Teftiş gözüyle Müdür Vurgunu! İstisnalar kaideleri bozuyor…

Banka Müfettişi Hanife Serter, ünlüleri tefeci faizi vaadi ile dolandıran o şube müdürünü yazdı...

Hanife Serter

Hanife Serter

İstisnalar kaideleri bozuyor…

Bankacılık sektörü son günlerde çok can sıkıcı bir olay ile çalkalanıyor. Bir şube müdürünün görevini, ünvanını , kurumunun itibarını suistimal ederek gerçekleştirdiği “ para toplama” olayı ile ilgili sosyal medyada ve haber sitelerinde  farklı içerikte, çoğu doğrulanmamış bir çok bilgi dolaşıyor. Olay hukuka intikal ettiğinden en sağlıklı bilgiler yine resmî kayıtlardan elde edilenler olacaktır . Bir Paramedya yaklaşımı olarak böylesine durumlarda, kişilerin gerçekleştirdiği suçları ifşa ederken,  sektörü, kurumları ve ilgisiz kişileri  yıpratmadan , mağdur etmeden olayı duyurmaya ve olguları tartışmaya çalışıyoruz .

Bu olay üzerine düşünürken de ilk duyduğumda tüylerimi diken diken eden bir sözü hatırladım.: “ Havacılık Kuralları Kanla Yazılır” Bunun konu ile ne ilgisi var derseniz … bence çok ilgisi var .

“Can taşıyan” insanların “ canını” teslim ettiği havacılık sektörü için söylenmiş bu söz, geçmişten günümüze kadar yaşanmış kazalardan ve bu kazalardan çıkarılan dersler sonucu, aynı kazaların tekrar yaşanmaması ve uçuş emniyetini korumak adına uygulamaya konulan kurallardan gelmektedir. Bu kurallar çok katıdır ve taviz verilmemesi esastır. İhmallerin, kusurların ya da kasıtlı kural dışına çıkmanın sonuçları insan hayatına malolabilir.

Bankacılık da insanların “ para “ sını teslim ettiği bir sektör olarak aynı şekilde güven ve kurallar müessesesidir.  Teftiş görevini ifa ettiğimiz ilk yıllarda bazı kurallar bize bile “ saçma” gelse de arkasında daha önce yaşanmış bir çok olayın olduğu anlatılır, örnekler verilirdi. Bankacılığın en temel kurallarından biri de müşterilerle “ şube dışında “ para alış-verişi yapılmaması ile ilgilidir . Zorunlu durumlar olmadıkça hesaba yatırılacak paralar şubede müşterek muhafaza huzurunda teslim alınıp sayılır, dekontu müşteriye teslim edilir. İmzası alınır. Bundan taviz verilmez. Aklı başında her müşteri de bu işlemin gerçekleştiğini görmeden parasını bırakıp gitmez . Aynı şekilde müşteri ödemeleri de şubelerde gerçekleştirilir . Şube dışına para çıkarılmaz. Çıkaran bankacı ( iyi niyetli bile olsa, müşterisini memnun ermek(!) için bile yapsa ) büyük risk alır. Gereksiz bir harekettir. Müşteriyi kaçırmama, en iyi hizmeti verme gayreti içindeki bazı bankacılar bu riske defalarca girerler ancak herhangi bir sorun oluşursa , sorumluluk kendilerinde ve bu duruma göz yuman ekip arkadaşlarında olur… Banka dışında ödeme yapmanın da para teslim almanın da son derece istisnai ( örneğin hasta yatağında yatan,  çok yaşlı müşteri  vb ) ve en azından müşterek muhafaza gerektiren , biri imza yetkili en az iki kişi tarafından gerçekleştirilmesi mevzuatta yer alır. Bunun dışında amiyane tabirle “ lay lay lom” elden para almak, şube dışında para ödemek en hafif tabirle “ basiretsiz “ bir harekettir. Suistimale , suç işlemeye son derece müsait bir ortam yaratır .

Müfettiş olarak görev yaptığımız yıllarda, teftişe gittiğimiz şubelerin her personelinin ama özellikle de şube müdürlerinin özel hayatı ile ilgili anormal durumlar , aşırıya kaçan harcamalar, düzensiz yaşam vb. olumsuzluklar olup olmadığına dikkat etmemiz , istihbaratını yapmamız beklenirdi . Çoğu müdür de bunu bilir ve bu konuda müfettişleri temin edecek bir görüntü sergilerdi. Müdürler ile ilgili suistimal durumları genellikle müşterilerin ihbarı, şikayetleri ile ortaya çıkardı. Her meslekte olduğu gibi, insanların iş dışında, özel hayatında ne yaptığı ( kötü niyetlilerin ne haltlar karıştırdığı ) ancak bir yere kadar bilinebilir… Gerisi insanların ahlakına ve vicdanına kalmıştır.
O yüzden burada, Paramedya’da defalarca banka üst yönetimlerine çağrıda bulunduk , ahlaklı, vicdanlı, liyakatli, doğru dürüst, kuralcı  bankacıların değerini bilin , kaybetmeyin dedik. Oradan oraya zıplayan, kaşı gözü oynayan, “ ilişki yönetimi “(!) ile iş bitiren , çok başarılı müdürlerinizi göz altında tutun, iyi gözlemleyin demeye getirdik. Ağzı iyi laf yapan, tek ayak üstünde kırk yalan söyleyen insanlardan ne bankacı olur, ne de yönetici , müdür .. olmaz , olmamalı . Bu kişilerin özel hayatlarında ne yaptığı, ne aldığı, ne sattığı, muhataplarına ne yalanlar söylediği bankayı maddi bir yükümlülük altına sokmaz ama itibar açısından büyük hasarlar yaratabilir . Bu koşullarda yeterince kar ettiremediği gerekçesi ile  “ performans nedeniyle işten kovulmak “ bankacılar için bir onur iken, iş dışında farklı performanslar sergileyenlerin kurumlara itibar açısından ettirdiği zararları  toparlamak daha zor olabilir .

Exit mobile version