Dalgalı kur – esnek kur politikası, döviz fiyatlarının piyasada arz ve talebe göre oluşması demektir. Ancak bizim gibi aksak rekabetin hakim olduğu piyasalarda aşırı kur hareketlerini frenlemek gerekir. Eğer frenlenmezse, kur dengesi aşırı bozuluyor ve ekonomik istikrarı bozuyor.
Türkiye de dalgalı kur sistemi çalışmadı … İki nedeni var;
Birincisi piyasada aksak rekabet var;
1- Türkiye’de genel olarak piyasada oligopol ve kartel yapılar var. Kamu tekellerinin özelleştirme yoluyla özel sektöre geçmesi, bu yapıları güçlendirdi. Piyasada aksak rekabet oluştu.
2- Türkiye’de yüksek dolarizasyon kurlardaki istikrarı bozdu. Ekonomide kırılganlığı artırdı. Döviz kurunda aşırı oynaklık yarattı. Geçmişte para ve faiz politikasının etkinliğini düşürdü. Böyle bir piyasada kur istikrarı mümkün değildir.
3- Türkiye’de vadeli döviz işlemleri piyasası gelişmediği için, kur belirsizliği ve oynaklığı daha yüksek oldu.
İkincisi, Hükümetin istikrarlı ve uzun dönemi kapsayan bir iktisat politikası yok. Günübirlik önlemler alıyor.
2003 sonrasında 2012 ‘ye kadar Türkiye’ye bol yabancı sermaye girdi. Döviz arzı arttı. TL değer kazandı. 2007 yılında TL dolara karşı yüzde 27 oranında daha değerli idi. Bu nedenle, ithalat daha ucuza geldi. Bir örnek verirsek, Denizli’de ve Gaziantep’te iplik fabrikaları kapandı. Daha ucuz olduğu için üretimde girdi olarak kullanılan iplik, ithal edilmeye başlandı.
Üretimde kullanılan ithal ara malı ve hammadde oranı arttı. Üretim dışa bağımlı oldu. Bu nedenle enflasyon düştü ve fakat işsizlik arttı.
O yıllarda, Merkez Bankasının piyasa kurunun üstünde döviz alması ve döviz arzını daraltması gerekiyordu. Ama Hükümet sıcak para serabı, ucuz ithalat rehavetine kapıldı. Sonrasını göremedi. Türkiye 2018 kur şokuna kadar geldi.
Bugün Kur yüksek ve TL değeri Mart ayı itibariyle yüzde 40,62 oranında düşüktür. Yani Mart ayında dolar kuru 19,02 idi. Kur sepetinde Euro/ Dolar paritesinin değişmediğini varsayarsak, bir doların 19,02 yerine denge kuru olarak, yani MB TÜFE bazlı reel kur endeksi 100 olsaydı, bir doların 11 lira 37 kuruş olması gerekirdi.
TL’nin aşırı değer kaybetmesinin nedeni, hükümetin tek haneli faiz politikasıdır.
Kur artışını frenlemenin yolu, Merkez Bankasının piyasadan ucuz döviz satmasıdır. Oysaki Merkez Bankasının rezervi yok, tersine rezervleri eksi 47 milyar dolardadır. Ayrıca 2021 sonunda ucuz döviz sattı ve fakat bu piyasaya intikal etmedi. Nerde stoklandığı basında yer aldı.
Hükümet faiz politikasında yanlış yaptığı için, bu defa toplum için sosyal maliyeti yüksek olan kur korumalı mevduat icat etti.
Ekonomide oyunu kuralına göre oynamaz isek ve siyasi iktidarın baktığı gibi günübirlik bakarsak, yanlışlar yeni yanlışlar doğurur ve bu günkü gibi içinden çıkılmaz bir istikrar sorunu oluşur.
Kur korumalı mevduat yanında hükümet kur artışını önlemek için bankaları sıkıştırıyor. Medyada yer aldığına göre Kapalıçarşı’dan dolar topluyor. Bunlar yanlıştır. Çünkü, kur korumalı mevduat gelir dağılımını bozdu ve yoksulluğu artırdı. Kapalıçarşı’dan dolar toplamak MB olan güveni düşürdü ve ayrıca enflasyonist etki yaratır. TL de aşırı değer kaybını önlemek için Hükümetin bunların yerine MB gösterge faizini artırması gerekirdi.
2022 Nisan ayında dolar kuru 14,6271 idi. Bir yıl sonra 2023 Mart ayında yüzde 30 artarak, 19,0161’e yükseldi. Aynı dönemde TÜFE oranı yüzde 50,51 oldu. Kur artışı enflasyonun altında kaldı.
Merkez Bankası reel kur endeksine göre, 2022 Mart ayında TL dolara karşı yüzde 46,18 oranında daha düşük değerde idi, bu sene Mart ayında kısmen değer kazanarak yüzde 40,62 oranına geriledi. Hükümet faize müdahale etmeseydi, TL daha hızlı değer kazanırdı.
Bugün döviz sepeti olarak kur artışının enflasyonun altında kalmasının asıl nedeni, TL’nin düşük değerde olmasıdır.