Geçen hafta borsada deprem sonrası çimento hisselerinin nasıl bazı ahlak yoksunu insanlar tarafından manipüle edildiğini yazdım…
Binlerce insan ölmüş, binlerce kişi enkaz altında ve feryatlar yükseliyor…
Borsa her şeye rağmen açılıyor ve çimento hisseleri başkalarının acısından beslenerek tavan oluyor.
Kuzenim 5 yaşındaki çocuğuna zarar gelmesin diye üstüne kapanıp son nefesini verirken, bu kişiler o enkazdan nasıl faydalanırız diye hesap yaptı…
Bu ahlaksızlıktır Allahsızlıktır.
Vicdanını satmaktır.
Öfkem büyük!
Öfkem sadece borsada çimento hisselerini manipüle edenlere mi?
Elbette hayır!
Depremden hemen sonra bölgeye gönderdiği üç ayakkabı veya bilmem ne temizlik maddesini gazetelere ilan vererek duyuran ruhsuz PR hastası şirketlere….
Bölgeye gönderdikleri yardımı bile reklamda kullanan şirketlerde başkalarının acısından beslenen vicdansızlardır.
Kendi personelleri ve onların aileleri enkaz altında iken lüks barlarda eğlence fotoğraflarını paylaşan patronun bankası da acılardan fırsat peşinde koştu.
Üzerindeki pijaması ile ayağında ayakkabı dahi olmadan enkazdan çıkıp komşu şehirlere sığınan insanları fırsat görüp onlara ürün sattırmak için şube personeline baskı yapan o bankanın Çukurova bölge müdürünü de unutmayacağız.
SMA’lı çocuk için döktüğü sahte gözyaşları ile gönül kazanan(?) bu ruhsuz Çukurova Bölge Müdüründe tıpkı borsadaki çimentocular gibi ruhunu şeytana satmış.
Türkiye bu depremde çok şeyi gördü ve yaşadı.
Büyük bir travma yaşıyor.
Uzun süre de yaşayacağız…
Bu depremde gördük ki, Türkiye gerçekten eski Türkiye değil!
Paranın insanlığın önüne geçtiği başkalarının acılarının fırsat olarak görüldüğü bir ülke haline gelmişiz…
Depremin acısı elbette azalacaktır zamanla…
Ama başkalarının acısını fırsata çevirmeye çalışan o vicdansızları açtığı derin yaranın acısını hep hissedeceğiz…