Usta gazeteci Mehmet Y.Yılmaz, T24 sitesindeki yazısında Hazine’nin geçen hafta yaptığı susuk ihracını kaleme aldı.
Mehmet Yılmaz, sukuk ihracını “Allah’ı “kira” denilerek aldatma olduğunu dikkat çektiği yazısının bir bölümü şöyle:
Gülün adı, faizin tadı!
Geçtiğimiz hafta Hazine, “İslami usullere göre” 3 milyar dolar borç aldı.
“İslami usullere uygun olarak” çıkardığı adına “sukuk” denilen bir tür bonoyla aldığı bu borcu beş yıl içinde geri ödeyecek.
“İslami usullere uygun” olduğuna göre faiz de olmamalı.
Nitekim “sukuk” sertifikaları ile devlet ya da şirketler, yatırımcının parasını “kiralamış” oluyor.
T.C. Hazinesi, bu 3 milyar dolar için yatırımcılara yüzde 7,250 “kira” ödeyecek.
Dünyada yüzde 7’nin üzerinde faiz ödeyerek ABD Doları borçlanan Arjantin filan gibi kronik kriz içinde yaşayan dört – beş ülke var. Bunlardan biri de Türkiye.
“İslami usullere uysun” denilerek “kira” adı verilen bu rakam da tıpkı faiz gibi saptanıyor.
Türkiye’nin CDS puanı, Hazine’nin borçlandığı gün yüzde 524,7 idi. Bu, Türkiye’nin aldığı borcu geri ödememe riskinin büyük olduğu anlamına geliyor.
CDS puanının yükselmesi, ülke ekonomisinin kötü yönetildiğini, işlerin iyi gitmediğini, yatırımcının bu ülkenin Hazinesi’nin borçlarını rahatça ödeyebileceğine güvenmediğini gösteriyor.
Ekonomi yönetiminin Lütfü Elvan – Naci Ağbal ikilisine teslim edildiği süreç içinde Türkiye’nin CDS puanı düşüş eğilimine girmişti.
2021 yılının Şubat ayında CDS 283 puana kadar gerilemişti.
Ağbal’ın görevden alınmasının ardından bu CDS primi 482 puana kadar yükseldi.
Erdoğan’ın kendisini iktisatçı zannetmesinin ardından faiz indirimleri başlayınca CDS yükselmeye başladı ve geçtiğimiz hafta sonunda “kira” görünümlü “faiz”, CDS 524,7 puana yükseldiği için Dolar borçlanmasında yüzde 7,250’ye ulaştı.
Nassa göre hareket etmek isteyen Müslümanlar benden duymuş olmasınlar ama Hazine, sukuk yerine bildiğimiz klasik yöntemlerle borçlansaydı da zaten bu kadar faiz ödeyecekti.
Bugün faize, “kira” denilerek kim, kimi aldatıyor bilemiyorum ama Allah’ı aldatmanın bu kadar kolay olmadığını bilecek kadar dini metinleri okumuşluğum var.
Acaba Müslüman ülkelerin halklarının bir türlü feraha erişemiyor olmalarının nedeni, kolayca aldatılmaya bu kadar açık olmaları mıdır?
Shakespeare, Romeo ve Juliet’te şöyle diyordu:
“Adın ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile
Kokmaz mı aynı güzellikte?”
“Faiz günah, istemem. Paramı vereyim, kirasını alayım” diye düşünenlerin kulağına küpe olsun.