1 doları, 2,3 milyon dolar yapacak yatırımcı aranıyor!

Doç.Dr.Burak Özdoğan Yazdı:

Burak Özdoğan

Burak Özdoğan

Son günlerde aşağıda yer alan ve ilk olarak “Markets & Mayhem” adlı yabancı bir hesap tarafından paylaşılan İngilizce hazırlanmış grafik Türkiye’de de hatırı sayılır kişi tarafından paylaşıldı. Sosyal medyadaki haber sitelerinin tık tuzağı, finansal piyasalarda grafik tuzağına dönüşmüş vaziyette.

Grafik 1801 yılından itibaren 1 dolar değerinde hisse senedi, tahvil, bono, altın ve yine 1 doların değerini birbiriyle karşılaştırıyor. Sonuç olarak diyor ki; eğer 1 dolarını 1800 yılında hisse senetlerine yatırsaydın 2,3 milyon doların olurdu ama sen onu dolarda tutarsan sadece 4 sentin olur… Bu tablo “kanaat önderlerince” pek sevildi. “Bak kardeşim borsa işte böyle bir yatırım aracı!” demenin hızlı ve epey çarpıcı bir yolu oldu.

Peki gerçekten öyle mi?

 Cevap belli. Hayır. Borsanın ya da hisse senetlerinin iyi bir yatırım aracı olduğunu anlatmak için böyle yanıltıcı tablolar kullanılamaz. Kullanılmamalıdır. Hele bunu işin uzmanları hiç yapmamalıdır. Gelin şimdi bu tablonun neden kullanılmaması gerektiğini açıklayalım.

  1. Bu varlıklar birbirinden farklı sınıflara ait

Tabloda karşılaştırılan varlıklar birbirinden tamamen farklı özelliklere sahip. Kullanım amaçları da işlevleri de bambaşka. Dolayısıyla farklı varlıkları birbiriyle karşılaştırıp içlerinden en iyisini seçemezsiniz. Her varlığı kendi sınıfındakilerle karşılaştırmanız gerekir.

Örneğin bu grafikteki dolar gibi. Dolar bir para birimi, karşısında ise hisse senedi var. Paranın kullanım amaçları ve işlevleri bellidir. Para temel olarak; değer tutar, değer ölçer, değişim ve tasarruf aracı olarak kullanılır. İşlevleri bunlardır. Dolayısıyla kimse paradan gelecekte “kazandırmasını” beklemez. Ünlü iktisatçı John Maynard Keynes’in ifadesiyle “para bir şirketteki hisselerin veya bir inek çiftliğinin aksine para size bir gelir sağlamaz, hiçbir şey üretemez, ama güvence sağlar.” Yani günlük hayatın vazgeçilmez bir unsurudur. Üstüne üstlük işler ters gittiğinde, yani piyasaları bulutlar sardığında, bir şeyler almak veya borç ödemek için cebinizde en çok olmasını isteyeceğiniz varlıktır. Çünkü kriz anlarında sadece en likit varlığa güveniriz. Yani başka kritik görevleri de vardır paranın. Ama bir hisse senedi gibi bir şirketten ortaklığı temsil etmez. Şirket gibi kar etmez, yatırım yapmaz e haliyle gelecekte daha büyük bir getiri potansiyeli barındırmaz. Dolayısıyla bu tabloda yer almasının tek amacının diğer varlıkların ışıltısını arttırmak olduğu bellidir.

Gelelim altına, altının temel fonksiyonu (endüstride kullanılmadığı sürece) değer saklamaktır. Yüzyıllardır insanlar ve devletler altını bu amaçla saklar. Elbette geçmiş yıllarda para olarak kullanıldığını da görmüştük ancak biraz araştıranlar bir para biriminin değerini sağlamasında kerametin kullanılan madende değil parayı basana olan güvende saklı olduğunu görecektir. Neyse… Konuya bu tablodan değil de altın ne kadar iyi bir değer saklama aracı gözünden bakarsanız tarih boyunca pek de kötü bir performans göstermediğini ve işini iyi yaptığını anlayabiliriz.

  1. Her endüstrinin bir yaşam döngüsü var

Değerli dostlar çok heyecanlıyım! Dedemin evindeki çekmecede bir hisse senedi buldum! İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’ne aitmiş. Biraz araştırdığıma göre bu şirket tarihin en büyük şirketlerinden biriymiş, tüm sömürge ülkelerle batının ticaretini bunlar kontrol ediyormuş! Yukarıdaki grafiğe göre zengin oldum!!!

Şirketin 1874 yılında faaliyetlerini durdurarak kapatılması dışında bir sorun yok. Oysa ki 1800’lerin başında bir yatırımcı olsanız daha iyi şirket olamaz. O dönemde 200 bin kendine ait askeri olan yani İngiltere’nin 2 katından büyük bir orduya sahip olan bir şirketten söz ediyoruz.  Batının Asya kıtasındaki sömürge ülkeleriyle ticaretini tekelleştirmiş 1600 yılından beri yani 200 yıldır ayakta bir devden söz ediyoruz. Kim yatırım yapmaz ki? Ancak bugün işletme tarihine meraklı değilseniz adını bile duymamışsınızdır.

Bu kısa hikayenin anlatmak istediği husus endüstri yaşam döngüsüdür. Yani hiçbir sektör ve dolayısıyla şirket sonsuza kadar kazandırmaz. Endüstri yaşam döngüsü teorisi, William Abernathy’nin 1978’deki çalışmalarından başlayarak önemli bir bilimsel araştırma alanı olmuştur. Bu teoriye göre her endüstride “shake-out” yani gerileme dönemi olarak adlandırabileceğimiz bir dönem ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde sektördeki şirket sayısı azalır, inovasyon kapasitesi zayıflar ve pazar eski şaşalı günlerinden uzaklaşır. Klepper ve Graddy’nin (1990) çalışmasına göre bu dönemde söz konusu pazardaki şirket sayısı yarıdan fazla erimekte yani yarısından fazlası kepenk kapatmakta ve sektöre yeni şirket girişi yok denecek seviyeye inmektedir.

Konunun grafiğimizle ilişkisi ise çok açık; 223 yıl boyunca ayakta kalabilecek, sürekli büyüyecek ve değerini artıracak bir sektör, şirket yoktur. Dolayısıyla sizin 1801 yılındaki 1 dolarınızı borsada 2,3 milyon dolar yapmanız da pek mümkün değildir. Örneğin kuruluşunda Dow Jones Endeksinde yer alan 12 şirketten bugün sadece 1 hala hayattadır (General Electric).

  1. Her zaman doğru yerde duramazsınız

200 yıllık dönem boyunca sömürge ülkelerle ticaret yapan şirketlerden tutun da demiryolu şirketlerine, telekomünikasyon, otomotiv, enerji ve teknoloji gibi pek çok farklı sektör yükseliş ve çöküş dönemi yaşadı. Bu sektörlerden ayakta kalan şirketler olsa bile sektör içerisindeki birçok şirket tarih oldu. Yani o 1 doları her dönemde ayakta kalmayı ve yükselmeyi başaran şirketlere taşımalısınız ve bunu zahmet olmazsa 200 yıl kadar yapmalısınız. Geçmiş verilere bakınca doğru yatırım enstrümanlarını görmek çok kolay olur. Kendi kendinize “bak şu 3 sene önce şu hisseyi alsaymışız şimdi buradaydı” dersiniz, ama gerçek senaryoda doğru yerde durmak pek kolay değildir. Bir sonraki parlayan sektörün ve şirketin hangisi olduğunu tahmin etmek sandığınızdan daha zordur. Üstelik o tahmininiz başarılı olsa bile o şirketin gerçek değerine ulaşması sürecinde sabretmek de pek mümkün değildir. Hep denir ya, 1 adet Iphone alacağına 1 adet Apple hissesi alsaydın şimdi şu kadardı… Emin olun o hisseyi bu kadar uzun tutamadan satardınız. Geçmişe bakarak rasyonel insan rolü oynamak kolaydır, ancak sahip olduğunuz hisselerin değeri 3 katına çıktığında satmamak için “yatırımcı rolü” dışında başka bir motivasyona ihtiyacınız var.

  1. Dünya düz değildir! Tarih de öyle!

Şu 1800 yılından 2023 yılına gelene kadar o bir doları batırmamak için gerçekten müthiş bir öngörü sahibi olmalısınız. Neden mi? Bakın aşağıda birkaçını sıralıyorum (grafik ABD Doları ve borsalarını dikkate aldığı için ben de sıralamayı ABD özelinde yaptım);

İşte grafikteki örnek ABD verileri üzerinden olduğu için ağırlıklı olarak orayı etkileyen yukarıdaki olayları ufak sıyrıklarla atlatmayı başardıysanız eğer, söz konusu 1 dolarınızı belirli bir noktaya getirmiş olabilirsiniz. Siz yukarıdakilere bir de Türkiye’nin kendi krizlerini, büyüme sancılarını ve onun piyasalara yansıyan etkilerini ekleyin lütfen.

Daha fazla madde ile devam edebilirim elbette ancak sadece bu 4 madde sebebiyle dahi yazının başındaki gibi bir grafik üzerinden herhangi bir yorum yapmak hatalıdır. Şunu da ekleyelim, tüm bu yazdıklarım borsanın ya da hisse senetlerinin kötü bir yatırım aracı olduğu anlamına gelmiyor. Ancak her varlığın yatırım açısından parladığı ve söndüğü dönemler vardır, o dönemlerde alınacak kararlar, sizi bir sonraki yükseliş trendine ya da o trendi göremeden yatırımınızın erimesine götürecektir. Finansal piyasalarda bırakın 223 yılı, 20 yıllık dönemlerde dahi tek bir doğru yoktur.

Bu arada eğer elinizde 1800’lerden kalma 1 dolarlık bozuk para varsa temizliğine göre 1200 dolar ile 30 bin dolar arasında bir fiyata koleksiyonerlere satabilirsiniz J

Sevgiler.

Exit mobile version