Yine bir ayrılış hikayesi…
Size daha önce yazmıştım.
Pandemide yakınında şube olmasına rağmen 3 vasıta ile işe giden arkadaşımı.
17 senelik emek, fedakârlık 10 dakika bir sürmeyen bir video konferansla sona erdi.
Alelade, öylesine ve. Oldukça sıradan.
Yazım arkadaşımı ve O’nun yasadığını yasayan, yasayacak arkadaşlarıma yalnız olmadıklarını anlatabilmek adına ufak bir armağanımdır.
Şubeci, sabah yine tıka basa dolu olan 3 vasıta ile işe gitmişti. Daha önce muhtemelen bu sebeple covid olmuş ve ailesine bulaştırmıştı. Hastanede yattılar ailecek Çok şükür ki atlattılar, kayıpsız.
Hayat devam ediyor ve bununla yaşamayı öğrenmemiz lazım diyerek bir de hastalığı geçirmenin cesaretiyle her şey devam ediyordu.
Banka da devam ediyordu. Hedefler; gerçekleşenler ve gerçekleşmeyenler…
Müşteriler, arkadaşlar.
Ayrılmayı düşündüğü her zaman onlar da geliyordu aklına.
Ailesinden çok onları görüyordu çünkü hepimiz gibi.
Şubecilerin şubeleri evleri, arkadaşları da ailesi oluverir çoğu zaman.
Onların ne suçu vardı?
Yerine bakacak arkadaşının, sana evladı gibi güvenen müşterilerin?
Kafasında bankasız bir hayat düşünüp hayatına devam eden her şubeci gibi o günde sıradan bir gündü.
Müşterisine fiyatlama yapıyordu.
Müdürü aradı. Müşterisi olduğunu işlem bitince geleceğini söyledi.
Hemen bırakıp gelmesi emredildi.
Anlamadı, gitti müdürünün yanına.
Bekledikleri mevduatın geldiğini söyledi heyecanla…
Mudur oturmasını soyluyor karsısında bir video konferans… Bölge yönetmeni ve ik yönetmeni soğuk ekranda.
“Seni böyle çağırdığımız için üzgünüz” diyorlar aslında hiç olmadıkları halde.
Kalp çarpmaya başlıyor hızlı hızlı. Kendisini kontrol etmesi de lazım.
Fazla hazırlıksız şu an şubeci arkadaşım. Aklından bir sürü şey geçiyor.
Soramıyor konuşamıyor. Sadece silik ve şaşkın bir “merhaba” çıkıyor ağzından.
Hemen konuya giriliyor.
Emekleri, çabaları için teşekkür edilirken yorulduğu söyleniyor kendisine.
Son zamanlarda sende çok yıprandın deniliyor sanki başkası yıpratmış ve karşısındakilerin hiç haberi yokmuş gibi.
Rakamlar yerindeyken performans düşüklüğü konusuna birden giriliyor.
Söylemek istediği ne çok şey var. Hepsi boğazında düğüm..
Yapılan tüm adaletsizlikleri, mobbingleri, ikiyuzluluklerini,17 senenin 15inde alkışlamadıklarını, pandemide gittiğin yollarda yakalandığın hastalığı ailene bulaştırmanın vicdan azabını, ailene ,çocuğuna ayıracağın vakti şubene ulaşabilmek için günde 6 vasıtaya harcadığını, ısrarla bunun düzeltilmediğini, aile birliğinin bozulduğunu, yapabileceğinin kat ve kat üzerindeki hedefleri yapmaya çalışırken onların hata olarak gördüklerini neden değil sonuç olduğunu, hâksiz performans değerlendirmelerini, vermedikleri zamları ,seni dört bir koldan yıpratmaya çalıştıkları halde dayandığını ,direndiğini, yenilmediğini, yıpranmadığını haykırmak istedi…
Bunların hepsi boğazında bir yumru oldu. Yutkundu istemsiz.
Belli ki artık evi gibi gördüğü şubesine ait değildi.
Bu aşamada konuşmanın bir anlamı var mıydı? Yoktu.
Üzülmüş gibi, seni senden çok düşünüyor gibi yapan sahtelikten ve riyakârlıktan ölecek olan ekranda gördüğü iki yüz bir şey ifade etmiyordu.
Eğitimlerinde kendilerine öğretildiği gibi psikolojik yönlendirme yapıp; kendi kendine ayrılmak istediğini söylettirmeye Çalışıyorlardı. Başarılı da oldular nihayetinde..
Göğsüne oturan bir öküz, boğazında bir yumruyla tek bir cümle çıktı bu sefer ağzından..
“Evet ben de ayrılmak istiyorum”…
Kâğıtlar konuluyor önüne, okumak dahi istemiyorsun bir an önce terk etmek istiyorsun seni izleyen ve sabırsızlıkla imzanı atmayı bekleyen gözleri..
İmzalıyor ve çekiyorsun.
17 seneni, onca emeğini bir kaç ufak bisküvi kolisine, bir kaç market poşetine doldurup son kez evine gidiyorsun isinden yine 3 vasıtayla.
Evine dönüyorsun.
Ailene ,dağınık evine bakıyorsun ve susarak onlara sarılıyorsun.
Birilerinin seni susarak da anlamasına ne çok ihtiyacın varmış meğer…
Zamanla hafifliyorsun…
Unuttuğun bir şey yapıp gökyüzüne bakıyorsun…
Fark ediyorsun ki dışarda hayat var devam eden, bambaşka.
Ve sen artık kambur değilsin.
Önünde koca bir hayat.
Elinde kocaman umutların.
Sakladığın, ertelediğin hayallerin…
Artık hepsine daha yakınsın.
Hayat sana güzel gelsin şubeci.
Yeni hayatında insanca yaşa, insanca çalış.
Ve hakkettiğin gibi mutlu ol…
Şubeci