Kuru soğan, AKP ve TÜİK’i yalanlıyor!

Türkiye'de en çok takip edilen ekonomist Evren Devrim Zelyut, TUİK ve gerçeklerini yazdı.

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Salı günü (bugün) saat 10’dan sonra bu yazıyı okuyorsanız yandaş kanalların ve gazetelerin internet sitelerinde enflasyonun nasıl düştüğüne dair masallar görebilirsiniz. Oysa gerçek anlattıklarından çok farklı. Size kısaca neden enflasyon düştü dediklerini anlatayım:

Geçen yıl Aralık ayında enflasyon %13.58 gibi aylık bazda korkunç bir artış göstermişti. Bugün açıklanan veri ise tek hanede kalınca haliyle arada büyük bir fark oluştu. Şimdi mesele şu, fiyatlar yine artmaya devam ediyor ama geçen yılın Aralık ayında olduğu gibi ürkütücü boyutlarda değil. Buradan çıkan sonuçları maddeler halinde belirtirsek;

1-Yukarıda da söylediğim gibi fiyatlar artmaya devam ediyor. Fiyatlar yandaşların söylediği gibi geri gelmiyor! Artış hızı yavaşlıyor. Yani enflasyon bir araba olsaydı eskiden uçuruma 85 km. hızla giderken şimdi 60 küsur km. hızla gidiyor, ama gidiyor mu? Evet gidiyor!

2-Kıymanın kilosu 150-200 TL arasında mı? Evet. Peki bu yandaşların dediğine göre çarşıya çıksak kıymanın kilosunun düştüğünü görmemiz gerekmez mi? Ama düşmüyor. Neden? Çünkü kopardıkları yaygara, halkın kafasını “baz etkisi” dediğimiz bir yöntemle karıştırmaya dayanıyor. Bir kez daha ifade edersek geçen yıl yüksek gelen rakamın, bu yıl altında gelen rakam sayesinde oluşan bir matematik cambazlığı. Tam bir çakallık… Algı oyunu…

3-Fiyatların geri gelmeyeceğini, artış hızının yavaşladığını söylüyoruz ama size kötü haberi verelim: Bu artış hızındaki yavaşlama da en fazla 3 ay sürecek, sonra hız tekrar artacak. Zira tarımsal üretimde bir artış, çiftçinin, üreticinin maliyetlerinde bir düşüş yok! Tarımsal girdi maliyetleri, yani tohum, gübre, su, enerji fiyatları artarken üretilen ürünlerin fiyatı düşmez.

Dönüp sanayi ürünlerine baktığımızda da aynı tablo var. Sanayi hâlâ dış girdiye bağlı dönüyor ve kurda gerileme olmadığı için girdi maliyetleri düşmüyor. Haliyle üretilen ürünlerin de fiyatları yükselmeye devam edecek, çünkü hem emekte hem de enerji gibi ana maliyet kalemlerinde girişimcinin sırtındaki yük arttı.

AKP sadece gerçekleri eğip bükerek günü kurtarmaya çalışıyor. Ama gerçekler çarşıya pazara çıktığımızda bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor. AKP yönetimi ile Türkiye’de fiyatlar düşmez. Emekli, memur ancak seçim dönemine denk gelirse kayda değer zam alır, ama o da enflasyon tesiri ile 3 ay içinde hükümsüz kalır. Şirketlerimiz rekabet edemiyor çünkü defalarca söylediğimiz gibi AKP sayesinde eğitim sistemi felç oldu. Bu sistemden çıkan iş gücü dünyada fark yaratacak kalibrede değil. Bir de Afgan, Arap istilası ile güya iş gücü maliyetleri düşecekken şirketlere en büyük ihanet yapılmış. Bu vasıfsız insanlarla düşük teknoloji içeren üretim biçimi ekonomiye hâkim olmuş. Bunun sonunda da şirketler verimsiz ve daha az para kazanan hale gelmiş. Neticede dış ticaret açığı 100 milyar dolara dayanmış. Aldıkların, sattığından daha fazla olmuş…

AKP ile olmaz diyorum, çünkü bırakın yüksek teknolojili ürün oluşturup satmayı, buna bağlı olarak bol para kazanmayı, mevcut sistem daha soğan fiyatlarını kontrol edemiyor?

Geçtiğimiz gün Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2022 yılına ait üretici ve market fiyatları arasındaki değişimi değerlendirdi.

Bakınız buna göre, 2022’de markette en yüksek fiyat artışı yıllık %314,6 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğanı %202,8 ile limon, %164,5 ile toz şeker, %163,1 ile ıspanak, %159,2 ile lahana, %147,1 ile Antep fıstığı, %141,7 ile portakal izledi.

Yahu elinizi vicdanınıza koyun, Allah aşkına söyleyin: Daha vatandaşlarına uygun fiyatlarla gıda ürünlerini tedarik edemeyen bir yönetim, başarılı mıdır? Yeniden seçilmeyi hak eder mi?

Bu fiyatlar neden artıyor? Çünkü AKP demek, Türk üreticisini ithalatla terbiye etmeye çalışan yanlış bir zihniyet demektir. Kendi hatalarından dolayı artan maliyetleri düşürmek yerine, et fiyatı artınca et, fasulye fiyatı artınca Yunanistan’dan fasulye ithal etmeyi maharet sanan bir ekip var karşımızda.

Çiftçi sayısı 1 milyondan 500 binin altına düşmüş, ekili biçili toprak sayısı azalmış, ülke sessiz bir istila ile 8 milyona yakın genç yabancı erkekle dolmuş, ne olacaktı fiyatlar, bu sabah yandaşların sıktığı gibi düşecek miydi?

Sözün özü şu: Bazıları hayalleri satar, gerçeği eğip bükerek ilmi az vatandaşları istismar eder; bazıları da hayalleri gerçek kılar, refah ve zenginliği ülkesine yayar…

Siz hangisini tercih ederdiniz?

Exit mobile version