Gelişmiş Piyasa ekonomisinde kimin hangi malı üreteceği , kime satacağı , nerede üretim yapılacağını Devlet tayin etmez. Olağan üstü şartlarda sınırlama getirebilir.
Gelişmekte olan ülkelerde ise piyasa gelişmemiş , dar ve oligopol yapıda olduğu için , fiyatlar etkin kaynak dağılımını sağlamakta yetersiz kalır. Bu ülkelerde sermaye piyasası ve vadeli döviz işlemleri piyasası sığdır.
Çoğunda demokrasi , hukuk , eğitim kurumsallaşmamıştır. Türkiye de olduğu gibi islam ülkelerinde kurumsallaşmaya karşı siyasi oluşumlar vardır.
Yine Genel olarak , Ar-Ge , teknoloji gelişmemiştir. Gelişmiş olsaydı zaten gelişmiş ülke statüsünde olurdu.
Çin’de doğrudan devlet müdahalesi nedeniyle , teknoloji üretimini geliştirmiştir.
Gelişmekte ülkelerde , Küreselleşme süreci , Çin haricinde genel olarak gelişmekte olan ülkelerin aleyhine gelişti. 1980 sonrası başlangıçta sermaye hareketlerinin hızlanması , özelleştirme gelirlerinin bütçede kullanılması ve dış borçlanma yoluyla sağlanan kaynak girişi , gelişmekte olan ülkelerde GSYH da büyme rahatlık ve suni refah sağladı. Ama Çin dışında genel olarak gelişmekte olan ülkeler , potansiyel tasarruflarını ve büyüme dinamiklerini bitirdiler. Çoğunda dış açıklar arttı.
Özellikle Türkiye gibi yüksek dış ticaret açığı ve cari açık veren ülkeler, kaynak kaybetti. Dış borç riskleri arttı. potansiyel büyüme oranları düştü. Orta gelir Tuzağına düştüler. Bu ülkelerde Yoksullaşma ve gelir dağılımında bozulma arttı. Türkiye ilave olarak Dünyanın en kırılgan ülkesi oldu ve işsizlik diğer ülkelere göre daha fazla arttı.
Sonuçta ;Gelişmekte olan ülkelerde; tarım sektöründe işgücü fazlalığı ve gizli işsizlik, ekonomide faktör verimliliğinin düşük olması, sermaye birikiminin yetersiz olması, ar-ge ve teknolojide yetersizlik, hızlı nüfus artışı, ikili ekonomik yapı, piyasaların daha sığ olması nedeni ile bu ülkelerde kalkınma ve ekonomik istikrar için devlet ve planlama önem kazandı.
Bütün bu nedenlerle Gelişmekte olan ülkelerde ;
Bir… Devletin piyasaya müdahale etmesi, gelir dağılımını düzeltici önlemler alması , istihdam yaratması ;
İki … Halkın demokrasi talep etmesi gerekiyor.
Türkiye bu alanda da Dünya’dan ayrıştı. Devlet dışlandı. 80 yıllık kurumsal devlet parti devletine dönüştü.
Fetöcü’lerin devleti ele geçirmesi, orduya komplolar ve nihayet çıkar çatışmasına dönüşen 17 ve 24 Aralık olayları, 15 Temmuz ; alışılmışın dışında akşam saatinde darbe teşebbüsü devleti zayıflattı. Başkanlık sistemi ile kurumsal devlet tam anlamıyla ortadan kalktı. Yerini Parti devleti aldı. Devlette liyakat tamamıyla bitirildi.
Özelleştirme para getirme aracına dönüştü. Kamu tekelleri özel tekel olunca , et balık kurumu ve şeker fabrikaları gibi piyasayı düzenleyici kurumlar özelleşince , piyasada kartelleşme arttı , oligopol piyasalar oluştu , mal kıtlıkları yaşıyoruz.
Yap işlet modeli , Dünyada eşi benzeri olmayan ve halktan alıp bir grup oligarka kaynak aktaran bir kamu özel işbirliği şekline çevrildi. Türkiye’nin potansiyel gelirleri bu günden kullanıldı.
Bu şartlarda bizde istikrar ve kalkınma olmaz. Olması için;
Devleti demokratik ve hukuki alt yapısı daha sağlam olan laik – kurumsal devlet haline getirmemiz gerekir.
Yine Devletin dolaylı ve doğrudan piyasaya girmesi gerekiyor.