Bugün sizlere , bize yazan bankacıların en çok şikayet ettiği konulardan birinden bahsetmek istiyorum; Koltuğa yapışan, yıllarca yeri/görevi değişmeyen , değiştirilemeyen , dokunulamayan, yöneticiler, müdürler , bölge müdürleri , GMY ‘ler hatta ve hatta CEO’lar …Acaba bu koltuklarda ne var ? Koltukları ile bütünleşen, ayrılamayan, ayrı düşünülemeyen bu insanlar mı bu yerlerde çok başarılı , yoksa bu insanları bu görevlere getirenler , “ atayanlar “ mı çok çaresiz ve seçeneksiz ?
“ Ben sana mecburum bilemezsin..” demiş ya şair . Atayanlarla, atananlar arasında da öylesine “ romantik “ (!) bir mecburiyet var sanki . Değiştiremiyorlar . Oysa bunu yapanların dillerinden düşürmedikleri , en çok sevdikleri cümledir “ Değişmeyen tek şey değişimdir arkadaşlar . Değişime uyum sağlama yeteneğinizi geliştirin ! “
Bankacılıkta her şey sürekli değişir, teknolojik alt yapı değişir , binalar değişir , şube konsepti değişir . hedef müşteri kitleleri değişir, çalışma saatleri , yerleri , özlük hakları, ürünleri, zorunlu karşılık oranları, faiz oranları, kurlar, çalışma koşulları , şartlar hepsi sürekli değişir, değişebilir , ama o kritik koltuklarda oturanlar asla değişmez . Sahadaki bankacılar değişime ayak uydurma konusunda ustadırlar . Her türlü yeniliğe kolayca adapte olur, gösterilen her hedefe hızla koşmaya başlarlar. En çok tepki gösterdikleri şeylere bile zamanla alışırlar . Tüm bankacılarda müthiş bir “ kendini hızla güncelleme” yeteneği gelişmiştir . Hele de bizim ülkemizde, “her an her şey olabilir..” düşüncesi tüm bankacıların bilinçaltında yer etmiştir . Şaşırmazlar . Onların en çok merak ettiği soru şudur genelde “ acaba bu müdür / bölge müdürü ne zaman değişecek ?” Günlük ekonomideki , siyasetteki hiçbir haber akışı bankacıları “ tayin ve terfiler ” haberi kadar heyecanlandıramaz. Ayda bir gün, ayın başında ya da son günlerinde gelecek bu haberler bazı şubelerde , bölgelerde umutla beklenir .. Aynı bölge müdürü , şube müdürü ile uzun yıllardır çalışmakta olan ve genellikle canından bezen, terfi edemeyen, iletişim kuramayan, derdini anlatamayan, tükenmenin eşliğine gelen bankacılar için buradaki asıl beklenti şudur; “ Belki bu defa bizimki de gider de yerine yeni biri gelir , belki bir süre rahat ederiz . “ Gelenlerle rahat edilir mi , bir şey değişir mi … o ayrı bir konu tabii . Konumuzdan sapmayalım biz… Bugünkü konumuz “ gitmeyenler “ , “ gönderilmeyenler” , “ gönderilemeyenler”. Koltuğa yapışanlar ya da adeta kazık çakanlar …Soru şu;
Neden ? Bu insanlar gerçekten çok mu başarılılar ? Alternatifleri hiç mi yok ? Daha iyisini yapacak kadrolar alttan yetişmiyor mu ? Gençlerin hiç mi tecrübesi ve şansı yok ?
Şubelerde on binlerce EYT ‘Li bankacı emekli olup giderken , yönetim kadrolarında bu sayının/ tercihin çok az olduğunu duyuyoruz. Bazı bankalarda , bölgelerde , şubelerde aynı görev yerinde çok uzun yıllardır görev yapmaya devam edenler olduğunu biliyoruz . Oysa özellikle bankacılık gibi parasal yetkilerin , kredi verme yetkilerinin çok kullanıldığı makamlarda belirli aralıklarla değişiklikler olmalı ki, kimse kendini “ dokunulmaz “ sanmasın. Yapılan işlemlere bir başka yönetici tarafından da farklı bir gözle bakılsın , bir tür denetim olsun. Akıllı patronlar ve yöneticiler bunu yaparlar . Kendilerini asla “ tek adam” ın insafına, aklına, mantığına, bilgisine, becerisine , hatta hırsına bırakmazlar . Yeni yöneticiler kurumlara yeni bakış açıları ve dinamizm getirirler . Ama ülkemizde , yönetim kadrolarında özellikle son yıllarda yerleşen bir anlayış var …. “ Bu adamı yerinden oynatmayalım , bu giderse burada işler bozulur, aksar, kurulu düzeni bozmayalım, bu adam işi ( ya da tüm açıklarımızı ) biliyor, macera aramayalım, başımıza yeni dert almayalım “
Alttaki kadrolarla sürekli oynanırken , ara ve üst yönetim kadrolarının hiç değişmediği kurumlarda bir sıkıntı var bence . Hiç bir kurumda, konumda, koltukta olan hiç kimse “ vazgeçilmez” olmamalı . Çok başarılı ise de “ aynı” koltukta tutularak bu yeteneği harcanmamalı , yeni koltuklara terfi etmeli, ettirilmeli . Özellikle yaşı çok ilerlemiş olan yöneticiler ise artık huzurla evlerine gönderilmeli, yerlerine daha dinç, enerjik, hevesli adaylar getirilmeli. İlerlemenin şartlarından biri de budur.
Atamalar ile yönetilen, ticari kaygılar güden özel kurumlar için tavsiyemiz bu.
Koltuk demişken… Demokrasi ile yönetilen ülkelerde , devleti yönetenler, iktidar koltuğuna oturanlar seçimle değiştiği için burada patron millettir. … Koltuklara kimin oturacağına, kimin gidip kimin kalacağına, ülkenin ne şekilde yönetileceğine, millet adına kararları kimin, nasıl vereceğine bir kez daha millet karar verecek. Koşullardan memnun olanlar “ devam” derken, değişim isteyenler , daha fazlasını hayal edenler , uzun zamandır aynı koltukta oturanları değiştirmeyi seçecek. Bunun için herkesin sadece 1 oy hakkı var. Bu konuda herkes eşit. İş yerinizdeki yöneticinizi seçemiyor olsanız da, ülkenizi yönetecek kişiyi “ seçme hakkınızı” mutlaka kullanmalısınız. En tepedeki koltukta “ kimin “ oturduğu her ülke için önemlidir ve diğer tüm koltuklarda oturanlar da zamanla yukarıdan aşağıya değişir… ( ya da değişmez ..) Seçim sizin. Seçiminizi mutlaka yapın. Ülkemiz ve milletimiz için en hayırlısı neyse o olsun, onu seçelim…