Son dönemde AKP’nin banka politikası en çok eleştirilen konular arasında.
AKP’nin bankaları yıprattığı, sektörün zarar gördüğü anlatılıyor.
Bankacılık sektörü ise haksızlığa uğramış ve canı yanmış hiç ama hiç sesini çıkartmayan boynu bükük çocuk rolünde.
Kredi veremiyormuş, zararına satış yapıyormuş ve daha onlarcası…
Öncelikle baştan şunu belirtmek istiyorum; Türk bankacılık sektörü hiç öyle masum değil.
Sektörün masumiyetini bozan ve onu acımasız bir kâr makinasına dönüştüren yine AKP oldu.
Bunu herkes bilmeli.
Turgut Özal, düşük maaş alan memur için nasıl, “Benim memurum işini bilir” cümlesini kullanmış ve bazı kötü niyetli devlet memurunun haksız kazancının yolunu açmış ise, AKP de “Benim bankam işini bilir” misali onun yaptığı her türlü haksız kazanca sesini çıkartmamıştır.
AKP’nin iktidara gelmesinden hemen sonra bankacılık sektöründe sıra dışı bir büyüme yaşandı.
Sektöre yabancı sermayenin girmesi ile Türk bankacılığı hızla büyümeye başladı. Sokaklarda çevirdikleri insana anormal limitli kredi kartları vermekten, kendisine kredi alacak müşteri yollayan emlakçı ve galericileri dünya turuna göndermekten tutun da araba hediye eden bir bankacılık sektörüne seslerini çıkartmadılar.
Bankalar sokaktan çevirdikleri her insana hesap açtılar.
Sonra bu hesaplardan hiçbir işlem yapılmamasına rağmen “hesap işletim” adı altında ücret aldılar. Hem de nasıl bir ücret. Öyle ki, asker oğluna o günün parası ile 100 lira harçlık yollayan babanın 70 lirasını hesap işletim ücreti olarak aldılar.
Merkez Bankası’nın transfer sistemini neredeyse beleşe kullanan bu bankalar, öyle bir havale masrafı aldılar ki akıllara ziyan. O dönemin Ekonomiden Sorumlu Bakanı Ali Babacan bile isyan etti:
Taksi ile gidip, şubeye yatırsanız daha ucuza mal oluyor!
Bitmedi!
Bu bankacılık dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir ücreti icat etti. Bankada bulunan ve hiçbir hareket olmayan hesabınızdan “BHG” diye bir ücret almaya başladı. Açılımı Bankacılık Hizmet Geliri. Yıllarca o dönemin BDDK yönetimi buna ses çıkartmadı.
Hepsi bu kadar mı?
Elbette hayır!
Bu bankacılık sektörü ayağı kesilen bir babanın protez için çektiği 3 bin liralık krediyi, “Parlayan dişler”, “Gülen Gözler” ve “Kartım Güvencede” sigortası yaparak 2 bin 350 lira olarak verdi.
Daha birkaç ay öncesine kadar kredi alan esnafı en az 3 sigorta ve tahsis ücreti adı altında soymadı mı?
Daha buradan hatırlayamadığım yüzlerce haksız ve vicdansız kazancı kim ve kimin cebinden aldı?
20 yıldır bankacılık sektörünü takip ediyorum ve bu haksız kazançları kamuoyuna açıklıyorum.
Ben yoruldum, ama bankalar bu konuda yorulmadı.
BDDK bir deliği kapattı, onlar arka kapıdan bir açık yarattılar.
İşte bu sektörü canavar haline getiren de, şimdi onu döven de bugünkü mevcut iktidardır.
Bankacılık sektörünün bu ülke halkına karşı işlenmiş günahı çok ve büyük!
Onun için onlar masum çocuk rolü oynamayı bıraksınlar.
Dünyanın neresinde bankacılık sektörü kârını 5-6’ya katlıyor?
Halk enflasyon karşısında her geçen gün biraz daha fakirleşirken onlar Hazine’den enflasyona endeksli tahvili almadılar mı?
Kur korumalı hesaplardaki 1,4 trilyon lirayı, yarı maliyetine kim kullandı? Kendilerinin ödemesi gereken faiz farkını Hazine kur farkı olarak ödemedi mi? Normal mevduata yüzde 25 faiz verirken, kur korumalı mevduat hesaplarına yüzde 13 faizi kim veriyor?
Lütfen kimse bankacılık sektörüne masum muamelesi yapmasın.
Sonuçta bu sektör, AKP ile aşk yaşayan ve onunla tüm günahları işleyendir.