Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) öğretim üyesi, ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda cumhurbaşkanı seçimi ikinci turunun sonuçlarını değerlendirdi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin meclisin gücünü azalttığını belirten Acemoğlu, “Türk demokrasisi için harika bir haber değil ama işlerin ne kadar kötü olacağı birkaç faktöre bağlı. Demokrasinin beş yönünü ayırt edelim. Birincisi, yargı bağımsızlığı çok kötüydü ve muhtemelen bundan daha kötüsü olamaz. İkincisi, Erdoğan’ın getirdiği emperyal cumhurbaşkanlığı ve politikacıların cezaevine atılması, kuvvetler ayrılığının diğer ayağı olan yasama organını zayıflattı. Parlamentonun daha fazla devre dışı bırakılması söz konusu olabilir çünkü AKP’nin artık daha az sandalyesi var. Bu büyük bir tehdit” ifadelerini kullandı.
‘BENİM İÇİN EN BÜYÜK ENDİŞE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN DAHA DA ZARAR GÖRMESİ’
Medya üzerinde baskının artabileceğini söyleyen Daron Acemoğlu, şöyle devam etti:
“Üçüncüsü, televizyon ve yazılı basın özgürlüğü zaten oldukça kötüydü ve sosyal medyada kontroller olursa durum biraz daha kötüye gidebilir. Tüm muhalif seslerin tamamen yasaklanması, pek olası olmayan önemli bir sertleşme olacaktır. Dördüncüsü, bürokrasinin ve güvenlik hizmetlerinin özerkliği ve tarafsızlığı daha da aşınabilir. Bu, yolsuzluğun ve diğer usulsüzlüklerin kontrolü açısından bir başka önemli kaygı. Beşincisi, AKP iktidarından önce de Türkiye’de sivil toplum ve daha geniş anlamda ifade özgürlüğü zayıftı ve daha da zarar gördü. Bu devam edebilir ve benim için en büyük endişe bu.”
‘EKONOMİDE ÇOK FAZLA BELİRSİZLİK VAR’
Ekonomi alanında çok fazla belirsizlik olduğunu belirten Acemoğlu’nun değerlendirmeleri şu şekilde:
“Ekonomi için çok fazla belirsizlik var. Kısa vadede, bazı yabancılar Erdoğan’ın zaferini istikrar için iyi görebilirler. Ama mevcut politikaların devam etmesi tüm tarafları endişelendiriyor. Negatif reel faiz oranları politikası, ajansların tamamen bağımsız olmaması ve daha geniş çapta yanlış yönetimin artan maliyetleri olacaktır. Bu, Merkez Bankası’nın rezervlerinin özetinde görülebilir.”
‘DAHA BÜYÜK TEHDİT, ÜÇ ANA SORUNUN PEKİŞMESİ’
“Daha büyük tehdit, mevcut üç ana sorunun pekişmesidir: Üretkenlik artışı ve verimlilik iyileştirmelerinin olmaması; kurumsal ve mali bilançolar ile kötüleşen mali durum. Üçü de çok maliyetli. Yeterli yatırım veya teknolojik ve verimlilik iyileştirmeleri olmadan, inşaat sektörü, kredi genişlemesi ve hükümet harcamaları tarafından yönlendirilen ekonomik büyüme düşük kaliteli olur. Yolsuzluk ve patronaj işleri daha da kötüleştiriyor.”
‘BİLANÇOLAR KÖTÜLEŞTİ AMA NE KADAR KÖTÜ OLDUKLARI BİLMEK MÜMKÜN DEĞİL’
“Kurumsal bilançolar kötüleşti ama ne kadar kötü olduklarını bilmek mümkün değil. Bunun nedeni hem Covid-19 ekonomisi hem de hükümetin işçileri işten çıkarmama baskısı. Gayrimenkul maruziyeti işleri daha da kötüleştirmiş olabilir. Bankalar ve özellikle devlet bankaları, kısmen kurumsal bilanço sorunları nedeniyle ve kısmen de borç vermeyi kesmemeleri için baskı altında kaldıkları için muhtemelen çok sayıda takibe düşmüş krediye sahiptir.”
‘KÖRFEZ VE RUSYA’DAN GELEN PARA BİR SÜRELİĞİNE DESTEK OLABİLİR’
“Hükümet harcamaları arttı ve döviz korumalı lira mevduatları (liradaki düşüşü durdurmak için uygulamaya konuldu), gelecekteki gelirleri taahhüt eden çeşitli özel-kamu programları ve devlet bankalarının bilançoları aracılığıyla büyük örtülü garantiler var. Bütün bunlar, depremin neden olduğu mega yıkımın mali ve ekonomik maliyetleri ve bunun gerektirdiği yeniden inşa (artı halen devam eden mülteci sorunu) nedeniyle daha da kötüleşiyor.
Mevcut yolda, bunların tümü muhtemelen daha da kötüye gidecek ve kesinlikle daha iyi olmayacak. Körfez’den ve belki de Rusya’dan gelen turizm gelirleri ve para rezervleri bir süreliğine destek olabilir fakat ileride çok fazla belirsizlik var.”