Küresel gelişmeler hiç şüphesiz ki dünyanın her daim geçerli BİRİNCİL DEĞER SAKLAMA ve EŞSİZ TAKAS ARACI olan ALTININ fiyatlarını etkileyecek!
Peki nasıl?
Beklentiler neler?
Livermore Partners Kurucusu David Neuhasuer diyor ki: “2024, altının çıkışını ve yeni zirvelere ve ötesine ulaştığını gördüğüm yıl olacak!”
Argümanlarında haksız sayılmaz.
Lakin günümüze kadar altının ons fiyatının çizdiği patika da ACABA MI tedirginliğini yaratıyor.
Kısaca hatırlayalım…
Pandemi sonrası hızla gerçekleşen parasal genişlemeyi takiben, altının ons fiyatı 7 Ağustos 2020’de gün içinde yaklaşık 2.070 Dolara kadar yükselmişti.
Küresel düzeyle enflasyonla mücadele kapsamında ardı arkasına yaşanan parasal sıkılaştırma,
FED’in Mart 2022 itibariyle başladığı faiz artırımları,
Altın ons fiyatının Ekim 2022 itibariyle 1.600 Dolar düzeyine inmesinde etki gösterse de;
Ekonomik belirsizlik karşısında güvenli bir liman özelliği neticesinde enflasyonist dönemlerde paranın satın alma gücünün korunması açısından birincil alternatif olarak ön plana çıkan altın, Mayıs 2023 itibariyle gene 2 bin Dolar düzeyine çıktı.
Bugün (11.9.2023) itibariyle altının ons fiyatı 1920 küsur Dolar seviyesinde.
Uzmanlar Altın Ons Fiyatında 2.500 Dolar Düzeyinde Yeni Zirve Bekliyorlar!
David Neuhauser (Livermore Partners) değil sadece!
Randy Smallwood (Wheaton Precious Metals) ve Heng Koon How (UOB) gibi uzmanlar da ALTINDA HENÜZ TAMAM DEMEK için erken olduğu görüşünde.
Randy Smallwood eğip bükmeden demeçlerinde, “Birkaç yıl içinde altın ons fiyatında 2.500 Doları göreceğimizden oldukça eminim” ifadesini kullanıyor.
Heng, altının 2024 yılının ikinci çeyreğinde ons başına 2.100 dolardan işlem göreceğini öngörüyor.
Peki, altın fiyatındaki hareketleri yakından takip eden uzmanlara bu denli KESKİN ve KESİN öngörülerde bulunduran GELİŞMELER neler?
Mevcut durumda, küresel düzeyde altına olan talep iştahının devamı beklentisi,
2024’de altın ons fiyatlarındaki artış öngörüsünün temel gerekçesini oluşturuyor.
Bu talep artışı beklentisinin ise İKİ TEMEL NEDENİ var.
- Faiz artırımları neticesine oluşan stagflasyonun devamı altına olan talebi artıracak: Enflasyonun parasal sıkılaşmaya dayalı olarak kısmi düşüş gösterecek olmasına karşın faiz artışından kaynaklı olarak gelişmiş ekonomiler başta olmak üzere küresel düzeyde yaşanan ekonomik durgunluğun enflasyonla birlikte 2024 yılında devam etmesi bekleniyor. Bu nedenle resesyonun 2024 yılında güç kazanacağı ve ortaya çıkacak stagflasyonun ekonomik belirsizlikte güvenilir bir değer saklama aracı olan altına talebi artıracağı öngörülüyor.
- Merkez bankalarının altın talebi iştahının artarak devamı: Batı yaptırımları ve yaptırım olasılıkları; batı karşıtı blok ülkelerinin ve gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarını alternatif olarak rezerv politikasında Dolardan altına yöneltiyor. Ayrıca Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika olarak teşkil edilen BRICS’in son toplantısında küresel karşıt bir iktisadi blok olarak yapılanmaya başlaması ve ABD Dolarına karşı altına dayalı yeni bir rezerv para oluşturma stratejisi gündemdeki en sıcak başlıklar arasında. Çin ve Hindistan başta olmak üzere uluslararası mücevher talebindeki güçlü duruşun da devam ettiği dikkate alındığında; 2024 yılında altın talebinde herhangi bir duraksama öngörülmüyor.
Peki ya Türkiye: GRAM ALTIN FİYATINDA Beklenti Ne Olmalı?
2024-2026 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Plan (OVP) açıklandı.
Planda sunulan yıllık ortalama Dolar kuru tahminleri 2024 için 36,78 TL ve 2025 için 43,94 TL.
Mehmet Şimşek’in de ek açıklamalarından anlaşılacağı üzere, özellikle TCMB’nin rezerv artırımı amacı çerçevesinde Dolarda bırakın düşüşü, ekonomik hedefleri bozmayacak şekilde 2024 ve 2025’de kısmen kontrollü bir artış yaşanacağı net olarak ortaya konulmuş vaziyette.
E şimdi sözü uzatmaya gerek var mı?
Küresel beklentiler ışığında ons fiyatında 2.500 Dolar hedef verilen altının üzerine Türkiye’de bir de Dolar kurundaki artışı ilave edin!
Hesap basit, sonuç net…
Eğer uluslararası uzmanların beklentileri gerçekleşirse,
Gram altın yatırımcısı HEM ETİNDEN HEM DE SÜTÜNDEN istifade eder!
Sevgiyle ve vicdanla kalın.
Doç. Dr. Soner GÖKTEN