Bankacı primleri ve değer yargıları!

Ertuğrul Sadıkoğlu yazdı: Kazanmak için değer yargılarından vaz geçtiğimiz oluyor mu?

Ertuğrul Sadıkoğlu

Primler;

En çok neye değer verdiğimizi düşünüyor musunuz? Kazanmak için değer yargılarından vaz geçtiğimiz oluyor mu? Yoksa düşünmeden sadece yapılanları olanlara ses çıkarmadan maaş alan grup içinde misiniz? bizi biz yapıyor!

Bir bakanlık; bir Başkanlık ya da Bölüm başkanı olmak mı hayatımızı şekillendiriyor. En son ne zaman bisiklete bindik hatırlıyor musunuz?

Primlerden bisiklet alıp hayatınızı şekillendirmeyi planlayanlardan mısınız? Olmadı gene değil mi?

Primleri dağıtanlar gene kendileri için mi çalışmışlar yoksa! Peki siz bunu koca kurumlarda anlatırken gerçekten iyi bir şey yapmış gibi mi sunuyorsunuz? Bunu da atlattık diyerek mikrofon kapalı iken yaptığınız konuşanımız var mı?

Asıl iş Vantrolog olmaktan geçiyor; yeni liderler inanırlıktan uzak, sadece başkası gibi konuşma becerisini gösterenler arasından seçiliyor artık. İnce bir fizik, kısa bir pantolon ve değişen gözlük üzerinden yapılan sunumlardan sadece konuşuluyor…sadece konuşma ve sunumlar var! Bayan yöneticiler daha gerçekler emin olun.

Konuşulanlar, artık sizin duymak istediklerinizden çok uzakta, siz duysanız da anlamayacağınız yeni modeller size sunanların dahi bilmediği modeller, bütün bunlar sizi bir sürede daha sistemde tutmak için yapılan küçük oyunlar sanal yatan primler sonrasında, yemek parası kadar yatırılan, çok küçük rakamlar gerçek olanlar… Duymaya çalıştığınız sizin hesaplarınıza yatan rakamlar aslında ama…rakamlar o kadar küçülüyor ki artık duymuyorsunuz küçüklüğünden. Prim yok artık diyemediğimiz için vantrolog primleri size anlatmaya çalışıyorlar.

Neden hiç özlük haklarında rekabet yapılmaz ki? Krediler, kar, ücret komisyon slaytlarının yanında neden diğer haklar, primler yer almaz. Rekabet ile her ortamda rekabet edilirken konu çalışanlara verilen haklar olduğunda neden kimse slayt göstermez ki?

Maaşlı çalışan olmak, düzenli gelirleri sürdürülebilir kılmak her geçen gün daha zorlaşıyor. EYT ile çalışma hayatından ayrılan kadrolar yerlerini boş koltuk olarak koruyor, yeni eleman alımı yapılmadan daha çok iş yükü giderek azalan kadrolar üzerlerine aktarılarak çalışma hayatımız daha da zorlaşıyor. Yan haklarımız her geçen gün yok olarak; hakların bize prim olarak verildiğini sanan yöneticilerimiz her yerde bizleri yönetiyor.

Enflasyonla yapılmayan mücadele her bakımdan sabit gelirli kesimin hayatını sabitliyor. Kimse bir şey yapmadan yapamadan yaşamaya çalışıyor bisiklet alıp gezmek bile zor! Sabit yaşamlar bizim hayatımız. Evden işe giderken geçen sabit hayatlar, bir de çocuk mezun olurda bir işe girerse nefis olur onların da bizlerin de hayatları…

Seçim olsa sizi yönetenleri seçer misiniz? Bankanızın genel müdürleri aynı mı kalır? yoksa değiştirmek için başka bir genel müdür adayına mı oyunuzu verirsiniz? Seçme şansımız çok hayatta seçimlerimiz kaderimiz oluyor belki ama sanal primleri seçenleri de seçenler kendi kaderlerini belirliyorlar. Yakındır seçimsiz gelenlerin yerlerine başkalarının gelmesi çok yakın. Bir gün bir yemekte bir araya geldiğinizde siz de size prim vermeyenlere prim vermeyin en azından ödeşmiş olursunuz. Zaman çok güçlü bir zehir kötüleri yok edip iyilerin ayakta kalmasını zaman sağlar. Siz sadece hayatınızı prime odaklamayın çünkü prim yok artık benden söylemesi.

Prim olmayınca yazıda yok, sadece birkaç koltuk daha boşalacak iş yükümüz daha da artacak; genel müdür değişince hayatımız değişmeyecek. Sadece az da olsa gitti diyerek sevinmek bile bazen hayatta “prim”.

Yeter ki neyin gittiğini bilelim…

Bu sefer Chopin dileyelim…

Ertuğrul Sadıkoğlu

ertugrulsadikoglupm@gmail.com

Exit mobile version