Yabancı sermaye deve midir, kuş mudur?

Prof.Dr.Esfender Korkmaz yabancı sermaye gerçeğini yazdı.

Prof.Dr. Esfender Korkmaz

Prof.Dr. Esfender Korkmaz

Kimse ülkesinin İMF’ye ve yabancı sermayeye muhtaç olmasını istemez… Ancak başka çözüm kalmamışsa, o zaman elimizde tek seçenek bu iki yolu doğru kullanmak kalıyor.

İMF’nin neden tek yol olarak kaldığını dün bu köşede açıklamıştım. Özetle İMF hem hükümetin popülist politikalarını engeller, hem ucuz kredi alırız, hem de Türkiye’ye yabancı yatırım sermayesi girişi için çıpa olur.

1. Yabancı sermayeye neden ihtiyacımız var?

Türkiye’nin bir yıl içinde çevirmesi gereken 207 milyar dolar kısa vadeli dış borcu var. İlave olarak bu sene cari açık 60 milyar dolar üstünde oluyor. Türkiye döviz bulup, üretimde girdi olarak kullanılan ara malı ve hammadde ithalatı yapamazsa, üretim yapamaz.

Cari açık ya uzun vadeli doğrudan yabancı yatırım sermayesi ile veya dış borçla finanse ediliyor. Yabancı sermaye girişi olursa, dış borç stoku artmaz.

Merkez Bankasına göre 2023 ikinci çeyrekte, uluslararası net yatırım pozisyon açığı 253 milyar dolardır.

İçerde TL’den kaçış ve döviz talebi ve dolarizasyon oranı yüksektir. Bu nedenlere eksi reel faiz de eklenince kur artışı istikrarı bozdu ve enflasyona neden oldu.

2. Hangi yabancı sermaye?

Yabancı sermaye girişi doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi ve Portföy yatırımları girişi şeklinde oluyor.

Doğrudan yabancı yatırım sermayesi;

Sıfırdan yeni yatırım yapmak için gelen sermaye; Söz gelimi passat bu amaçla gelecekti, ama vazgeçti.

Mevcut işletmeleri ve bankaları satın almak için gelen yabancı yatırım sermayesi;

Yabancının gayrimenkul satın almasıyla gelen sermaye.

Portföy yatırımları;

Hisse senedi (Borsaya gelen)

Borç senetleri (Devlet iç borçlanma senetleri ve bankalarda mevduat hesabı açmak üzere giren)

Faiz artışı nereye kadar işe yarar?

Yüksek reel faiz, borçlanma senetleri ve mevduat olarak, portföy yatırımlarının girişini sağlar. Türkiye sıcak para dediğimiz bu girişi 2012 yılına kadar yaşadı. Sıcak para girişi döviz bolluğu yarattı ve kurlar reel olarak düştü. 2007 yılında TL, Döviz sepeti karşısında yüzde 28 oranında değerli para oldu. (Bugün yüzde 51 oranında düşük değerdedir.) O yıllarda ithalat ucuza geldi ve üretim dışa bağımlı hale geldi. Bu nedenle de cari açıktan kurtulamıyoruz.

Bunun nedeni, dalgalı kur politikasının yanlış uygulanması ve Türkiye’nin milli dış ticaret politikasından yoksun olmasıdır.

2007 sonrasında da Mehmet Şimşek vardı; ama hükümet ve MB sıcak para rehavetine kapıldı. Sıcak para dolaylı yoldan kontrol edilmedi, Merkez Bankası kura müdahale etmedi ve doğrudan yabancı yatırım sermayesi teşvik edilmedi ve yönlendirilmedi. Bu nedenle yabancı yatırım sermayesi mevcut bankaları ve mevcut karlı şirketleri satın aldı. Karını transfer etti. Yabancı personel çalıştırdı.

Bugünde, hükümetin yabancı yatırım sermayesi politikası yok. Ayrıca MB rezervleri eksi de olduğu için, kura müdahale de sınırlı kalıyor.

Doğrudan yabancı yatırım sermayesi çekmek için ne yapmalıyız?

Çin, doğrudan yabancı yatırım sermayesi çekerek gelişti. Şimdi sermaye birikimi sağladı ve hem artık sınırlı sermayeye izin veriyor; hem de kendisi yurt dışına doğrudan yatırım sermayesi ihraç ediyor.

Türkiye de aynı şekilde doğrudan yatırım çekmelidir. Bunun için;

Hukuk ve demokraside kayıplar telafi edilmeli, devlet yeniden kurumsal ve şeffaf devlet olmalı, Cumhurbaşkanı’nın popülist müdahaleleri önlenmeli, ekonomi yönetimi kurulmalı, ciddi planlama yapılmalıdır.

Dalgalı kur politikası değişmeli, yarı sabit kur sistemine geçilmelidir.

Merkez Bankası tam bağımsız olmalı, TL yanında kuru da gözetecek şekilde yasa değişmelidir. Bu durumda kambiyo sistemini de bu düzene göre yeniden yapılandırmak gerekir.

Sıfırdan yabancı yatırım sermayesi için, bürokratik engeller kaldırılmalı, teşvikler artırılmalıdır.

Exit mobile version