Prof. Dr. Korkmaz: Bu faizle istikrar gelmez

Pro. Dr. Esfender Korkmaz yazı:

Prof.Dr. Esfender Korkmaz

Prof.Dr. Esfender Korkmaz

Foreks Haber anketinin MB’nın 26 Ekim’de açıklayacağı gösterge faizi tahmininde en yüksek tahmini yüzde 35 olmuştu.

Bloomberg HT’nin Ekim ayı TCMB faiz kararına ilişkin anketinde de faizin 500 baz puan artarak yüzde 35 seviyesine çıkacağı tahmin edilmişti.

Aynı şekilde Morgan Stanley’de, TCMB’nin 26 Ekim’deki toplantısında 500 baz puanlık bir artış yaparak faiz oranını yüzde 35’e çıkarmasını beklediklerini açıklamıştı.

Merkez Bankası da faizi 5 puan artırarak yüzde 35 yaptı.

Önceden MB’na Cumhurbaşkanı müdahale ediyordu. Şimdi finansal kuruluşlar ve özellikle bankalar dolaylı yoldan müdahale ediyor ve MB’nı yönlendiriyorlar. Çünkü bankalar, Merkez Bankasından fon sağlıyorlar… Bu fonları elbette eksi reel faizle almak işlerine geliyor. Merkez Bankası da bankaların isteği doğrultusunda karar alıyor.

Bu durumda MB’nın reel faize geçme olasılığı yoktur. Reel faize geçmeyen bir ekonomide istikrar sağlanması mümkün değildir.

ABD‘de Fed başkanı Jerome Powell ‘’istikrar için Reel faizin pozitif olması gerekir‘’ demişti. ABD ve Avrupa reel faize geçerek enflasyonu düşürdüler. ABD’ de temmuz ayında yıllık TÜFE oranı yüzde 3’e inmişti; Şimdi yüzde 3,6 oldu. ABD Fed; bundan bile korkuyor ve önlem alıyor.

Türkiye de TÜFE 60-70 dolayında ve fakat Faizde Nas devam ediyor. Faiz de Nas sıfır faiz demektir. Şimdi faiz sıfırında altında yani eksi değerde. Nas’tan daha da ileride.

Mehmet şimşek, bu günkü faizi gelecek enflasyona göre belirlemek gerekir diyor. Bu sene yerel seçimlerde hükümet yine kredi dağıtacak, bütçeden para dağıtacak, ayrıca seçim harcamaları nedeni de eklenince seçim sonunda TÜFE artacaktır. Mamafih ABD’ JP Morgan, Türkiye’de yıllık enflasyon oranının 2024 mayıs ayında tavan yaparak yüzde 73’e çıkacağı tahmininde bulundu.

Yüzde 70 enflasyon halinde yüzde 35 gösterge faizine göre, reel faiz oranı yüzde 20,6 demektir. Dahası bu kadar eksi reel faizde TL’de kalmak akıl karı değil ve fiyat istikrarı sağlanamaz.

Aslında; Türkiye’de ekonominin bu kadar kırılgan olmasının temel nedeni, finans sektörü ile reel sektör arasındaki dengenin bozulması ve finans sektörünün reel sektör aleyhine genişlemesidir. Finans sektörüne de bankalar hakimdir.

Türkiye‘de rayların yerine oturması için MB’nın reel faiz politikasına geçmesi, gösterge faizini enflasyonun birkaç puan üstüne çıkarması gerekir.

Sonrasında, MB 2018 yılında yaptığı gibi, TÜFE düşünce tekrar faizleri TÜFE düşüşüne paralel olarak düşürmelidir.

Merkez Bankası, dünyaya ayak uydurup, istikrar programı eşliğinde reel faiz politikasına dönerse;

TL‘den kaçış duracaktır. Enflasyon düşecektir. Dolarizasyon daralacaktır. Sıcak para yoluyla döviz girişi olacaktır. Türkiye’nin CDS oranları düşecek ve dış borç temerrüt riski azalacaktır.

Yabancı spekülatif sermaye girişini önlemek için, İstikrar programı ile bu tür sermayeye kontrol getirilip ve doğrudan yatırım teşvik edilebilir. Üretimde İthal girdi payı düşürülebilir.

Bu ekonomi yönetimi sermaye için ve piyasada algı yaratmak üzere getirildi ve fakat çalışmadı ; zira bu gelenlerin de aynı emir – komuta zinciri içinde olduğu ve hiçbir politikanın değişmediği ayen – beyan görünüyor.

Exit mobile version