Bu sabah çalıştığım kurumdan hatta çalıştığım şubeden emekli olan bir “eski bankacı ” geldi şubeme…
Uzun bir sohbet ettik.
10 yaş vardı aramızda ve 10 sene sonraki halimi gördüm.
İsmini kimse hatırlamıyordu, bankada çalışmış mı çalışmamış mı kimsenin umurunda değildi.
Bana çalışma sürecinde ne kadar başarılı olduğundan bu şubede neler yaptığından bahsetti.
Ama biliyor musunuz?
Bunları da kimse hatırlamıyordu ne rakam ne başarı ne zamanın Genel Müdürü’nden Genel Müdür Yardımcısı’ndan aldığı ödüller…
25 sene çalışmış. Neredeydi bu 25 sene?
Sanki bir dipsiz kuyuya atılmış, karanlıkta yok olmuş, kaybolmuş yıllar.
Küçük dünyamızda kazandığımız başarılar ne için?
Ayın 1’inde sıfırlanıyorsa her şey hedeflerle beraber ve kimse bir önceki ay ne yaptığını hatırlamıyorsa ve bankana, şubene verdiğin onca emekten sonra, kazandığın onlarca başarıdan sonra yaptığın onca fedakârlıktan sonra. Kimse senin ismini bile hatırlamıyorsa yani demek istediğim ufacık bir “iz” bile bırakamıyorsak deliler gibi çalıştığımız kurumda.
Bence bu çok acı, sizce değil mi?
Sadece “emekli bankacı “ (hadi bu hayal) ya da ” eski bankacı ” olmak.
O kadar emeğin, başarının, yaşanmışlığın, fedakârlığın hepsinin bir kelime içine sığması “ESKİ”
Hepimiz eski olacağız, hepimiz tüm yaşadıklarımızla beraber bu 4 harfli kelimenin içine sığacağız.
Bir kampanyada 1. olduğunuzda, ilk 3′ e girdiğinizde ya da bankanızın sizi en parlattığı ve vazgeçilmez hissettirdiği anlarda, işe çok çok kaptırdığınızda hatta başarısız olduğunuzda bunu unutmayın olur mu?
Bu yazıyı okuyan herkes bir gün “eski bankacı” olacak.
O zaman beraber yine dinleyelim mi…
” Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler”….
Şubeci