Orta Vadeli Plan (2023-2025) açıklandı.
Belki de ilk kez, NET İFADELERLERLE ve taktiksel bir bakış açısıyla FİNANSAL OKURYAZARLIĞIN ARTIRILMASI gerekliliği bir VİZYON BELGESİNDE yer aldı!
Belgede yer alan ifadelere göz atalım;
- Finansal sistemde tasarrufların artırılması, kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması, sermaye piyasalarının geliştirilmesi yoluyla finansmana erişimin kolaylaştırılması ve finansal okuryazarlığın yaygınlaştırılması suretiyle finansal istikrarın desteklenmesi amaçlanmaktadır.
- Kadınların, iş kurma ve geliştirme süreçlerinin kolaylaştırılması ve desteklenmesi, karar alma mekanizmalarında ve e-ticaret platformlarında daha fazla yer almalarının teşvik edilmesi, kadın kooperatifçiliğinin güçlendirilerek destekleyici hizmetlerin sunulması ile kadınlarda finansal okuryazarlığın geliştirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülecektir.
- Finansal ürün ve hizmetler konusundaki farkındalığın artırılması, finansal piyasalardaki risklerin anlaşılması amacıyla halen yürütülmekte olan finansal eğitim faaliyetleri yaygınlaştırılacak ve finansal okuryazarlık seviyesi artırılacaktır.
Finansal okuryazarlığın Devlet nezdinde dillendirilmesi ve yer bulması güzel, olumlu lakin planda yer alan ifadeler bakımından YETERLİ DEĞİL!
Çünkü ifadeler TAKTİKSEL kalmış,
Yani STRATEJİK bir bakış açısı henüz oluşturulmamış.
Şöyle ki;
Kısa ve orta vadeli hedefler bakımından atılacak adımlar TAKTİKSELDİR!
Uzun vadeli hedefler bakımından atılacak adımlar ise STRATEJİKTİR!
O halde finansal okuryazarlığın tabana yayılması için STRATEJİK ADIM ne olmalıdır?
Finansal okuryazarlık basitçe, HARCAMA-TASARRUF-YATIRIM davranışlarının rasyonel bir öngörü yeteneğiyle gerçekleştirilmesi için gerekli temel bilgi, beceri ve donanımın kazanılması şeklinde tanımlanabilir.
Bu bahisle finansal okuryazarlık artıkça makro çerçevede ülkenin tasarrufları artar, kaynaklar verimli kullanılır ve ekonomi üzerinde negatif sonuçlar yaratan davranışlardan kaçınma kültürü yerleşir.
Eğer KURUMSAL BİR ÖĞRETİM MEVCUT DEĞİLSE,
Bireyler harcama, tasarruf ve yatırım alışkanlıklarını ailesinden görerek veya yaşamında tecrübe ederek elde eder.
Şayet finansal okuryazarlık bireyin ailesinde belirli bir kültürel düzeye ulaşmış ise bu öğrenme şekli kısmen kabul edilebilir,
Lakin aksi taktirde yaşamın doğal akışı içinde yapılan HATALARIN ülke ekonomisine bedeli ağır olur.
Nasıl mı?
Örneğin borsada 7 milyona ulaşan yatırımcı sayısı dikkate alındığında küçük yatırımcının kurda kuşa yem olması veya rekor düzeye çıkan icra dosyalarıyla karşılaşılması olağan hale gelir.
İşte bu nedenle,
Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi,
Finansal okuryazarlığın, çağın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde üzerinde çalışılmış bir müfredat ile İLKOKULDAN BAŞLAYARAK eğitim-öğretim sistemine KURUMSAL OLARAK DAHİL EDİLMESİ Türkiye için adeta BİR GEREKLİLİK HALİNİ ALMIŞTIR.
Bence Yusuf Tekin Hoca,
VİZYONER duruşunu ve bakış açısını ilkokullarda sınavı kaldırarak gösterdi.
Zira bu karar,
Geleceğimiz olan çocuklarımızı çağın dinamiklerinden yoksun bırakan,
Salt bilgi yükleme ve test çözme kısırdöngüsüne sokan mevcut demode öğretim sistemine vurulmuş ilk neşterdir.
Problem çözme, takım çalışması, eleştirel düşünme başta olmak üzere felsefe, sanat ve sporun önemine vakıf, beceriyi ön plana alan bir eğitim sisteminin gerekliliği de aşikar.
Eminim ki, Milli Eğitim Bakanlığı beceri gelişimini destekleyecek, günümüz dünyasına uygun bir eğitim sisteminin teşkili için yapısal reform niteliğindeki hamlelerine devam edecek.
İşte bu hamlelerde temel taşlardan biri müfredat revizyonudur!
Ve orada unutulmaması gereken yapı taşlarından biri OVP’de de yer bulan FİNANSAL OKURYAZARLIKTIR!
Yusuf Tekin Hocanın sesimize kulak vereceğine ve finansal okuryazarlık eğitimini kurumsallaştıracağına yönelik inancım tamdır.
İlk ve ortaöğretim müfredatında finansal okuryazarlık dersini görmek umuduyla,
Sevgi ve vicdanla kalın.
Doç. Dr. Soner GÖKTEN