Nerden bakarsak bakalım, eğer hükümet ekonomik kriz olduğunu reddetmeye devam ederse ve bir istikrar programı yapmaz ise, ekonomiyi seçimlere kadar götüremez.
Hükümet ekonomiyi bir şirket gibi görüyor ve günlük palyatif önlemlerle işi götürmeye çalışıyor. Söz gelimi Akkuyu Nükleer Santrali için Ruslardan gelen dövizle, Suudilerle yapılan swap anlaşmaları ile ve ödemeler bilançosunda nereden geldiği belli olmayan dövizlerle, günü kurtarmaya çalışıyor. Ya da Heterodoks adı altında karmaşık ve çelişkili düzenlemelerle, yasaklarla işi götürmeye çalışıyor..
1.Kredi derecelendirme kurumları, Türkiye’nin iflasın eşiğinde olduğunu ilan ettiler.
Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu B2 den B3’e düşürdü. B3, son derece spekülatif anlamındadır. Finansal istikrarsızlık ve yetersiz rezerv varlığının bir göstergesidir. Bu derecenin bir altı iflasın kaçınılmaz olduğunu gösterir. Yani Türkiye, kritik eşiktedir.
Moody’s, Türkiye’nin notunu düşürürken gerekçe olarak “Giderek artan karmaşık düzenleyici mali ve makro ihtiyati tedbirlerin makro ekonomik istikrarı geri getirmede etkili olması olası görünmüyor” diyor.
Fitch Raiting’in notu B ve Moody’sin notu da B ‘tür. Anlamı ülke ekonomisi son derece spekülatiftir.
2. Hükümetin aldığı kararlarla, bir yıl içinde ödenmesi gereken dış borçların çevrilmesi ve cari açığın finansmanı olası görünmüyor.
Moody’s cari açığın arttığını ve 2022 GSYH’nın yüzde 6’sına ulaşacağını da açıkladı. Cari açığın en iyi finansman yolu doğrudan yabancı yatırım sermayesidir. Bu sene ilk 6 ayda bu tür sermaye gelmedi ve tersine 0,6 milyar dolar da çıktı.
Cari açığın diğer bir finansman aracı dış borçlardır. Türkiye, dış borçları çevirmek için yüksek faiz ödüyor. Bugün için yüzde 6,5 iflas sigorta risk primi ve yüzde 3 faiz dersek, en az yüzde 9,5 faizle tahvil satıp dış borç bulabiliyor.
Dahası, hükümet ihracatçıya döviz gelirinin yüzde 70’ini bozdurma zorunluluğu getirdi. Kredi alanlara, bu krediler ile döviz alımı yasağı getirdi.
Öte yandan Merkez Bankası rezervleri ekside… Merkez Bankası reel kur endeksine göre kur pahalı. Bir doların 10 lira olması gerekirdi. 18 lira. İthalatçı döviz bulmak zorunda. Yabancılar risk yüksek diye vadeli ithalat işlemi yapmıyor. İthalatçı ya kredi ile veya içerden döviz bulmak zorundadır. Üretimde ara malı ve ham madde ithalat girdi payı yüksek. İthalat aksarsa üretim de aksar.
MB ödemeler bilançosuna göre bu yılın ilk 6 ayında 32,4 milyar dolar cari açığın 17,5 milyar doları nereden geldiği belli olmayan döviz girişi ile karşılanmış. Belirsizlik yüksektir. Yarın daha çok döviz çıkışı olabilir. Yani sürdürülemez.
Bu şartlar altında özel sektör, ithalat yapmak ve dış borçlarını çevirmek için nereden ve nasıl döviz bulacak?
3.Piyasaya müdahale ve yasaklar, tersten kesiyor sosyal maliyetleri ve riskleri daha çok artırıyor.
Faiz politikası ile kolayca çözülebilecek kur artışları için kur korumalı mevduat getirildi. Bütçe açıkları arttı. Vergi verenden parası olana gelir transfer edildi.
Maliyetleri düşürmeden, fiyat indirimi ve yasaklar piyasa düzenini bozdu. Yasaklar devam ederse karaborsa başlayacaktır.
Sonuç: Uluslararası kuruluşlar, kredi derecelendirme kuruluşları, dışarıda ve içeride verileri değerlendiren herkes, Türkiye iflasın eşiğinde diyor ve fakat hükümet kriz yok diyor. Anlaşılır gibi değil.