Yıllar önce bir film izlemiştim.
Bir otobüs dolusu insan yolculuk yapıyor. Otobüs ormandan geçerken yolun kapalı olması nedeniyle farklı bir yola sapar ve kaybolur. O otobüsteki 26 kişi hayatlarının en zor dönemini geçirirler. Aç, susuz, vahşi hayvanlar arasında. O kadar kötü ve zor günler geçirirler ki, içlerinden birisi otobüste bulunan 25 kişiye “hepinizin burada olma nedeni yaptıklarınızın bedelini ödemek için. Günahlarınızın bedelini ödüyorsunuz” der.
Bu saatten sonra o 25 kişi tek tek geçmişte yaptıkları hatalarla yüzleşir, o günahın affı için Tanrıya yalvarmaya başlar…
Bir gazeteci olarak dün gece saat 03’e kadar Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Türkiye’yi krizden çıkartma(!) çalışmalarını izledim.
Dünyada kabul görmeyen ve tez olarak dahi kabul edilmeyen bir modeli savunan tek bir kişinin gönlü hoş olsun, onun sözü yerde kalmasın diye bütün devletin nasıl çaba harcadığını gördüm.
Nasıl arka kapı operasyonları yapıldığını… Adına faiz dememek için yapılan çabalar…
Akla ve iktisat ilmine ters onlarca çaba ve her geçen gün biraz daha fakirleşen bir ülke…
Hepsi bir adamın inadının uğruna…
O adam yanılıyor olabilir mi? Demeyen ve onu haklı çıkartmaya çalışan on binlerce devlet görevlisi.
Hepsinin çaresiz çabaları ve o filmdeki gibi derin ormanda kayboluşumuzu dün gece yaşadık.
Doların 6 ay sonra dün başladığı yere döndüğünü gördük. Yine faizin en alasının devlet eliyle verilmesine neden olan ve dahası fakirin vergisi ile zengini daha zengin eden Kur Korumalı Mevduat Hesabı doları düşürmeye yetmedi.
Hazine fakir fukaranın 140 milyar liraya yakın parasını bu tuzu kuru insanlar sırf dolar almasınlar diye onlara verdi. Doların yükselmesi halinde bu rakamın önü açık.
18 lirada 209 milyar, 19 lirada 268, 20 lirada 329 ve 21 milyar lirada 389 milyar ödeme yapacak.
Bunlar Hazine’den toplanan vergi ile yapılacak.
84 milyon daha da fakirleşecek ama 800 bin kur korumalı mevduat hesap sahibi daha da zengin olacak.
Hazine dün akşam doları ve enflasyonu düşürmek için yeni bir ekonomik tedbir açıkladı.
Devletin elindeki işletmelerin kârını gelir senedi olarak satacak.
Bunu yaparken de sabit bir getiri taahhüt edecek. Mesela Devlet Hava Meydanları İşletmesi, Türkiye Petrolleri ve Devlet Malzeme Ofisi gibi işletmelerin kârı satılacak.
3 aylık dönemler halinde. Bunu da yaparken size garanti verecek. Bu kurumlar eğer kâr etmez ise ben size 3 aylık bu kadar geliri garanti ediyorum demek.
Aslında bildiğiniz faiz ama adı başka.
Anadolu’da bazı kuyumcular tefeci gibi çalışır. İslami hassasiyeteymiş gibi gösterir. Size 10 bin lira mı lazım. Gider ondan 20 bin liralık altını 1 yıllığına borçla alırsınız, dükkândan bir adım çıkıp geri girip o altını yüzde 50 altına hemen satarsınız. Bir yıl sonra da o altın borcunuzu ilk aldığınız rakamla ödersiniz.
İşte bu şekilde faize bulaşmadan para alışverişinde bulunulduğu düşünülür.
Bizim Hazine’nin de aslında yaptığı aynı.
Tüm bunlar olur iken, Türkiye battıkça batıyor, ekonomik kriz zirve yapıyor. Halk daha da fakirlik çukuruna gömülüyor.
Dün gece açıklanan tedbirler yeni etkisiz çıktı dolar yükselmeye başladı.
Büyük bir olasılıkla bu gece, ya da yarın benzine-motorine zam gelecek.
Hayat daha da pahalanacak.
İşte tüm bunları yazarken aklıma o film geldi.
Acaba biz de geçmişte yaptıklarımızın bedelini AKP ile mi ödüyoruz?
Allah bize bugünleri ceza olarak mı yaşatıyor.
Öyle ise Allah’tan bizi affetmesini ve kurtarmasını diliyorum.
Allah’ım dualarımızı kabul et!