Mobbinge ugradığınızı nasıl fark edip onu yapanlarla mücadele edersiniz?

Usta bankacı ve yaşam kocu Hanife Serter, yeniden Türkiye'nin gündemine gelen mobbingi ve onunla baş etmenin yollarını yazdı:

Hanife Fişek

Hanife Fişek

Yıllar önce, bankacılık yaptığım dönemde, üstlerimle ciddi iletişim sorunları yaşadığım, özgüvenimi ve yaşama sevincimi kaybetme noktasına geldiğim günlerde çözümler ararken karşılaştığım bir kavramdı “ mobbing “ . Tanımını okuyunca, biraz araştırınca, yaşadığım duruma karşı gelen taraflarını görünce bu konuya ilgim arttı. Okudukça öğrendim, öğrendikçe anladım, anladıkça farkettim, idrak ettim, kabul ettim ve ifade ettim. Son 15 yılım bu konuda mücadele ile geçti diyebilirim . Önce kurbanı, sonra mücadelecisi ve en son da duyurucusu, anlatıcısı olma rolleri düştü bana. Daha doğrusu ilki hariç diğerlerini ben seçtim.

Mobbingle mücadele, bu konuda bir iki gün konuşmakla , bir iki Tweet atmakla, bir kaç gün ağıt yakmakla çözebileceğimiz bir sorun değil ne yazık ki . Uzun süreli , farkındalıklarla dolu, sürekli adımlar atacak, bu konuda insiyatif kullanabilecek gerçek ve güçlü liderlerin , yöneticilerin işleri ele alması ile ilgili biraz da . Hem çalışanlarda hem yöneticilerde ciddi bir farkındalık oluşması sonrası bu konuda kararlı bir duruş sergilenmesi ile ilgili.

Bu konuda herkesin yapabileceği bir şeyler var aslında. Şimdi bunları sırasıyla anlatmaya çalışacağım…

Öncelikle “Farket “

Atılacak adımların ilki ve en önemlisi çalıştığınız ortamda yaşanan mobbingin “ farkında olmak.” Genelde yok sayılan, görmezden gelinen, normalleştirilen, sessizce geçiştirilen bazı davranışların “ mobbing “ olabileceğini akla getirmek gerek. Size ya da başkasına yapılan rahatsız edici davranışların, söylenen rahatsız edici sözlerin nedenlerini, etkilerini, sonuçlarını dikkatle gözlemleyerek mobbingin varlığını öncelikle “farketmeniz” çok çok önemli bir adımdır. Farkında olmadığınız şeyle mücadele edemezsiniz .

İkinci aşama “İdrak et”

Bazen yaşanan bu rahatsız edici iletişimde ( sözlü, yazılı ve davranışsal) bir anormallik , sağlıksız bir durum olduğunu farketsek de bunu anlamak, anlamlandırmak zaman alabilir. Özellikle ortada sizden kaynaklanan ciddi bir eksiklik, yanlışlık olmadığı durumlarda beyin “ neden bu yaşanıyor ?” sorusuna cevap bulmakta zorlanır. İşinizi tüm gücünüzle, doğru, dürüst bir şekilde tüm yeteneklerinizi zorlayarak yaptığınız halde “ yetersiz “ hissettiriliyor olmak dengenizi ve algınızı bozabilir . Bunun sizin yetersizliğinizden değil de karşı tarafın böyle hissettirmeyi tercih etmesinden kaynaklandığını “ idrak etmek” gerekir. Aslında bu bir “ aydınlanma” anıdır. “Ben üzerime düşeni fazlasıyla yapıyorum, işimi iyi yapıyorum ve burda, bana yapılanda “ bir yanlışlık var “ sonucuna ulaşma halidir. İdrak ettiğiniz bir durum ile ilgili harekete geçme gücünüz ve eğiliminiz artar…

Üçüncü aşama “kabul et”

Bu aşama da en zor aşamalardan biridir. Bir çok kişi bu aşamada takılır. Özellikle idealist, güçlü kişilikler, mükemmeliyetçiler kendilerine yapılan bu davranışların mobbing olabileceğini kabul etmekte zorlanabilirler. Mobbing sonuçta iş yerindeki psikolojik tacizdir . Tıpkı fiziksel tacizde olduğu gibi, psikolojik tacizi de kabullenmek , onun kurbanı olduğunu kabul etmek oldukça zordur. Güçlü yanımız bundan “ daha çok çalışarak “, “ daha az konuşarak” , “ daha az göze batarak” , “ daha sessiz kalarak” korunabileceğini düşünse de mobbing karşısında uzun vadede işe yaramaz. Sizi içten içe daha çok tüketir. Zayıflatır, Güçsüz ve dayanıksız bırakır. Ne kadar erken farkeder, idrak eder, kabul ederseniz o kadar az zarar görürsünüz . Mobbing herkesin başına gelebilir . Araştırmalara göre “güçlü ve özgüveni yüksek” kişilerin başına daha çok gelir .

Dördüncü aşama “ ifade et”

Bildiğiniz, anladığınız ve kabul ettiğiniz bir şeyi sözcüklere dökmek de bazen hiç kolay değildir . “Bu durum kime, nasıl anlatılır ki ? “ diye düşünebilirsiniz . “ Anlatırsam bana inanırlar mı ? Beni yargılarlar mı ? Benim hakkımda ne düşünürler ? Anlatsam ne olacak ki ? Kim ne yapabilir ki … vs vs…” iç sesleriniz sizi sessiz kalmaya itebilir . Ama lütfen şunu unutmayın ;İfade edilmeyen her acı, üzüntü, haksızlık içerde büyümeye, kök salmaya ve sizi mutsuz etmeye devam eder. İçimizde, derinimizde hissettiğimiz olumsuz duyguları “ifade etmek” hem şifa hem görevdir. Sessiz kalmak aslında işlenen bir suça göz yummak, ortak olmak, izin vermek demektir . Bir suça sessiz kaldıkça, üzerini örttükçe bunu yapanlar güçlenir , cesaretlenir. Yaşadığınız durumu sözlü ya da yazılı olarak ifade etmenin bir yolunu mutlaka bulmanızı öneririm . Yakın çevrenizden güvendiğiniz kişilere, üstlerinize , hatta mümkünse toplum içinde mobbingi yapan kişinin doğrudan kendisine açık ve şeffaf bir şekilde “ şu şu şu davranışlarınız beni olumsuz etkiliyor “ diyebilmelisiniz. Açık sözlülük ve dürüstlük mobbingçilerin ezberini bozan en önemli silahtır . Onları korkusuzca ifşa etmeniz en büyük korkularıdır . Bu gücünüzün olduğunu görmek çoğu zaman onların yelkenlerini suya indirir .

Beşinci aşama “ dava et “

İki kişi arasında konuşarak, anlaşarak , sulh yolu ile çözülemeyen sorunları adalete, yargıya taşımaktan daha doğal bir şey olamaz . Yasalar, kurallar bu şekilde , ihtiyaca uygun şekilde oluşurlar . Ülkemizde halen mobbing davalarının açılması konusunda tereddütler yaşanıyor . İspatı konusunda zorluklar çıkabiliyor . Konuya hakim olmayan hakimler yanlış, eksik kararlar verebiliyor. Davalar kazanılsa da tazminat tutarları çok düşük , komik kalabiliyor . Yine de laftan anlamayan mobbingçiler ve onları koruyup kollayan kurumlara karşı hukuki açıdan da mücadele etmek şart gibi görünüyor. Mobbing davranışları bir çok insanı maddi ve manevi açıdan zarara uğratıyor . Bunun hukuken de bir karşılığı olması gerekiyor .

Son aşama “ mücadeleye devam et .”
Unutmayın. Mobbinge maruz kalıyorsanız, muhtemelen karşı taraf sizde olan, onda olmayan bir şeyin yoksunluğunu, acısını çekiyordur. Güçlü olduğunuz, özgüvenli durduğunuz için sizi zayıf düşürmeye , zayıf göstermeye çalışıyordur. Ve bu aslında sizden çok Onun sorunudur . Bu yüzden yapmanız gereken en önemli şey , kendinize, kendi gücünüze , ışığınıza. yeteneklerinize , özgüveninize sahip çıkmak ve onların karşısında “ parlamaya” devam etmektir. Yaşama sevincinizi kimsenin egolarına kurban etmeden, “ yaşam hakkınızı” sonuna kadar özgürce kullanmaktır. Çünkü “ Hak birilerinin size vereceği bir şey değil, hiç kimsenin sizden alamayacağı bir şeydir . “
(Ramsey Clark )

Exit mobile version