Döviz yükseliyor, piyasalar allak bullak olmuş bir durumda. Her yerde panik var. Peki tüm bu yaşananlar büyük bir kriz mi yoksa habercisi mi?
Aylardır bu köşeden anlatmaya çalışıyorum.
Türkiye’de büyük bir ilizyon yaşanıyor. Ekonomik olarak kriz yaşayan Türkiye bunu gizliyor açığa vurmak istemiyor diye.
Aslında Türkiye’de son iki yıldır sesiz bir ekonomik kriz yaşanıyordu.
Esnaf iş yapamaz olmuş, ticari hayat durmuştu. Halkın alım gücü düşmüş, kişi başına borçlanma oranı tarihi zirveye ulaşmıştı. İşsizlik her geçen gün yükseliyordu.
Özel sektörün dış borcu 400 milyar dolara yaklaşmış.
Aklınıza gelen tüm veriler Türkiye’de bozulmuştu.
Ancak herşey güllük gülüstanlık gibi yaşadık son iki yıldır.
Sonunda ekonomi patladı.
Dolar 2.60 liraya ulaştı. Ekonomi alev alev yanıyor. Yaşamını ithalata bağlayan Türkiye’de dövizden kaynaklanan zamlar bugün yada en geç yarın gelmeye başlayacaktır.
İyi de Türkiye krizi neden saklama gereği duydu?
Yunanistan da krizini sakladı hatırlarsanız. Saklamakla da kalmayıp tüm ekonomik rasyonlarını değiştirdi tüm dünyayı kandırdı.
Türkiye’nin ekonomik rasyolarını değiştirip değiştirmediğini şu an için bilemiyoruz ama ortada yaşanan krizi sadece hükümet değil aynı zamanda halk da sakladı.
Hükümet oy kaybetmemek için bu krizin üzerini örtüp sakladı.
Ya halk?
Halk hesabına gelmediği için bu krizi görmezden geldi. Sanki hiç bir şey yokmuş gibi. Tıpkı Halının üzerindeki kiri pası kapatmak için üzerine örtü atmak gibi.
Borcunu borçla kapatan vatandaş,hükümetin de çabalarıyla sanki kriz yokmuş gibi yaşamaya devam etti. Hatta kendisine bu trendi sağlayan hükümete bile sırf bu bozulmasın diye destek verdi.
Akp’nin bugün aldığı oyların en az yüzde 10’unda ekonomik ortam bozulmasın diyenlerin etkisi vardır.
Ancak takke düştü kel göründü. Artık buraya kadar.
Türkiye’de yaşanan krizi sadece dünya değil herkes görmeye başladı.
Aslında bu krizi ilk gören Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’dı.
İşte bu nedenle Merkez Bankası’ndan çok acele faiz indirimi istedi. Eğer Merkez Bankası faiz indirseydi Türkiye kurtulurmuydu?
Elbette hayır!
Sadece Türkiye en az 6 ay süre kazanırdı.
O altı ayda Türkiye daha çok borçlanıp daha çok tüketecekti. Müteahitler daha çok ev satıp ekonomi borçla biraz daha dönecekti. Sonuç olarak Haziran ayında yapılacak olan seçimlerde hükümet oy kaybetmeyecekti.
Seçimi kazandıktan sonra da 4 yıl içerisinde allah kerimdi.
Allah elbette kerimdir ama birde ekonomik gerçek var. Siz 10 yıl boyunca ekonominizi sadece tüketime dayalı yaparsanız ve Amerika’nın parasal genişleme politikasından dolayı gelen paraya sırt dayarsanız işte bugünkü duruma düşersiniz.
Amerikan Merkez Bankası FED daha faiz arttırmadı.
Faiz arttırım beklentisi bile koca Türkiye’yi salladı.
Şimdi siz oturun ve kaba bir hesap yapın:
FED faiz arttırabilirim demesiyle 2.60 olan dolar, bunun gerçekleşmesi ile ne olur?
Bu hesabı doğru yapmanız için size yine işinizi kolaylaştıracak bir rakam söyleyeyim.
Borcumuz 400 milyar dolar, Merkez Bankası’nın kasasında ise sadece 128 milyar dolar var. Ve bunun kullanılabilir rakamı ise sadece ama sadece 42 milyar dolar.
Buyrun hesabınızı kitabınızı yapın.
Yeni Fiat 600 Türkiye’de
FIAT’ın B segmentine dönüşünü simgeleyen iddialı modeli 600, elektrikli ve hibrit motor seçenekleri ile Türkiye’de satışa sunuldu. Şehir ve doğa...