Derya Unutmaz pandemi döneminde sosyal medya ve diğer basın yayın organlarından görüp tanıdığımız bir Türk bilim insanı.
Prof.Dr. Unutmaz, Amerika’da Jackson Laboratuvarı’nda Genomik Tıp alanında çalışmalarını sürdürüyor. Pandemi süresince eli gözü hep Türkiye’nin üzerinde oldu. Doğruya doğru, yanlışa yanlış dedi.
Geçen gün Derya hocanın bir twitter paylaşımına denk geldim.
Teewet attan İstanbul Bahçelievler’de çok lüks bir hastanede görev yapan profesör. “Ay üssü alfa değil. Bahçelievler …. Hastanesi… 3 yıl üst üste birincilik ödülü aldı” şeklindeki tweette gerçekten çok lüks bir otel görünümünde hastane var.
Üstelik 3 yıl art arda ödül almış.
Yıllardır dünyanın birçok ülkesinde bilim insanı olarak insanlık için çalışan Derya Hoca aynı zamanda arkadaşı olan profesöre öyle bir tweet attı ki!
Tweet aynen şöyle:
“Sevgili dostum, seni orada ilk ziyarete geldiğim gün, hastane girişinde hayret içinde kalmıştım! Ülkemizde böyle hastaneler olması çok güzel ama içerde çalışanlar daha da önemli, onlara daha fazla değer verilmeli ve değerlerinin karşılığını alabilmeliler. Naçizane görüşüm”
Akıl dolu bir mesaj. İçten! Dost acı söyler tarzı.
Sen Alfa uzay üssü gibi hastane yapmışsın ama içerde çalışanlar mutlu mu? Emeklerinin karşılığını alabiliyorlar mı? Onlara hak ettiği değeri veriyor musunuz?
Hoca aslında Türkiye’nin genel bir sorununu da dile getirmiş. Sağlık sektöründe binaya yatırım yapan ama insanı yok sayan hedef baskısıyla bunaltan, üç kuruşa nöbet tutturan sağlık sektörünün sorunu.
Derya Hoca’nın bu gündeme getirdiği sorun aslında bankacılık sektörünün de sorunu.
Bankalar son 10 yılda büyük ve tıpkı Afla uzay üssü gibi plazalarda çalışıyor. Sürekli olarak da ödül alıyorlar.
Hemen hemen her ay ödül alan banka bile var.
Ödül alan bankalara bakıyorsun içinde çalışan insanlar 3 bin lira para alıyor, her türlü satış ve hedef baskısı ile psikolojileri bozulmuş. Kendilerini değerli hissetmiyorlar.
Sonra ardı ardına ödüller alıyorlar.
İnsana dokunmayan ödül ödül müdür?
Çalışanın mutsuz ve isyan ettiği bir kurum başarılı mıdır?
Tüm bunları yakından izleyen Paramedya.com internet sitesi bankaların ödül haberlerini yayınlamama kararı aldı.
Gerekçeleri basitti: Binlerce çalışanı kriz diye sokağa atan bir bankanın İnsan Kaynakları bölümü “En iyi İK ödülü” alıyor.
Hayatı boyunca kibirden bir tane banka güvenlik görevlisinin elini sıkmamış CEO başarı ödülü alıyor.
Bu ödüllerin hiçbir anlamı yok! Çünkü çalışanı mutsuz ve acı çeken bir bankanın aldığı ödül hiçbir anlam ifade etmiyor.
AKBANK VE YAPI KREDİ BANKASI
Geçen hafta iki banka personel mutluluğu için çok önemli adım attı. Bunlardan biri Yapı Kredi Bankası. Banka Nisan ayında toplu iş sözleşmesi gereği personeline enflasyon oranında zam yapacak olmasına rağmen yüksek enflasyon nedeniyle 13.maaş olarak prim ödedi. Yapı Kredi Bankası bir güzel şey daha yaptı. Güvenlik görevlileri taşeron kadrosunda olmasına rağmen onların da hesaplarına 1 maaş prim yatırdı.
Yapı Kredi Bankası bu güzel hareketi ile belki Amerika’nın bilmem neresindeki bir kuruluştan ödül almadı ama 14 bin çalışanından gönül aldı, alkış aldı taktir aldı. Dahası bunun medyada kendileri servis etmemelerine rağmen yer alması nedeniyle müşterilerinden de takdir aldı.
YKB CEO’su Gökhan Erün ve dolaysıyla Koç Holding’de gönül ödülünü aldı.
Geçen hafta yine bir başka gönül ödülü alan banka Akbank oldu.
Personel politikası nedeniyle zaman zaman eleştirdiğim Akbank on numara bir hareket yaparak tüm personeline yüzde 36 olan enflasyonun üstünde zam kararı aldı. Üstelik daha önce ödenmeyeceğini açıkladığı 2021 primlerini de ödeme kararı aldı. Akbank çalışanlarına bir güzellik daha yaparak aylık yemek ücretini 43,50 TL yaptı.
Akbank belki de en büyük ödülünü bu hareketi ile aldı.
Bankalara buradan seslenmek istiyorum.
Saçma sapan ödüller için para harcayacağınıza elinizin altındaki personelinizi mutlu edin, onlara değer verin emin olun ki, kamuoyunda daha çok etkiniz ve reklamınız olacaktır.