Ekonomide algı yönetimi demek rakamları eğmek bükmek değildir. Olumsuz algıya neden olan bozuklukları düzelterek gelecek için umut vermek demektir. Boş laflar ve geçici operasyonlarla ekonomi düzelmez. Kuru düşürmek için tek çarenin mal üretimini çoğaltarak enflasyonu düşürmek, yüksek teknoloji içeren mal üretimini artırıp, ihraç ederek rezervleri doldurmak olduğunu biliyoruz.
Doksanlarda statlarda Meksika Rüzgârı yaparlardı. Eğer taraftar susmuş, takımı desteklemiyorsa statta bir kesim ayağa kalkıp yanındakileri de kaldırıp takım lehine tezahürat yaptırıyordu. Dışarıdan baktığınızda ise adeta bir dalga halinde insanların ayağa kalktığını görüyordunuz. Şimdi aynı işi kuru düşürmek için kamu bankaları yapıyor ama dönüp ekonomiye baktığımızda onlarla beraber ayağa kalkan sayısı oldukça az. Neden mi? Müzik durduğunda herkes sandalyesine oturmak istiyor…
Algı nedir? Türkiye’ye dolar akıyor! TÜİK diyor ki, 2021 turizm geliri 24,4 milyar dolar olmuş, bunun üzerine çıkıp Bodrum Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği Başkanı Serdar Karcılıoğlu soruyor: 24 milyar dolar kazanan sektör varsa, neden bankalara borç 15 milyar dolar?
Algı nedir? Firmalar 10 milyar dolar satacak, aman geride kalmayın siz de satın! Dün TÜİK açıkladı ihracat 2021 yılı Aralık ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %24,9 artarak 22,2 milyar dolar, ithalat %29,9 artarak 29,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu ne demek? Sizin sanayi çalıştıkça dolara ihtiyaç duyuyor. O zaman nasıl dolar bozulacak? TÜİK bu dediğimizi bakın nasıl ispat ediyor: İthalatta, 2021 Aralık ayında ara mallarının payı %79,3, sermaye mallarının payı %13,1 ve tüketim mallarının payı %7,4 oldu.
Kendimizi kandırmayalım enflasyonun yukarı gittiği bir ortamda kim kamu bankalarının yarattığı Meksika Rüzgârı’na katılır? Bakın daha dün Unicredit, müşterileriyle paylaştığı bir notta Ocak ayında enflasyonun aylık bazda yüzde 10,7 artarak yıllık yüzde 48,2’ye çıkmasını beklediklerini söyledi. Bu Lira nasıl kalıcı olarak değer kazanacak?
Enflasyonu yanlış tarım ve sanayi politikası başlatıyor, hükümetin geçici çözümlerinin Hazine’ye getirdiği yükler artırıyor dedik. Küresel enerji fiyatları da bu durumu alevlendiriyor. Türkiye’nin enerji ithalatı için ödediği tutar, Aralık’ta önceki yılın aynı ayına göre %160,5 artarak 7,1 milyar dolara yükseldi.
Dış alemden gelen etkileri konuşurken JP Morgan’ın FED’in Mart ayında faizleri artırmasından sonra da doların kuvvetlenmeye devam edeceği beklentisini de bir yere not alalım.
Sözün özü; ayağa kalkarken dikkat edin, oturacak sandalye Mart sonrasında olmayabilir…
Kaynak: Yeniçağ