Çin Modeli uygulayalım derken Türkiye, Çin’e karşı 38 milyar dolar dış ticaret açığı verdi

Prof.Dr.Esfender Korkmaz, ekonomide Çin modeli uygulamaya çalışan Türkiye'nin bu ülkeye karşı nasıl ticaret açığı verdiğini yazdı.

2021 sonunda; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”TL’nin değer kaybıyla rekabetçi bir para birimine dönüştüğünü, bu sayede Çin gibi Türkiye’nin de ihracatını ve istihdamını artırarak dış piyasaya üretim yapan bir ekonomi olacağını ” söylemişti.

Çin’in başarısı, dış ticaret fazlası vererek gerçekleşti. Oysa ki 2022 yılında Türkiye, Çin’e karşı 38 milyar dolar dış ticaret açığı verdi.

Çünkü; Türkiye’nin Çin’e dönüşmesi için sadece rekabetçi bir kura sahip olması yetmez; Her şeyden önce Türkiye’de üretimde ithal girdi oranı yüksektir. Yani üretim dışa bağımlıdır. Kur artışı aynı zamanda ithal girdi fiyatlarını da artırdı.

Dahası; BBC News Türkçe o zaman ABD’deki Carnegie Endowment Asya Programı’nın kıdemli araştırmacısı ve Çin ekonomisi uzmanı Yukon Huang’a Türkiye’de Çin modelinin başarı şansı var mı? diye sormuş; Huang, “Çin’in geçmişinin ve ekonomik tecrübesinin Türkiye ile hiçbir ilgisi olmaması dolayısıyla bu modelin başarı şansı olmadığını” söylemişti.

Aslına bakarsak, Çin’de GSYH büyüdü, fert başına gelir arttı. Ama kalkınma olmadı. Çünkü kalkınma yalnızca fert başına büyüme ile sınırlı değildir. Aynı zamanda sosyal gelişmeyi, insani gelişmeyi, insan haklarında ve siyasi özgürlüklerde gelişmeyi de içerir. Çin’de demokrasi yok. Tek parti diktası var. Parti içi demokrasi de kalmadı. Zira Devlet Başkanı Şi Cinping parti dahil çok çeşitli liderlik pozisyonlarını kendinde toplayarak kurumsal gücü önemli ölçüde merkezileştirdi.

Çin’de son verilere göre, yıllık büyüme oranı yüzde 2,9 ve fert başına GSYH ise Türkiye’den yüksek cari fiyatlarla 11200 dolardır.

Çin, küreselleşmeye ayak uydurmak için hibrit bir ekonomik model uyguladı. Bundan sonrası büyümeye devam etmek istiyorsa, demokrasiye geçmek zorundadır. Ne var ki; Çin Komünist Partisi ve Devlet Başkanı Şi Cinping, Çinlilerin Batı yaşam tarzı ve demokrasi anlayışının Çin’e sıçramasından korktukları için, yabancı sermaye girişine de orta ve uzun vadede sınırlama getirebilir.

Rusya’nın gaz ve petrol imkanlarına rağmen, kişi başına düşen GSYH 2021 yılında cari fiyatlarla 12.198 dolar oldu. 2022 GSYH’da büyüme oranı yüzde eksi 3,7 oldu. 2023 yılında GSYH’nın 11.792 dolara düşmesi beklenmektedir.

Rusya tüm gücünü ve imkanlarını Putin’in iktidarda kalması için kullanıyor. Ukrayna savaşı da aynı nedenle çıkarıldı. Oysa ki Rusya’da demokrasi olsaydı, bu kaynaklar halkın refahı için kullanılırdı.

Laik olmayan İslam ülkelerinde zaten demokrasi de yoktur. Zira faiz örneğinde olduğu gibi İslam’ın kendine özgü devlet anlayışı ve ekonomik kuralları vardır. Bunun içindir ki laik olmayan İslam ülkelerinden, Suudiler gibi petrol ihraç eden ülkelerde ortalama fert başına gelir yüksek ve fakat gelir dağılımı aşırı bozuktur. Petrol gelirleri kral ve ailesine gidiyor.

Laik olmayan İslam ülkeleri içinde kalkınmış bir ülke de yoktur.

Türkiye; muhalefet dahil, Laikliği tartışma tuzağına düştü. Bugün otokrasiye gidişle birlikte laik devlet anlayışı da yıpranmıştır.

Başkanlık sistemi ile, Türkiye’nin kalkınması da durmuştur. Ülkemiz insan hakları ve siyasi özgürlükler olarak 2017 yılından beri ”özgür olmayan ülke” statüsündedir. Hukukun üstünlüğü endeksinde son sıralara düşmüştür. GSYH’da büyüme de 2023 yılında eksi düzeyde olacaktır. Yüksek enflasyon gelir dağılımını bozdu, yoksullaşma arttı.

Bütün bu nedenlerle 2023 seçimleri Türkiye için kritik eşiktir.

Exit mobile version