Faiz indirim tartışması Türkiye’yi ekonomik olarak uçuruma sürüklüyor. Peki Merkez Bankası faiz indirmeli mi? Bu soruya ekonomik veriler yanıt veriyor:
Merkez Bankası’nın bu ülkede çektiğini hemen hiçbir kurum çekmedi anlaşılan. En azından ayda bir kez, siyasilerin sözlü ikazlarına muhatap kalıyor. Tartışmanın özü, faiz oranları insin mi inmesin mi? Ekonomiyi yönetenler hariç iktidardaki siyasilerin büyük çoğunluğu, hükümet politikalarını destekleyen iş dünyasının ezici bir kesimi, Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesi yönünde baskı yapıyor.
Tartışma bu kez Cumhurbaşkanlığı makamına kadar çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu’nu kabulünde Merkez Bankası’nı eleştirdi.
Yüksek faizler devam ederse yatırımların istenilen seviyede yürümeyeceğini belirten Erdoğan, “Uluslararası camiadaki faiz politikasına yakın bir politikayı bizim de uygulamamız lazım. Dünyada herkes faizleri indirirken bizim Merkez Bankamız hâlâ aynı yerde duruyor, inmiyor, neyi bekliyorsun sen? Şimdi ‘Merkez Bankası bağımsızdır’ diyebilirler, ben de bağımsızım. Cumhurun sesi olarak bunu yapmak durumundayız, gerekirse çağırıp kendileriyle bunu konuşacağız, bu iş böyle yürümez” dedi. Erdoğan, petrolün 110 dolardan 45 dolara gerilediğini, 2015-2016’da bu civarlarda olacağını, hesapların buna göre yapıldığını belirtti.
Merkez Bankası, siyasi baskı nedeniyle faizle bir miktar oynayacak gibi
Peki Merkez Bankası faiz indirmeli mi? Aslında indirdi. Merkez Bankası en son 28 Ağustos 2014 tarihinde, gecelik borç almada yüzde 7,50, borç vermede yüzde 11,25 (eski oran yüzde 12 idi), geç likidite penceresinde borç almada yüzde 0, borç vermede yüzde 12,75 (eski oran yüzde 13,50 idi), bir hafta repoda borç vermede yüzde 8,25’e (eski oran yüzde 8,75 idi) çekti. TCMB, faiz oranlarını 20 Ocak 2015 tarihinde değiştirecek mi? Bilinmiyor ama siyasi baskı nedeniyle bir miktar oynama yapacak gibi görünüyor.
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; Merkez Bankası, piyasayı, ekonomiyi hepimizden iyi izliyor. İzleme tamam da Merkez Bankası bazen niye hata yapıyor diye sorarsanız; “iyi izlersiniz, verileri doğru toplarsınız ama kararı hatalı verebilirsiniz” diyebilirim. Futbolda da olmuyor mu? Bazı teknik direktörler, karşı takımı çok iyi tahlil etmesine karşın, kendi futbollarını doğru ortaya koyamadıkları, istediklerini yapamadıkları için maçı kaybedebiliyorlar.
Şu kesin ki Merkez Bankası, son yıllarda büyük bir hata yapmadı. Bunu siyasilere rağmen yapmadı. Siyasi baskı olmasa belki çok daha iyi bir yönetim sergileyebilirdi.
Kim hangi tarafta
Turizmciler, ihracatçılar, yurt dışı müteahhitlik firmaları gibi gruplar güçlü TL’den yana değiller. Eski dış ticaret bakanları, şimdi yine dış ticaretten sorumlu eski ve yeni ekonomi bakanlarının hepsi, istisnasız Merkez Bankası’nın faiz indirmesini, döviz kurlarının yükselmesini talep ettiler. Böyle olunca, ülke içi fiyatlar yabancı para cinsinden ucuzlayacak, daha fazla turist gelecek, daha fazla ihracat yapılacak, dışarıda kazanılan döviz ülkeye getirildiğinde daha fazla Türk Lirası edecek.
Tabii bu grup, ülke için tüketimin artması, ithal girdi fiyatlarındaki artıştan ve tüketim artışından dolayı enflasyonun fırlaması, fırlayan enflasyonun altında kalacak faizler nedeniyle mevduatlarda azalma gibi konularla ilgilenmiyorlar.
Ekonomiyi yönetenler ip üstündeki canbaz gibi olmalı
Şu unutulmamalıdır ki ekonomi tamamen belki de dış politikadan daha fazla denge politikasıyla yönetilir. Ekonomiyi yönetenler ip üstündeki canbaz gibi olmalı. Keskin kararlar ekonomiyi, dengeyi bozar. Tıpkı keskin sirke küpüne zarar olduğu gibi. Yanlış bir kararla damdan düşersiniz. Halinizden de kimse anlamaz.
Borçları, harcamaları yöneten Hazine ve ondan sorumlu bakan ile Merkez Bankası Başkanı bunu gözetmek zorunda. Enflasyon yükselirken, faizin düşürülmeyeceği artık tartışılmamalı.
Faizin istisnai durumlarda düşürülmesi
Ekonomik büyüme sıfıra iner veya eksiye düşer, ekonomiyi canlandırmak için faiz indirimi yapar, sıkı para politikası yerine genişlemeci bir politika izlersiniz. Bu durumlar istisnai durumlardır. Savaş sonrası gibi. 2008 küresel kriz gibi. Kriz o kadar büyüktü ki krizi atlatmak için Merkez Bankaları genişleme politikaları izlediler, adeta para bastılar. Faizleri sıfıra kadar çektiler. Türkiye’de şu anda böyle bir durum var mı? Veriler doğruysa ülke çok büyük bir krizin içinde değil. Tamam büyüme yüzde 2,5’lara kadar düşecek ama sıfır da olmayacak. Yüzde 2,5 büyüme bizim için az ama bunu artırmak için ekonomik dengeleri tamamen bozacak bir eylem içine girerseniz o büyümeyi de gelecekte ararsınız. Bunu Türkiye, Cumhuriyet tarihinde defalarca yaşadı.
Dünyada bizdeki gibi bir tartışma gördünüz mü?
Dünyada bizdeki gibi bir tartışma gördünüz mü? ABD, İngiltere, Almanya, Fransa’da böyle tartışmalara hiç rastladınız mı? Bakanların, başbakanların, başkanların, cumhurbaşkanlarının kamuoyu önünde Merkez Bankalarını eleştirdikleri bir durum oldu mu? Tam tersi, ekonomide bir sorun olduğunda yürütme koltuklarında oturanlar kendilerini sorumlu tutarlar. Ekonomik krize doğru giden Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin, mevcut ekonomik durum konusunda kendilerini sorumlu tutup ve “karşı karşıya kaldığımız sıkıntılar, sadece dış kaynaklı değil. Sadece, uluslararası konjonktürle ilişkili yaptırımlar ve şartların neden olduğu kısıtlamalarla bağlantılı değil, yıllardır gelişen kendi hatalarımızla da bağlantılı” demedi mi?
Burada ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın sıkıntısı büyük. Ona çok iş düşüyor. Siyasi baskıyı temel olarak göğüsleyecek kişi o. Bakalım ne kadar dayanacak?
Babacan’ın sözleri
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “faizleri indirmek için daha neyi bekliyorsun?” dediği Merkez Bankası’nın faiz politikalarıyla ilgili olarak Ali Babacan, kurumun piyasa gelişmelerini çok yakından izlediğini ve bütün görüşleri dinleyerek dikkate aldığını söylemesi ilginçti.
AA’nın Editör Masası’na katılan Babacan, Merkez Bankası’nın ne yapması gerektiği konusunda herhangi bir şeyi prensip olarak söylemediklerini, “bu yeni de değil, benim 12 yıldır Merkez Bankası ile ilgili ‘Şöyle yapsın, böyle yapsın’ gibi bir ifadem olmalı. Bunun mutlaka ruhuna da dikkat etmek lazım. Para Politikası Kurulumuz bütün bu gelişmeleri eminim ki dikkate alır, değerlendirmelerini yapar, karar günü geldiği zaman da kararını açıklar” derken hem nalına hem mıhına bir açıklamaya da imza attı.
İfadesinin başında, kendisinin müdahale anlamına gelen bir ifade kullanmayacağını, 12 yıldır da kullanmadığını söylerken, ikinci bölümde neredeyse Para Politikası Kurulu’na “eleştirileri de dikkate alın kardeşim” gibi bir edayla hareket etti. Bence ikinci bölümü hiç dillendirmese daha iyi olacaktı.
Her hatanın karşılığı olur, gardımızı düşürmeyelim
Cumhurbaşkanı’nın ifadelerinden, Babacan’ın bu sözlerinden Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu’nun ne kadar etki altında kaldığını bu hafta göreceğiz. Umarım ekonominin bütün parametrelerini düşünerek, ekonomiye zarar vermeyecek bir karar verirler. Gerçekten sıkıntılı bir dönemden geçen Türk ekonomisinin, mevcut ulusal ve uluslararası konjonktürde büyük sarsıntılar yaşamaması gerekiyor. Ekonomide, her hatanın kesinlikle bir karşılığı olacağı yönünde gayri resmi bir kuralın varlığını göz ardı etmeyelim. Hata yapmayalım. Boksta olduğu gibi gardımızı düşürsek yumruğu yeriz.
Şimdi başlıktaki soruya dönelim. Merkez Bankası, faiz indirmeli mi? Dediğim gibi Merkez Bankası piyasayı, ekonomiyi hepimizden iyi izliyor. Durumu en iyi onlar biliyor. Biz açıklanan kadar biliyoruz ya da tahmin ediyoruz. Hal böyleyken bırakalım nasıl hareket edeceğine Merkez Bankası karar versin.
ARAŞTIRMA: METİN TÜRKYILMAZ
Yeni Fiat 600 Türkiye’de
FIAT’ın B segmentine dönüşünü simgeleyen iddialı modeli 600, elektrikli ve hibrit motor seçenekleri ile Türkiye’de satışa sunuldu. Şehir ve doğa...