Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul Tersane Komutanlığı’nda işçilere aynen şunları söyledi, “Önce elimizdekilere şükredeceğiz sonra daha güzeli için mücadele edeceğiz. Bunun ne demek olduğunu en iyi siz işçi kardeşlerim bilir.”
Neye şükredelim? Domates olmuş 20 lira, biber olmuş 30 lira, kıyma olmuş 120 lira, bunlara mı şükredelim? Bence şükretmesi gereken kesim aynı anda 3-5 maaş alan AKP bürokratlarıdır. AKP sayesinde güzel maaşlarla kamu kuruluşlarına girmiş olanlardır. AKP sayesinde belediyeler ve merkezî yönetimden milyarlık ihale alan oligarklardır. Bankamatik memurlarıdır…
Biz adaletsiz gelir dağılımına, enflasyona, keyfi hukuk düzenine “iyi ki daha kötü değil” diye şükretmeyeceğiz, bu bozuk sistemi seçimlerde değiştireceğiz.
Evet, değiştirmemiz gerekli çünkü AKP yönetimi ekonomiyi batırırken kendi siyasi ömrünü uzatmak için vatandaşın üstüne bankaları ve firmaları çıkartarak onlara seçime kadar nefes aldırmaya çalışıyor. Ama gerçek şu ki herkes suya batmış durumda ve bu sistemle eninde sonunda tüm ekonomik birimler boğulacak.
Size basitçe anlatayım, Merkez Bankası %14 ile enflasyonun altında bankalara para vermiyor mu? Enflasyon kaç? Son rakam 61 idi. Enflasyon 61 iken, insanlar 14/17 faiz alacağını bilerek bankaya para yatırır mı? Peki Merkez (Devlet) bu parayı nereden buluyor da, bol keseden bankalara, onlar da firmalara dağıtıyor?
1-Para basıyor,
2-Borç alıyor,
3- Zam yapıyor vatandaştan alıyor.
Para basınca vatandaş enflasyonla karşılaşıyor, borç alınca faizi vatandaş ödüyor, devlet zam yapınca yine enflasyon oluyor vatandaşın parasını çekiyor. Sözün özü vatandaşı limon gibi sıkıyor.
AKP diyor ki, seçimlere kadar ben bankaları ve firmaları ayakta tutayım, vatandaşın sırtına basıp kafamızı su üstünde tutalım, gerisi Allah kerim…
Ama bu çabalar nafile çünkü Türkiye tarımdan koptu, üretim yoksa gıda fiyatları nasıl düşecek? 2008 yılında 1,1 milyon olan çiftçi sayısı şimdi 500 binin altında. Sanayinin üretip ihraç ettiği mallarda yüksek teknoloji içeren malların payı %2.8 peki rezerv, yükte hafif pahada ağır bu malları satmadan nasıl dolacak? Rezervler -56 milyar dolarken kur nasıl düşecek?
Tarım ve sanayide ithal bağımlısı olan Türkiye, çarpık sistemini sürdürmek yani ithal ederek üretmek için borç aldıkça alıyor. İşin kötüsü Erdoğan’ın dışa bağlı sistemi rezervleri erittikten sonra bir de faiz çılgınlığı ile içeride kurları tavan yaptı. Şimdi bunu durdurmak için de kur korumalı ürüne ilk etapta 25-30 milyar lira faiz ödenecek.
Ekonomide çarkları çevirmek yani üretmek için dolara, borca ihtiyaç duyan çarpık sistem ayrıca yöneticilerin hatalarını kapatmak için de borç alıyor. 2012 yılında 388 milyar TL ana para ödemesi, 177 milyar TL faiz ödemesi yapan ülke bugün 1,4 trilyon TL ana para, 1,7 trilyon TL faiz ödüyorsa bunun günahı yöneticilere aittir.
AKP modeli, rüzgârda savrulan bir yaprak gibidir. Önce çekirdek enflasyon, sonra Çin Modeli, şimdi ihracata dayalı üretim modeli derken sarıldıkları her slogan boşa çıkmıştır. Nasıl çıkmasın, Merkez Bankası Başkanı aylar önce düşük çıktı diye çekirdek enflasyonu baz alıyoruz dedi, ertesi ay enflasyon roket gibi çıkınca o söylem unutuldu. Çin Modeli denildi ama Çin sadece iş gücü ile değil yüksek teknolojisi ile büyük bir ülke oldu, ayrıca dış dünyadan kimse Türkiye’ye AKP’ye güvenmediği için yatırım yapmaya gelmeyince o slogan da boşa çıktı, ihracat kur 18 oldu diye arttı ama sonrasında gördük ki dışa bağlı olduğu için ithalat da patladı gitti… 2022 ilk üç ayda ihracattan daha fazla ithalat yaptık açık -26 milyar dolar oldu.
Peki nasıl dolacak rezervler? Petrole zam geldi o nedenle cari açık veriyoruz demek tam bir kuyruklu yalan, hatta utanmazlık. Sormazlar mı adama o zaman Almanya, Çin, Güney Kore, İngiltere petrol ithal ederken nasıl fazla veriyor?
Bakın size bir hesap yapayım, eğer Erdoğan faiz politikasında diretmeseydi kur şimdi 9 TL civarında olacaktı. Brent tipi petrolün varil fiyatı 100 dolar ise ödeyeceğimiz rakam 900 TL olacaktı. Ancak şimdi ne ödüyoruz? 100×15= 1500 TL aradaki farkın tek nedeni var!
Elbette enerjiye dışarıda zam geldi ama bu gelen zamlar hükümetin bize yaptığı zamlar kadar değil. 2021 yılında 75 dolar olan petrol şimdi 100 dolar civarında. Petrolün maliyeti %33 artmış, peki Türkiye’de mazot ne oldu? 7 TL’den 22 TL’ye çıktı yani %300 arttı…
Şimdi iş bununla kalsa iyi dışarıdaki gelişmeler içeride yapılmış hatalarla birleşerek tabloyu daha sıkıntılı bir hale getirecek. Nedir bunlar?
1-Amerikalılar salgında bastıkları 4,5 trilyon doları geri çekmeye başlıyor. Çünkü enflasyon Amerika’da 10’a yaklaştı. Bu işi de faiz artırarak, parayı fiziken çekerek yapacaklar. 4 Mayıs için planlanan en az 50 baz puan faiz artışı ve para çekilmesi dolar endeksini 103’ün üzerine attı. Piyasa Amerikan Merkez Bankası’nın Mayıs, Haziranda 50+50 değil 50+75 şeklinde faiz artıracağını tahmin ediyor. Bu ne demek? Çok daha güçlü bir dolar göreceğiz. Peki Lira ne yapacak? Kur korumalı ile şimdilik tutulan 50 milyar dolar karşılığı TL’ye bir iç talep var. Bu sermaye dolara kaymasın diye demek ki daha yüksek faiz verilecek. Bu faiz Hazine’den Hazine ise vatandaştan alacak. Yani yaz sonu yeni zamlar ve vergiler gelecek. Tefeciler sırtımızdan zengin olacak.
2-Avrupalılar Rus enerjisinden kurtulmaya doğru gidiyor. Bu bağ kopunca dünyada petrol fiyatı artacak. Çünkü Avrupa talebi başka üreticilere gidecek, fiyat yükselecek. Petrol an itibari ile 110 dolar civarında, 140/180 dolar arası fiyat biçiliyor. Her 10 dolarlık artış Türkiye’ye 5 milyar dolar yük bindiriyor. Başta söyledik üç ayda 26 milyar dolar açık verdik, o zaman bu açık 100 milyar dolara dayanmaz mı? Hangi para ile açık kapanır? Doları nasıl tutarsınız? İşin sonu gayet net aslında, AKP doları tutayım derken faizi, sonra dış alemden gelen etkilerin de katkısıyla doları patlatacak.
Seçimlere kadar çok zorlu günler bizleri bekliyor, Allah hepimizin yardımcısı olsun.