konusu olsun.
Sevgiler