İZAHNAME yetmez, ek olarak PATRONNAME gerekli!

Doç. Dr. Soner Gökten yazdı: Esas olan yönetim kudretini elinde bulunduran hakim ortakların yani PATRONUN kim olduğudur.

Doç. Dr. Soner GÖKTEN

Doç. Dr. Soner GÖKTEN

Kredibilitenin ana unsuru nedir?
Borç isteyen tüzel kişiliğin faaliyet performansı mı?
Aktif büyüklüğü mü?
Üretim kabiliyeti mi?
Müşteri çeşitliliği ve pazar payı mı?
Öz kaynak karlılığı mı?
Tabi ki bunların hepsi önemli… Lakin birincil sırada mı?

Bankalar yüksek tutarlı kredi verirken sadece bunlara yani genel anlamda bizim finansal sıhhat (borcu geri ödeme kabiliyeti) diye adlandırdığımız unsura mı bakıyorlar?

Hemen ifade edeyim, cevap HAYIR!
Bunlar esasen ikinci sırada yer alıyor.

Esas olan yönetim kudretini elinde bulunduran hakim ortakların yani PATRONUN kim olduğudur.

Şayet patron şeffaflıktan uzak ve etik olmayan (kısaca hileli) davranışlara meyilli ise sahibi olduğu tüzel kişiliğin finansal kredibilitesi ne olursa olsun basiretli ve bağımsız kreditörlerden onay alamaz. Almış ise de bunun sonucunda makro düzeyde geniş kitleler üzerinde negatif etki gösteren vakalarla karşılaşılabilir.

Nitekim, geçmişten günümüze (özellikle Enron Skandalı ile başlayan süreç) yaşanan finansal skandallar, bunların temelinde her daim patronların ve/veya hakim yöneticilerin olduğunu gözler önüne sermiştir.

Bu skandalların önüne geçmek için teşkil edilen bağımsız denetim (finansal tabloların hata ya da hile içerip içermediğine ilişkin denetim) faaliyetinin ise çözüm üretmekte yetersiz olduğu uzunca bir zamandır literatürde tartışılmakta. Zira uluslararası bağımsız denetim standartları patrona yönelik bir denetim faaliyeti ortaya konulmasında yetersiz kalıyor. İlerleyen yazılarda bu konuyu detaylandıracağım. Lakin kısaca şöyle ifade edeyim: Bağımsız denetim standartlarının çerçevesini patrondan ziyade dönemlik faaliyetler, muhasebeleştirme ve standardize edilmiş doğrulama eylemleri oluşturuyor. Halbuki büyük bir finansal skandala yol açacak büyük bir hile varsa bunu gerçekleştirme kabiliyeti patrondadır. Bu olgu es geçiliyor (Akademik olarak buna literatürde hile elması yaklaşımı denilmektedir). Ayrıca bağımsız denetim görüşü makul güvenceye dayalı olarak veriliyor. Ne demek biliyor musunuz? Yanlış görüş verilirse denetçinin sorumluluğu yok. Çünkü görüş örneklem üzerinden tesis edilmekte. Yani tüm işlemler detaylıca incelenmiyor. Peki bağımsız denetçiyi kim seçiyor? Hakim ortaklar, yani patronlar…

Bağımsız denetim konusunu detaylandırmadan devam edelim. Biliyorum önemli. Sadece bizde değil, dünyada da önemli bir tartışma konusu. Lakin bu yazıda vurgulamak istediğim şey başka!

Olan da olmayan da PATRON kaynaklı! İşte bu nedenle nasıl ki bağımsız denetim faaliyeti PATRONLARI es geçiyorsa aynı durum halka arz sürecinde de yatırımcılar açısından da söz konusu. Yatırımcıların büyük çoğunluğu PATRON kim bakmıyorlar. Ne yazık ki böyle…

Sermaye piyasaları uhdesindeki pay piyasalarında yani borsada yatırım geleceğe yöneliktir. Yani yatırımcılar geçmişten feyz alırlar ancak gelecek beklentilerine göre tercihte bulunurlar. Gelecek ise PATRONLA özdeşleşmiştir. İşte bu nedenle, örneğin Tesla yatırımcıları Elon Musk’ı takip ederler. Onun ne yaptığı, söylemleri, tweetleri çok ama çok önemli hale gelir.

Halka arz süreçlerinde ebetteki patronlar otorite tarafından araştırılır, istihbaratı yapılır; patronların özgeçmişleri izahnamede yer alır. Lakin yeterli mi?

Benim kastettiğim patron ve/veya hakim yöneticilerin detaylı bir künyesinin sunulması gerekliliğidir.
Eğitimi, başarıları, hayat hikayesi, faaliyetleri, yaptıkları, sicili ve daha birçok unsur. Yalın, şeffaf ve detaylıca yatırımcılara sunulmalıdır. Ajans faaliyetleri kapsamında televizyonlara çıkılmasından, reklam verilmesinden bahsetmiyorum. İçinde olduğumuz iletişim çağında yatırımcılara sunulan bir tür TAAHHÜT niteliği gösteren belge setinden bahsediyorum. Hele hele son zamanlarda elde edilen fonların halka arz eden pay sahibinin tasarrufunda olduğu ibaresine sahip bir izahnameye rastlamışken; pay sahibinin amaçlarını, hedeflerini, kim olduğunu kısaca nereden gelip nereye gitmek istediğini belirten bir taahhüt setine gerek yok mu sizce?

Sadece yazılı değil görüntülü konuşmasını da içerecek bir taahhüt seti olmalıdır bu. Çağımız iletişim çağı ve yayınlamak da paylaşmak da son derece kolay. Emin olun bu şekilde kurgulanacak ve otorite tarafından çerçevesi çizilecek bu tür bir PATRONNAME seti birçok açığı telafi edecektir. Tarihe not düşülecektir. Yatırımcı bilincini artıracaktır.

Sevgiyle ve vicdanla kalın.

Doç. Dr. Soner GÖKTEN

Exit mobile version