Avrasya Yatırım Kurucusu Ekonomist Evren Devrim Zelyut, fiyatların artmasına rağmen satışların neden arttığını yazdı.
Kur 16’ya yaklaştı. AKP yeni bir ürünle karşımıza çıkacak, adını siz koyun: EKM, Enflasyon Korumalı Mevduat diyerek Lira’da kalanlara ekstra faizli bir ürün yapabilirler, ya da Süper Bono ile hem yerli hem yabancı sermaye sahiplerine yüksek faiz verilerek dolar toplayabilirler…
Ancak bu çabalar geçici. KKM çıktığında da demiştik bu ürünle kuru en fazla 3-4 ay tutarsınız sonra yine çıkar. Çıkmadı mı? 18’den düşürdük dedikleri kur 16 oldu…
Neden çıkıyor kur? Çünkü ithalatınız ihracatınızdan daha fazla, rezervleriniz dolmuyor, sürekli eksi veriyorsunuz. İlk dört ayda açık 31 milyar dolar olmuş durumda…
İşin kötü tarafı şu, Amerikan Merkez Bankası küresel bir finans dalgası başlattı, faizleri artırıyor, salgında bastığı parayı geri çekecek. Borsalar düşüyor, dolar değerleniyor. Türkiye ise bu döneme faiz indirerek, yani faizleri enflasyonun altına çekerek yatırımcıların Lira’dan uzaklaşmasını sağlayarak girdi. Lira güçsüzleşti, sonra milyarlarca lira verip kuru tutmaya çalıştı o da bir işe yaramadı…
Geçen gün FED Başkanı Powell The Wall Street Journal tarafından düzenlenen etkinlikte, para politikasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şu sözlerine dikkat edin:
“Enflasyonun net ve inandırıcı bir şekilde düştüğünü görmemiz gerekiyor ve bunu görene kadar zorlamaya devam edeceğiz.”
“Enflasyon baskılarının azaldığına ve enflasyonun düştüğüne dair net ve ikna edici kanıtlar görmeliyiz bunu göremezsek, o zaman daha agresif hareket etmeyi düşünmemiz gerekecek.”
“Finansal koşullar uygun, enflasyonun düştüğünü görüyoruz’ diyebileceğimiz bir noktada olduğumuzu hissedene kadar gideceğiz.”
Peki bu ifadeler ne demek? FED enflasyona karşı daha agresif olacak, sadece 50 baz puan değil gerekirse 75, 1 olarak da faiz artırabiliriz. Parayı fiziken daha sert şekilde de çekebiliriz… İşte bu ifadeler doların önümüzdeki dönemde daha da güçleneceğinin işaretidir. Cari açık veren Türkiye, -61 milyar dolar rezerv, 176 milyar dolar kısa vadeli borçla doları nasıl tutacaktır? Her hafta Türk tahvilleri ve senetleri satış yerken, ülkeye dolar girişini bırakın, çıkış devam ederken işin sonu ne olacaktır?
Buraya kadar yazdıklarımı biliyorsunuz, size bilmediğiniz yeni bir şey söyleyeyim: Türk dış ticareti sıkı bir tokat yiyecek!
Bu tokatın iki nedeni var: Birincisi önceki yazılarımızda söylediğimiz euro/dolar paritesi. Kaçıran okurlarımız için bir kez daha hatırlatayım, Türkiye euro ile ihracat, dolar ile yarı mamul ithalatı yapıyor. Euro/dolar geriledikçe euro değer kaybediyor demektir. O zaman bizim ihraç geliri düşüyor ama o ihracatı yapmak için dolarla aldığımız yarı mamul maliyeti artıyor demektir. Yani gelir azaltıcı, maliyet artırıcı bir etki ile karşı karşıyayız.
Ama sıkıntı bu değil… ABD ve AB’de doların güçlenmesi ve yüksek gıda/enerji fiyatları durgunluk içinde enflasyonu yani stagflasyonu beraberinde getirmeye başladı. ABD ve AB stagflasyon süreçleri yaşarsa bu dönüp Türk ihracatını olumsuz etkiler. Hacim daralır, gelirler düşer, cari açık artar ve bu iş kurun daha çok artmasına kadar gidebilir…
Yukarıdaki zincirin gerçekleşmediğini düşünelim, yani Rusya savaşı enerji maliyetlerini vurmadı, gıda tedarik ve fiyatında sorun yok, Çin karantinası sanayi tedariklerini bozmadı diye kabul edelim, Türkiye’nin kaçamayacağı acı bir gerçek var: Enflasyon…
Bugün kurun 16 olması aslında yarın için resesyonun yani durgunluğun ilk adımlarının atılması demek. Türk firmalarının üretici fiyat endeksi kaç? %121 seviyesinde… Peki Nisan ayında kur 14,80 civarında seyrederken %121 olan üretici fiyatları 16 kur seviyesinde ne olur? En az %130’a vurmaz mı? O zaman %130 olmuş maliyetler vatandaşa yansıdığında zaten alım gücü bitik halk bu ürünleri nasıl alacak? İster istemez bir durgunluk başlayacak.
Dün Şeref Oğuz Dünya’daki köşesinde an itibari ile görülen canlılığın nedenini bakın nasıl ifade etmiş:
“Birincisi; sahte refah sona yaklaşırken büyük kutlama yaşanması gerçeğidir,
İkinci izahı, ekonomi disiplininden geliyor; Giffen Paradoksu denilen olguda, fiyatlar artmasına rağmen satışlar yükselebilir. Yüksek enflasyon, gelecek beklentilerini öylesine şekillendirmiştir ki bunun devam edeceği, fiyatların daha da yükseleceği endişesi, panik duygusu üretmiş olur.”
Şeref bey haklı, hem kredilerle olmayan bir sahte refah yaratıldı, hem de enflasyondan korunmak için tasarruflar mallara ve konuta akıyor…
Ancak her ikisinin de devam şansı yok. Bir noktada krediler ve tasarruflar bitecek. İşte o noktaya çok yaklaştık. Durgunluk, üretim ve tüketimi vurunca bunun doğal sonucu iflaslar karşımıza çıkacaktır. Ki bu dediğim konu kendisini bireysel iflaslarda göstermiştir.
Bakınız, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre, bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı Ocak-Mart 2022 döneminde 513 bin kişi oldu. Bu rakam geçen yıl 204 bin kişiydi.
Kurumsal iflaslar bireysel iflaslarla başlar, vatandaşın alım gücü kalmazsa firmalar kime, ne satacaklar?
AKP’nin ekonomiyi soktuğu yol, yol değil, sonu tam bir hüsran olacak. Ama bundan yandaş değil, vatandaş etkilenecek.