BANKACI GAMZE’NİN AĞLATAN ÖLÜMÜ

Türkiye genç yaşta lösemiden ölen genç bankacı Gamze’ye ve öksüz bıraktığı yavrusu atakan’a yazdığı son sözlerine ağlıyor. 
İZMİR’den yükselen ‘Oğlum Atakan için yaşamak istiyorum’ çığlığıyla bir anda Türkiye’deki lösemi hastalarının sesi olan, İtalya’dan bulunan donörden alınan ilikle yaşama tutunan Gamze Akbaş, sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine kaldırıldığı hastanede yaşama veda etti.
Gamze’nin en son Facebook profilinden, “Üç gün oldu, yavrumla kucaklaşalı. Gecesine acil ve yatış. Akşam telefonda ‘Annecim bu sefer tam iyileş’ ahh yavrum benim en çok istediğim bu. Ayakta durmak. Başka şans bırakılmadı” paylaşımında bulunduğu ortaya çıktı. Gözyaşına boğulan yakınları ve arkadaşları da Gamze’nin facebook proilini ziyaret edip, ‘Yeryüzünde bir eksik, cennette bir fazlayız. Huzur içinde uyu gamzeli’ mesajı bıraktı. Gamze gözyaşları içinde toprağa verildi.

İzmir’de mutlu bir evliliği olan bankacı Gamze Akbaş, 2009 yılında yakalandığı lösemiden, kendinden yapılan nakille hayata bağlanmaya çalıştı. Ancak 5 yıllık bekleme süresi içerisinde hastalığı ikinci kez nükseden Gamze’yi, oğluna bıraktığı ‘Oğlum Atakan için yaşamak istiyorum’ mektubuyla tüm Türkiye tanıdı. O, lösemi hastalarının sesi oldu. 20 bin kişi ona ilik bulunması için kan verdi.

Yapılan tetkikler sonrasında İtalya’da bulunan donörden alınan ilikle Gamze Akbaş, yaşama tutundu. Çok sevdiği oğlu Atakan’a, eşi Emrah’a kavuştu. Mutlu giden hayatları, tedavi sürecinde, kullanılan ilaçların ve tedavi yöntemlerinin vücudunu yorgun düşürmesiyle, Gamze’in akciğerlerinde de sorun çıktı. Vücudun bağışıklık sisteminin çökmesi üzerine bir dizi rahatsızlık nedeniyle hastaneye kaldırılan Gamze, dün akşam saatlerinde yaşamını yitirdi.

SON MESAJI YİNE OĞLUNA OLDU

Acı haberiyle yakınlarını ve onun hayata bağlanmasıyla sevince boğulan herkesi yasa boğan Gamze Akbaş, yine geride duygu dolu mesajlar bıraktı. Gamze hastaneye yattığı zaman 20 Şubat 2015 tarihinde, facebook profilinden son mesajını paylaştı. Gamze’nin son mesajı yine oğlu Atakan’a oldu. Gamze mesajında, “Üç gün oldu, yavrumla kucaklaşalı. Gecesine acil ve yatış. Akşam telefonda ‘Annecim bu sefer tam iyileş’ ahh yavrum benim en çok istediğim bu. Ayakta durmak. Başka şans bırakılmadı” sözleriyle duygusunu anlattı. Mesajın sonunda ise ‘Kendisini üzgün hissediyor’ notunu düştü. Gamze’nin ayrıca, kendisi gibi lösemi tedavisi gördükten sonra ilik nakliyle yaşama bağlanan 8 yaşındaki Melis Akbaş için de 4 Şubat 2015 tarihinde, ‘Kelebekler kadar renkli. Ama onlar kadar kısa olmasın ömrümüz güzel kızım Melis. Kanserle mücadele için verdiğimiz röportaj. Sağlık dolu günlerde mutlu olmayı da haketik’ yazdı.

Bu son mesajı olan Gamze’nin ölümü haberiyle yıkılan çok sayıda arkadaşı da facebook profilini ziyaret edip, üzüntülerini kelimelere döktü. Arkadaşlarından biri, ‘Yeryüzünde bir eksik, cennette bir fazlayız. Huzur içinde uyu gamzeli’ mesajını bıraktı.

“ANNEM ATATÜRK’ÜN YANINA GİTTİ” 

Gamze Akbaş, için Karşıyaka Hacı Ali Gültekin camii’nde tören düzenlendi. Camideki taziyeleri kabul eden, Gamze Akbaş’ın eşi Emrah Akbaşı, babası İbrahim Cansever, annesi Sema Cansever ve kardeşi Ozan Cansever’i acı günlerinde, arkadaşları, görev yaptığı banka çalışanları ve sevenleri yalnız bırakmadı. Ege Ordu Komutanlığı’nda yüzbaşı rütbesinde görev yapan Emrah Akbaş’ı, Ege Ordusu Harekat Kurmay Yar Başkanı Tuğgeneral Yılmaz Yıldırım, silah arkadaşları da yine cami avlusunda ziyaret etti. Ayrıca Ege Ordu Komutanı Orgeneral Galip Mendi de, çelenk gönderdi. 

SAVAŞI KAYBETTİK

Cenaze namazı öncesinde Gamze Akbaş’ın babası İbrahim Cansever ile birlikte açıklama yapan Emrah Akbaş, “Beş yıldır verdiğimiz savaşı kaybettik. Bize destek olan herkese teşekkür ediyoruz. Haklarını helal etsinler. Ama binlerce hasta ilik hakli bekliyor. İlik arıyor. Kemik iliği bankasının biran önce kurulmasını istiyorum” dedi. Emrah Akbaş, oğulları Atakan’a da annesinin öldüğünü söylediğini anlatıp, “Oğlum da güzel şeyler söyledi. Bana ‘annem Atatürk’ün yanına gitti. İyi insanlar cennete gider’ dedi” sözleriyle oğluyla arasında geçen diyaloğu da aktardı. Baba İbrahim Cansever de, kemik iliği bankasının kurulmasını istedi. 

Gamze Akbaş’ın cenazesi, öğle vakti kılınan namazın ardından Doğançay Mezarlığı’nda toprağa verildi. Bu arada daha önce ilik nakli olup hayata tutunan Melis Akbaş’ın annesi Sevil Akbaş’ın da yalnız bırakmadığı anne Sema Cansever, “Kurtaramadık kızımı. Kurtaramadık Gamzemi” diyerek gözyaşı döktü.

GAMZE’Yİ TÜRKİYE BU MEKTUBUYLA TANIDI

Lösemiyle mücadelenin sembol isimlerinden Gamze Akbaş’ın 2012 Şubat ayında yazıp sosyal medyada paylaştığı vasiyet gibi mektubu tüm Türkiye’yi ağlatmıştı. İşte o mektup:

“Aynı başlıkta yazdığım gibi hissediyorum kendimi, ama belli ki benim seyahatim bayaca uzun sürecek. İster bir annenin vasiyeti diyin bu yazılanlara, ister gözü arkada kalmasın diye aklından geçenleri sıralıyor diyin. İyiydim gerçekten 2 hafta önceki düşüşü laboratuar değerleri yanlıştır umudunu yaşıyordum, Dr’um da öyle inandırmıştı. Ama değilmiş, artık mikroskop altında da değerlerim hızla düşüyor. Maalesef kağıt üstündeki gerçekler doğru? Diş etlerim çekilmeye başlıyor diyince zaten salı günü kemik iliğine bakalım dedi. Evladım tek derdim. Nefesi kesildi adamın ama, sen çok ağladın karşımda benim de ona moralim bozuldu dedi. Nasıl ağlamam öyle bir derdim var ki içinden çıkamadığım, nasıl ağlamam. Evladım ne olacak Dr’um dedim. Sıkıntılı günlerin gelmesine ağlamıyorum, benim derdim evladım dedim. Evet evladım tek derdim. Herkesin Atakan’a çok iyi davrandığı kesin hatta davranacağı da. Annem, babam, kardeşim en başta hatta Emrah kendini toplayana kadar Atakan ilk dönemlerde kiminle kalır. Sevdiği, alıştığı insanları yanında göremeyince ya da gördüklerinde ağlayan gözlerle gördüklerinde napar yavrum. İş seyahatine giden bir anne defalarca kafasından geçenleri söyler yavrusunun bir şeyi eksik kalmasın diye. Eskişehir’e gönderirler belki bir süreliğine orası da çok soğuk, keşke annem göndermese, Terleyince atlet değişir mi. Kalbi kırılırsa anlarlar mı, Dudakları beyazlamış biraz, benzi sarı gibi gözüküyor deyip hemen kan testi yaptırmaya götürürler mi, Anneyi sorduğunda ne cevap verirler, Meyveler, sebzeler defalarca sirkeli suyla yıkanır mı, Marketten alınanların özellikle Atakan’nın yiyeceklerinin son kullanma tarihlerine her defasında unutmadan kim bakar, Her akşam ılık sütünün içilmesi, Dişlerinin fırçalanması atlanılmaz mı, Günlük taze meyve suyu sıkılır mı mevsim meyvelerinden, Terleyince üşenmeden anında atlet değişir mi, Nelerden mutlu olur diye düşünülür mü, Değişik kitapları kim araştırır, kim alır peki, Bıkmadan sıkılmadan kim oyun oynar onunla, Bıkmadan sıkılmadan saçlara cici yapmasına kim izin verir, Gideceği okuldaki eksiklikleri kim fark eder, Emrahım canım sevdiğim, Öğretmeniyle sürekli yakın diyaloğa kim girer, o özel bir öğrenci iyi bir gözleme ihtiyacı var annesini kan kanserinden kaybettik der, Evde televizyon seyretmeyip kim aktivete yapar el becerisi gelişsin diye hem de hergün, Kendi çocuğuna ya da çocuklarına sabır gösteremeyen insanlar Atakan’ıma nasıl sabır gösterir, Bir varmış, bir yokmuş Ömür bu iki kelime arasında geçen zaman Zamansa bazen dost insana, bazen düşman bize düşman oldu. Sana güvenim tam Emrahım canım sevdiğim çok üzdüm seni en fazla kötü günlere, seninle göğüs gerdik. Hakkını helal et. Bundan sonra işin daha da zor olacak. Ama sana güvenim tam. Bir kaç gün önce demiştin ya bana, parkta oynarken bizi birisi seyretse deli bu adam der ama ben oğlumla çocukluğumu tekrar yaşıyorum diye. Hep öyle deli baba ol olur mu o zaman Atakan yokluğumu daha az hisseder belki. Evde demiştim ya ben, sana sevdiğim, Atakan seninle gerçekten iyi vakit geçiriyor hep gülüyor. Sen iyi bir babasın diye… Ben hep bişeyler öğretme çabasındaydım, sense eğlence, öyle olduğu için o kadar mutluyum ki hep mutlu ve onu güldüren babasıyla birlikte yaşayacak diye Öğretmenler zaten öğretir öğrenmesi gerekenleri. Gülmek daha iyi bir ilaç. Onu da sen hep verdin ve vericeksin canım sevgilim. Canım annem, canım babam, canım kardeşim hakkınızı ödeyemem şimdiye kadar çok emek verdiniz bize. Asıl şimdiden sonra sizlere daha çok iş düşüyor dimdik durup Emrah’a destek verme zamanı. Atakan başta ALLAH’a sonra Emrah’a sonra annem, babam, kardeşim size emanet… Keşke herşey farklı olsaydı. Yaşam mutlu dolu günlerle dolsaydı. Annem hediye kaban almak istedi. İstemedim çünkü seneye kışa çıkmam heralde. Sabahleyin aradın annem. Canım annem dayanamam. Ne olur güçlü ol diye. Lütfen gel alalım dedin. İstemem annem dedim. Ateşim var öksürüyorum dışarı çıkmıcam dediğimde Atakan’ım koşarak geldi ne dedi biliyomusun. ‘Ateşin olmasın, ne olur öksürme canım annem dayanamam sana’ dedi. Telefonu kapadım çöktüm oğlumun yanına ben sana dayanamam merak etme geçer dedim, geçsin annecim dedin. Dayancan annem diye haykırdım içimden. Yalvarırım yaşama şansı ver… Şu an ezan okunuyor. Yalvarırım rabbime evladım için bana yaşama şansı ver. Salı günü gireceğim operasyon sancısız geçsin, en önemlisi sonucu güzel gelsin. Çok bişi istemem sadece sağlık. Ama artık o kadar yıkıldım, o kadar güçsüz kaldım ki. Savaşacak gücümü yitirdim. Emrahımın, annemin, babamın, kardeşimin gözünü yaşlı görmeye gücüm kalmadı. Arayan eş, dost, akraba açamadım telefonları açamayacağımda, biliyorum dualarınız benimle ama gücüm yok konuşmaya birde tabii Atakan’ım anlamasın durumu diye. Salı gününün güzel geçmesini bu kadar umutsuzluğun içinde yine de umut ediyorum.”

Exit mobile version