Büyük bir aileniz olduğunu düşünün..
Her sabah elinizde envai çeşit temizleyiciler, deterjanlardan kızarmış elinizde çamaşır suyuyla dolu bir kovayla dip köşe temizlik yaptığınızı…
Ailedeki herkesin kaç şekerli çay içtiğini bildiğinizi, kahvelerini sütlü, sütsüz, Türk kahvelerini nasıl sevdiklerine kadar ezberlediğinizi…
Bu dönemde hepimizin maddi zorlukları var elbet ama artık bunun zorluk sınırını aştığını ve açlık sınırında olduğunuzu hayal edin…bundan da olmak korkusuyla tüm bunlara rağmen her sabah rutin işlerinizi özveriyle yapıp, sürekli gülümsemek zorunda olduğunuzu…
Aileden birinin canı sıkılsa onların yanında alırız soluğu.
Onlarla hazırlanırız toplantıya giderken, canımız sıkılsa ne bileyim, bir müşteriyle tartışsak, biriyle takışsak, hedef tutmasa gider mutfakta onların yanında ağlarız.
Hastalanınca bile eczaneden bir koşu gidip onlar alır çoğu zaman ilaçlarımızı.
Bir yerimiz sökülse hemen dikiverirler , yüzümüz düşse ilk “iyi misiniz ?” diye onlar sorarlar.
Sizi bilmem ama ben şubelerimde az yemeklerini de yemedim. Vakit mi yok, hemen yapılıverir en basitinden bir salçalı makarna, güle oynaya afiyetle yenir birlikte.
Müdürün o günkü ruh halini bile genelde onlardan öğreniriz, ona göre gideriz ya da gitmeyiz odasına…
Evet ….Bir türlü seslerini duyuramayan temizlik personeli arkadaşlarımdan bahsediyorum bugün.
Onlar, sizin ailenizin görünmez birleştiricisi, hepimizin kötü gün dostları ve bazen de kimseyle paylaşmadığımızı paylaştığımız sırdaşlarımızdır.
Benim kurumumda bir ara tüm bunları paylaştığımız şube arkadaşlarının yerine kahve makineleri getirileceği söylendi.
Çok büyük tepkiler sonucunda ,hala konuşulsa da, bu soğuk öneri rafa kaldırıldı.
Bunca şeyi paylaştığımız -herkes benim kadar şanslı olamayabilir diye düşünerek – paylaşmasanız da en azından her gün minimum sekiz saat aynı kuruma emek verdiginiz bu güzel insanların yerini bir kahve makinasının tutması ne kadar saçma!!!
Ama demek ki göklerdeki plazalarından bay ve bayan egolar bu emekçi arkadaşlarımızı sadece çay ve kahve yapan çalışanlar olarak küçümsemişler ve yerlerinin bir makinayla dolabileceğini düşünmüşler.
Ne için mi?
Cevap veriyorum: maliyet!!
Allah gözünüzü doyursun diyeceğim !!!
Yetmiyor bu kârlılıklar, cirolar ,dünyada imrenilen bilançolar , yetemiyor..
Yetmiyor ki zaten kuş kadar maaş verdikleri yetmiyormuş gibi bir de bugün 17 TL yemek ücretini hak görüyorlar.
Allah aşkına ya 17 liraya yemek yesenize bir öğlen…
Gerçi sizin öğle yemekleriniz yeri gelir 17 bin TL. olur, neler gördü bu gözler….
Yani anlayamıyorum arkadaşlar kusuruma bakmayın ama 8 milyar TL konsolide kâr açıklayıp 17 TL yemek ucretini reva gormenin bir karşılığı varsa ,olabiliyorsa söyleyin.
Bu insanlar hayalet değil, görünmez değil. Onların da sizler gibi hayatları var, aileleri var, borçları var, tutunmaya çalışıyorlar ve biliyor musunuz onlar da şubeci!!!
Hatta en çok atladıgınız yeri de ekliyim: onlar da etten kemikten insan!!!
Onurlariyla, namuslariyla ekmeklerinin peşindeler.
Hepimizin oldugu gibi..
Ayırmayın ,kayırmayın , süründürmeyin!!!
Koca koca reklamlarınızdan, büyük büyük laflarınızdan, ahkamlarınızdan utanın !
Biraz vicdanlı olun ve hep istedikleri.gibi seslerini duyun !
Bizler şubeciler olarak temizlik personeli arkadaşlarımızın yanındayız!
Onlar ne makine yerine konmayı, ne görülmemeyi, ne bu kadar duyulmamayı , ne o verdiginiz asgari bile olamayan kuş kadar maaşları ne de 17 TL lik bir yemek ucretini hakediyorlar.
Kurumlarınıza yakışır şekilde gerekenleri yapın !
Şubeci