Dr.Ayhan Bülent Toptaş yazdı: Gazi Erçel’in ardından…

Ayhan Bülent Toptaş

Dr.Ayhan Bülent Toptaş

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den gelen davetiye Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel’in yüzünün asılmasına neden oldu. Canı çok sıkıldı. Sezer, Cumhurbaşkanı olduktan sonra ilk resepsiyonunu 29 Ekim (2000) Cumhuriyet Bayramı kutlamaları dolayısı ile veriyordu. Ama resepsiyonda TCMB’nin yeri protokol sırasında çok arkalarda kalmıştı. Bunun muhtemel nedeni TCMB’nin protokol uzmanları tarafından bir Anonim Şirket olarak değerlendirilmesiydi. Uzmanlar TCMB’nin ülke ekonomisinde oynadığı çok önemli rolü değerlendirememişlerdi. Durum böyle olunca, TCMB protokolda 66. sırada yer alıyor ve 65. sıradaki Odalar ve Borsalar Birliği’nden sonra geliyordu.
Dahası, protokolda arka sıralarda olması nedeniyle TCMB Başkanı birinci gün değil ikinci gün kabul ediliyordu. Aslında, belki de ikinci gün daha keyifli olabilirdi. Çünkü o gün resepsiyonda resmiyet biraz daha azalıyor, sanatçılar, sporcular, medya temsilcileri ile birlikte daha renkli bir ortam meydana geliyordu. Bununla birlikte, Erçel’e göre TCMB’nin yeri o sıra değildi. Pek çok ülkede merkez bankasının protokolda bakanlar kurulu ile aynı düzeyde olduğu görüşündeydi.
Erçel, davet üzerinde düşündükten sonra Cumhurbaşkanı’na hitaben bir mektup yazdı. Mektupta Merkez Bankasının ülke kurumları arasındaki yerini ve merkez bankasının bağımsızlığının anlamını anlattıktan sonra TCMB’nin protokoldaki yerinin 66. sırada olması nedeniyle davete gelemeyeceğini, bu sıra yukarıya çekilmedikçe TCMB’nin Cumhurbaşkanlığı’nın davetlerine katılamayacağını belirtti. Mektup özel bir kurye ile Cumhurbaşkanlığı’na iletildi. Kısa bir süre sonra TCMB Başkanlık Ofisi Cumhurbaşkanlığı tarafından telefonlarla aranmaya başladı. Cumhurbaşkanlığı görevlileri ısrarlı bir şekilde Cumhurbaşkanı’nın TCMB Başkanı’nı resepsiyonun birinci gününde beklediğini iletiyorlardı.
Erçel resepsiyon gününe kadar bu çağrılara bir cevap vermedi. Bununla birlikte, günü geldiğinde artık Cumhurbaşkanı’nın TCMB’nin konumunu ve bağımsızlığını dikkate aldığına inandığı için resepsiyona katıldı. Sezer, o resepsiyonda TCMB Başkanı’na özel bir ilgi gösterdi.
Erçel’in TCMB başkanlığı Indiana Jones filmi gibiydi
Erçel, finans dünyasının önde gelen dergilerinden olan Euromoney tarafından 2000 yılının en iyi merkez bankası başkanı olarak seçilmişti. O günlerde kendisine yedi ay sonra görev süresinin bitiminde yeniden başkan olarak atanıp atanamayacağı sorulduğunda şu cevabı vermişti: Kimbilir? Türkiye’de yedi ay uzun bir zaman. Sonrasında meydana gelen gelişmeler Erçel’i haklı çıkardı. Görev süresinin bitimine bir ay kala emekliye ayrıldı.
Dergide Metin Münir yılın en iyi merkez bankası seçilen Erçel hakkında şu değerlendirmeyi yapıyordu: Diğer merkez bankası başkanları sakin bir hayat sürdürüyor olabilirler, ekonomiyi yarı aralık gözleriyle takip edebilirler, Yılda bir veya iki defa faizleri 25 baz puan artırıp indirebilirler, sonra yerlerine dönüp mali çimenlerin büyümesini izleyebilirler. Ama Gazi Erçel’in Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndaki dört yılı aşan yöneticiliği olağanüstü takiplerin, kıl payı kaçışların, denizlerin değişmesinin, çıkmazların, keskin virajların, keskin düşüşlerin yaşandığı bir film gibi. Onunki merkez bankacılığı tarihinde yaşanmış en büyük macera olabilir. Dört yıl içinde beş hükümet, 11 ekonomi bakanı ve beş Hazine Müsteşarı ile çalıştı.
Erçel aynı yıl Global Finance’ın “Gelenekse Yılın Merkez Bankacıları” değerlendirmesi kapsamında “A/Outstanding” (Mükemmel) ödülüne layık görülmüştü. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın yıllık toplantıları için bulunduğu Prag’da 25 Eylül 2000 tarihinde yapılan ödül törenlerinde yaptığı konuşmalarda, “Hiçbir ödülün tek başına alınamayacağını” belirterek birlikte çalıştığı herkese teşekkür etmişti.
Enflasyonda sert düşüş
Erçel’in Başkanlığı döneminin ikinci yılında yüzde yüze yaklaşan yıllık enflasyon (TÜFE artışı) 2000 yılında yüzde 30’a kadar geriledi. Bu gelişmedeki en önemli faktörlerden biri Hazine ve TCMB’nin enflasyonun düşürülmesi için ortak hareket etme kararı alarak, 30 Temmuz 1997 tarihinde bir protokol imzalaması oldu. Erçel’in o günlerdeki büyük şansı Hazine’nin başında Mahfi Eğilmez gibi çok donanımlı bir bürokratın bulunmasıydı. Diğer çok önemli faktör de 1999 yılında IMF ile imzalanan stand-by anlaşması çerçevesinde başlatılan Enflasyonu Düşürme Programıydı.

Erçel, TCMB’deki başkanlık görevine başladıktan bir ay sonra Mayıs 1996’da İstanbul’da yapılan Uluslararası Finans Enstitüsü’nün bahar toplantısında enflasyonla mücadele hakkında şunları söylemişti: Şimdi sizlere Calvin Coolidge’den bir alıntı yapmak istiyorum. “Dünyada hiç bir şey kararlılığın yerini alamaz. Yetenek alamaz; çünkü yetenekli fakat başarısız insanlardan daha alışılmış bir şey yoktur. Deha alamaz; çünkü değerlendirilmemiş bir deha hemen hemen bir darbımesel gibidir. Eğitim alamaz; çünkü dünya birçok eğitilmiş kişi ile doludur. Kararlılık ve ısrar ise kendi başına kudret ifade eder.
Kibar, düşünceli, donanımlı, çalışkan ve kararlı Başkan Gazi Erçel’i saygı ve sevgi ile hatırlayacağız.

Exit mobile version