İstanbul’da geçtiğimiz günlerde futbol dünyasının önde gelen isimlerinin, kulüp yöneticilerinin ve iş insanlarının dolandırıldığına ilişkin bir haber gündeme bomba gibi düşmüş, örgütlü bir yapılanma ihtimali üzerinde durulması nedeniyle organize suçlarla mücadele şubesi tarafından bir banka müdürü gözaltına alındıktan sonra ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘belgede sahtecilik’ suçlamalarıyla tutuklanmıştı.
Diken’in haberinde yer alan bilgiye göre soruşturmada adı geçen özel bir banka, bir iş adamının 5 milyon dolarlık dolandırıcılık şikayeti üzerine tutuklanan banka müdürünün adı ise Seçil Erzan.
DOLANDIRICILIĞIN BOYUTU 80 MİLYON DOLAR
Gazete Oksijen’de yer alan haberdeki ayrıntıya göre, dolandırıcılığın boyutu 5 milyon dolarla sınırlı değil. Dosyaya soruşturma başladığı günden bu yana çok sayıda şikayet dilekçesi girerken konuşulan rakam ise yaklaşık 80 milyon dolar. Diken’de yer alan haberde ise sadece bir mağdurun 7,5 milyon dolar kaptırdığı belirtildi.
FUTBOL DÜNYASINA ‘ÖZEL FON’ ŞOKU
Yine Diken’de yer alan haberdeki bilgiye göre, ‘düpedüz’ dolandırılanlar arasında ünlü teknik direktör olarak anılan kişinin Fatih Terim, diğer isimlerin ise Emre Belözoğlu, Arda Turan, Fernando Muslera, Selçuk İnan, Semih Kaya olduğu ortaya çıktı.
SUÇLU SADECE BANKACI MI?
Bankanın adını kullanarak ‘özel fon’ tezgahını kurup suç işleyen Seçil Erzan ama her ne kadar bankanın adı ile güven sağlansa da soruşturmada adı geçen ünlü isimlerin bireysel ilişkiler aracılığıyla daha fazla kar hırsı ile resmi olmayan bir fona para aktarması da bir hayli konuşulması gereken bir ayrıntı.
ASIL SORGULANMASI GEREKEN
Her ne kadar banka müdürü sıfatıyla işin içinde olsa da Seçil Erzan’ın banka hesaplarından para çekip sahte evrak düzenleyerek işlem yapmadığını belirten Avukat Cesim Parlak, soruşturmada ‘zimmet’ ve ‘evrakta sahtecilikten’ bahsedilemeyeceğini vurguladığı açıklamasında olaya ilişkin Ekran Haber’e önemli açıklamalarda bulundu.
“BANKA ZİMMETİ SUÇU DEĞİL, TEFECİLİKTİR”
“Burada ancak kendi rızalarıyla müşterilerin verdiği paraların bir ticari işlemle batırılması söz konusu” diyen Parlak, olayda herhangi bir sahtecilik veya banka zimmeti suçundan bahsedilmesinin mümkün olmayacağını belirterek “Bu ancak müşterilere verilen vade niteliğine göre olsa olsa tefecilik suçu oluşur. Yani eğer banka müdürü, elden aldığı paraları ben bankanın verdiğinden daha fazla faiz vereceğim ona göre işleteceğim şeklinde almış ve bu kişilere de faiz ödemiş ise bu artık tefecilik suçunu oluşturur” dedi.
“SUÇ OLMADIĞI ORTAYA ÇIKABİLİR”
‘Tefecilik’ suçunun Türk Ceza Kanunu’nda tutuklama gerektiren bir suç olmadığını belirten Parlak, dolandırıcılığa söz konusu olan para miktarının da suç tipinin tanımlanmasında etkili olmadığını ifade ederek “Hukuki olarak kanaatime göre, soruşturma sonunda bir suç olmadığı da ortaya çıkabilir” diye konuştu.
“ASIL KONUŞULMASI GEREKEN KAYIT DIŞI PARA”
Söz konusu dolandırıcılık olayını “tamahkârlık” sonucunda daha fazla para kazanma hırsıyla müşteriler ve banka müdürü arasındaki ticari ilişkide başarıya ulaşılmamış iş ilişkisi olarak değerlendiren Parlak, ‘saadet zinciri’ne benzettiği olayın dolandırıcılık boyutunun yanında ‘etik’ açıdan sorgulanması gerektiğine dikkat çekerek bahsi geçen para miktarlarının kayıt dışılığı olmasının ve spor camiasından önemli insanların bu kayıt dışılığa nasıl yeltendiğinin asıl üzerinde durulması gereken konu olduğunu söyledi.