Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hükümet faiz indirimi istiyor.İyi de bu faiz indirimini neden istiyorlar?
Ekonomide gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz indirme tartışmasına odaklandı.
Ardından istifalar olduğu şeklinde haberler geldi. Ali Koç, “iki çocuğumun geleceği için çok endişeliyim” dedi… Bu yoğun ekonomi gündemini konunun uzmanı bir isme, BM Kalkınma Programı eski Müdürü, ekonomist Bartu Soral’a sorduk.
Ortada bir yangın olduğunu ve bunun ‘inşaat yangını’ olduğunu belirten Soral, “Onun için faiz indir diyor Cumhurbaşkanı. Bugüne kadar ekonomiyi inşaat üstüne yıktılar. Şimdi elde kalmış yaklaşık bir milyon konut var. Bunların satılması lazım. Ancak, satılamıyor. Çünkü hane halkının borcu bu yıllar içinde çok arttı. Vatandaş gırtlağına kadar borçlu. Artık borçlanmak istemiyor. Bankalar da gidişatın farkında artık borç vermek istemiyor, kırk dereden su getirip kırk tane kefil istiyor” diye konuştu.
İşte o açıklamalar:
-Ekonomide gündem Cumhurbaşkanının faiz indirme tartışmasına odaklandı, ne diyeceksiniz?
Herkes Cumhurbaşkanı neden böyle davranıyor diye soruyor? Çünkü ortada bir yangın var. İnşaat yangını bu. Onun için faiz indir diyor Cumhurbaşkanı. Bugüne kadar ekonomiyi inşaat üstüne yıktılar. Şimdi elde kalmış yaklaşık bir milyon konut var. Bunların satılması lazım. Ancak, satılamıyor. Çünkü hane halkının borcu bu yıllar içinde çok arttı. 2003 yılında hane halkı kullanılabilir 100 liralık gelirinin 3 lirasını borçluydu, bugün 55 lirasını borçlu. Vatandaş bankalardan kredi kullandı, borcu çok yükseldi. Ayrıca bu dönemde borçlanarak tüketim yapan hane halkının geliri reel olarak hiç artmadı. Gelirler sadece enflasyon oranında arttı. Bakın bunu geçenlerde Ali Koç da belirtti ve“iki çocuğumun geleceği için çok endişeliyim” dedi. Ali Koç bile endişelenmekte haklıdır. Şimdi vatandaş gırtlağına kadar borçlu. Artık borçlanmak istemiyor. Bankalar da gidişatın farkında artık borç vermek istemiyor, kırk dereden su getirip kırk tane kefil istiyor.
-Yeni kitabınız “Tünelin Son Kriz”de özel sektörün borcu ve reel sektörün döviz açık pozisyonu üstünde duruyorsunuz?
Evet, özel sektörün de borcu çok yükseldi. 2003 yılında özel sektörün borcu 49 milyar dolardı, 2014 sonunda 278 milyar dolara yükseldi. Bakın bizde inşaatçılar bu binaları yaparken öz sermaye kullanmıyorlar, bankadan kredi kullanıyorlar. Tüketici de bu konutu almak için kredi kullanıyor. Tüketici kredilerinin milli gelire oranı 2003’de yüzde 1’di 2013’te yüzde 16’ya yükseldi. Şimdi işler durgunlaşınca Cumhurbaşkanı faiz indirin diye ortalığı inletiyor. Çünkü mevcut durgunluk devam ettikçe derinleşir, derinleştikçe etkisi büyür.
“Artık ‘faİz İndİr demek’ çare değİl!”
-Bu durumda derhal faiz indirmek gerekmez mi?
Yukarıda belirttim artık vatandaşın borçlanacak hali kalmadı, bu bir. İkinci konu ise; ekonomide güven kalmadı. Herkes yarını ne olacak canımı nasıl kurtarırım derdinde. Faiz indirsen bile kimse tüketim ve yatırımlarını arttırmaz. Üçüncü konu ise; faiz ile dolar arasındaki ilişki. AKP hükümeti sıcak para politikası uğruna TL’yi aşırı değerli bırakan bir program uyguladı. Kurlar olması gereken reel değerinden büyük oranda saptı. Şimdi kurlar şişkin. Dışarıdan giren döviz miktarı düşecek gibi olsa dolar fiyatı hemen artıyor. Peki dolar fiyatı bırakalım artsın dersek ne olur? Orada da karşımıza reel sektörün döviz açık pozisyonu geliyor: 2006 yılı sonunda 29 milyar dolar olan döviz açık pozisyonu 2014 yılı sonunda 180 milyar dolara ulaştı. Şimdi TL yüzde 10 devalüe olsa reel sektör bilançolarına 18 milyar dolar kambiyo zararı yazıyor. Reel sektör dediğin bizim üretim sektörümüz. O durunca veya iflasın eşiğine gelince hepimiz dururuz. Tayyip Erdoğan ülkeyi bu açmaza soktu. Şimdi bağırıp çağırması hiçbir anlam ifade etmiyor.
‘Alİ Ağaoğlu CumhurbaşkanınIN en yakınıdır’
Bir inşaatçı var biliyorsunuz meşhur, Ali Ağaoğlu. Neden bütün televizyonlara çıkıp duruyor, neden bütün gazetelere sayfa sayfa ilanlar verip milyonlar harcıyor? Çünkü, işler kötü gidiyor ve kendisine de talimat veriliyor. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanının çok yakınıdır. Hatırlarsanız 17 Aralık yolsuzluk operasyonunda birçok inşaatçı içinden o gözaltına alınmıştı. Neden? Yakınlıktan.
-Gelişmiş ülkelerde uygulama nedir? Orada da siyasetçi böyle çıkışlar yapar mı?
Bu tartışmalar uluorta yapılmaz. Hiç bir gelişmiş güçlü ülkede Cumhurbaşkanı çıkıp merkez bankası başkanına faiz indir demez. Neden? Çünkü bu başlı başına güven kıran bir durumdur. Siz böyle ulu orta bağırınca herkes hemen ekonomide bir sıkıntı olduğunu anlar, algısı böyle oluşur ve derhal harcamalarını ve yatırımlarını durdurur.
-Gidişattan bir çıkış yolu yok mu? Mevcut tabloyu ortaya koydunuz. Peki, çözüm yolu nedir?
Elbette yaklaşan krizi vurgulamak, sebeplerini tarafsız bir biçimde ortaya koymak durumundayız. Ama bu krizin çözümü olduğunu, buradan Türkiye’nin tekrar toparlanabileceğini de vurgulayalım. “Tünelin Sonu Kriz” kitabımda“yeniden kalkınma zamanı” derken bunu anlatmak istedim. Biz Cumhuriyetimizin ilk döneminde büyük bir kalkınma hamlesi yaptık. Aynı anda hem altyapısını geliştiren hem fabrikalar kurabilen bir planı, bir programı hayata geçirdik. Eğitimde çok büyük devrimleri başardık. Şimdi tekrar aynısını yapacağız.
Daha önce söylediğim gibi ülkemizi bunlara bırakacak, gidecek değiliz. Herkes kendi şahsi beklentisini bir kenara bırakmaya başladı. Sesler artık daha yüksek çıkıyor. Borcunu ödeyemeyen küçük esnaf kendi çapında bağırıyor, Ali Koç kendi çapında biz kendi çapımızda. Bu topraklar Atatürk aydınlanmasını, devrimlerini gördü. Bu karanlığa teslim olmayacak. Ayrıca şunu da belirteyim: ülkemizin yeterince kaynağı da, gücü de var. Buradan çıkıp tekrar Mustafa Kemal rotasına oturacağız. Bu konuda çok kararlıyız. Çıkış böyle bir çöküşle başlayacakmış. Varsın olsun.
Şenol Çarık
Odatv.com