Dr.Ayhan Bülent Toptaş yazdı: İktidar erken seçim kararı alabilir mi?

Ayhan Bülent Toptaş

Dr.Ayhan Bülent Toptaş

23SAĞLIK, EKONOMİ VE ERKEN SEÇİM
Ekrem İmamoğlu İstanbul’da, Mansur Yavaş Ankara’da 2019 yerel seçimlerinde rakiplerine ciddi fark atarak büyükşehir belediye başkanlıklarını kazandığında, bu başarıda muhalefetin bu şehirler için belirlediği adayların profillerinin seçmen tercihleri ile uyumlu olmasının büyük rolü olduğu düşüncesi ağır basmaktaydı.

Bu iki ismin karizmatik liderlik özelliklerine sahip olmasının yanı sıra söz konusu seçimde muhalefet partilerinin ittifak ve koordinasyon içinde olmasının ve parti teşkilatlarının daha etkili çalışmasının da elde edilen başarıda rolü olduğu ileri sürülebilmekte. Bununla birlikte, muhalefetin son yerel seçimlerde bir önceki seçimlere göre daha başarılı olmasının çok önemli bir sebebi daha var: Ekonomi.
2019 yerel seçimleri Ağustos 2018’de yaşanan Rahip Brunson krizini takip eden Mart ayında yapıldı. Ağustos 2018 ile Mart 2019 arasında enflasyon ve işsizlik yükselerek, özellikle büyük şehirlerde Türkiye ekonomisinin gidişatındaki kötüleşmeden daha fazla etkilenen seçmenlerin (işçi, memur, esnaf, işveren, emekli, öğrenci) tercihlerini muhalefetten yana kullanmalarına yol açtı. Şokun etkisi biraz daha yayılıp, Haziran ayına gelindiğinde AKP İstanbul belediye başkanlığı seçimlerini ikinci kez ve daha fazla farkla kaybetti.
O günlerden bugüne ekonomi rüzgârı iktidarın aleyhine ve muhalefetin lehine esmeye devam etti.

Ekonomi yönetimindeki bocalama, ihtiyatsızlık ve hatalara 2020 yılında başlayan ve hala süren pandeminin baskısı eklendi. Pandemi her iktidar için büyük bir talihsizlik. Çünkü ne zaman biteceği bilinmeyen ve her gün ağır ağır ekonomiyi kemiren bir felaket. Ayrıca seçmenler genel olarak felaketin ortaya çıkışında hiçbir sorumluluğu olmasa da yarattığı sonuçlardan dolayı iktidarı sorumlu tutmaya eğilimlidirler. Pandeminin sağlık ve ekonomi alanında yarattığı sorunların iyi yönetilmemesi de iktidara ek siyasi maliyetler yükleyebilir. Joe Biden’ın ABD başkanı seçilmesinde önceki başkan Donald Trump’ın pandemi karşısında bocalamasının önemli bir payı var. Yine bu yıl Latin Amerika’da yapılan seçimler pandeminin sağlık ve ekonomi alanındaki etkilerinin iyi yönetilmemesi nedeniyle iktidardaki partilerin aleyhine sonuçlandı. Son olarak geçtiğimiz ay ortasında Arjantin parlamento seçimlerinde iktidar partileri ağır bir yenilgi aldı. Yine geçen ay komşumuz Bulgaristan’da seçimleri daha Eylül ayında kurulmuş bir parti kazandı. Bunda geçtiğimiz ay Bulgaristan’da Covid-19 kaynaklı ölümlerin günde 300’ün üzerine çıkmasının ve pandeminin yarattığı ekonomik çöküntünün pek çok Avrupa ülkesinden daha ağır olmasının da büyük rolü var.
Türkiye’de ise Merkez Bankasının TCMB’nin cari fazla vererek, döviz arzını artırmak suretiyle döviz kurlarını ve enflasyonu kontrol altına almak gibi dünyada denenmemiş bir politikayı uygulayacağını ilan etmesi, Eylül ayından itibaren peş peşe faiz indirmesi, yıl ortasından bu yana dünyada faiz indiren tek merkez bankası olması piyasalarda yeni bir güvensizlik ve endişe dalgasının oluşmasına yol açtı. Faiz indirimleri başladığında 8.8 TL. civarında olan doların 13.5 TL.’ ye kadar yükselmesinin TUİK enflasyonunda da yüzde beş ila onluk bir artışa yol açabileceği ve zor bir kış geçirilebileceği ileri sürülmekte. Yıl sonuna kadar yeni bir faiz indirimi olacağı beklentisi de devam etmekte.
Kaygıların artışına paralel olarak, muhalefet özellikle geçtiğimiz ay içinde ekonomi yönetimindeki başarısızlıkları ileri sürerek erken seçim çağrısı yapmaya başladı. Muhalefetin ülkedeki koşulların iktidar olmalarına elverişli bir noktaya ulaştığını düşündüğünde erken seçim istemesi çok doğal. Muhalefetin şartların uygun olduğunu düşünmesinin nedeni Türk Lirası’nın hızlı değer kaybetmesi, yükselen enflasyon ve enflasyon beklentileri ile AKP’nin bir zamanlar yüzde 50’lerin üzerinde olan oy oranının son anketlerde yüzde 30’lar civarında gözükmesi.
AKP ve onun destekçisi konumunda olan MHP muhalefetin çağrılarına bir erken seçimin gündemde olmadığını ifade ederek karşılık veriyor. Tabii yine de bu açıklamalar yüzde yüz bir erken seçim olmayacağı anlamına gelmemekte.
Erken Seçim Kararı İktidarın İnisiyatifinde
İktidarın avantajı Cumhurbaşkanını ya da meclis çoğunluğunu elinde tutması nedeniyle erken seçim kararını alabilecek siyasi güce ve yetkiye sahip olması. Bu nedenle de iktidar Aralık 2021 ile Haziran 2023 arasında kendine en uygun olan zamanı seçim tarihi olarak belirleyebilir. Buna karşın muhalefet sadece erken seçim talebinde veya temennisinde bulunabilir ve iktidarı baskı altına almaya çalışabilir.
İktidarın ikinci avantajı ise, devleti elinde tutması nedeni ile erken seçim kararını aldığı tarihten seçim gününe kadar ekonomik ve siyasal konjonktürün nasıl işleyebileceğine dair muhalefete göre daha fazla bilgiye erişme olanağına sahip olabilmesidir.
İktidarın üçüncü avantajı ise yine devleti elinde tutması nedeniyle bu aygıtı uygun zamanlamalarla seçime yönelik olarak kullanabilmesidir. Asgari ücrete ve emekli maaşlarına yüksek zamlar yapabilir, sosyal yardımları artırabilir, devlette kadrolar açabilir, çiftçiye, esnafa destek paketleri açıklayabilir.
İktidarın bir diğer avantajı da, karar alma yetkisinin kendisinde olması nedeniyle sürpriz yapabilme olanağına sahip olması. 2023’e kadar seçim yapılmayacağını ifade eden AKP ve MHP gizli bir hazırlık içinde de olabilir. İktidarın, TCMB’nin gerçekleştirdiği faiz indirimlerini ekonomik genişleme için kullanarak seçmenleri memnun etmeyi hedeflediği ileri sürülüyor.
İktidarın, hem kötü yönetiminin hem de pandeminin yarattığı olumsuz ekonomik şartları yeni bir politika ile kendi lehine çevirebilmesi mümkün görünmüyor. Yaklaşan kış şartları ile daha da ağırlaşabilecek ekonomik durum AKP’nin önümüzdeki baharda yapılacak anketlere ikinci parti olarak girmesine veya buna çok yaklaşmasına yol açabilir.
İktidarın Erken Seçim Kararı Almasının Koşulları
Yukarıda belirtildiği gibi eğer ekonomik koşullarda iyileşme sağlanır ve anketlerden başkanlığın yeniden AKP tarafından kazanılacağına yönelik sonuçlar elde edilirse iktidar erken seçim yapmak isteyebilir. Genel ekonomik performans göstergelerinde (enflasyon, işsizlik ve büyüme) bir iyileşme olmasa da bir erken seçim hamlesine zemin hazırlamak amacıyla asgari ücrette, emekli maaşlarında, kamu görevlilerinin maaşlarında ve kredilerde ani artışlar gerçekleştirilerek suni bir iyileşme havası yaratılmak istenebilir. Seçime kadar dar gelirli kesimlere geçici bir satın alma gücü enjekte edilerek hükümetin performansını en başarılı şekilde ortaya koyan anketlerin yönü lehe çevrilmek istenebilir. Anket sonuçları olumlu olursa uygun bir zamanda erken seçim kararı alınabilir. Fakat, pandemi ve AKP’nin kendi yönetim zaafları nedeniyle ülke içinde ve uluslararası düzeyde oluşabilecek sorunlar veya ani krizler ekonomide yaratılabilecek suni iyileşmeleri gölgeleyebilir, bu da iktidarın oylarının gerilemesini devam ettirebilir. Bu durumda, iktidar, oylarının daha fazla gerilememesi için erken seçim kararı alabilir.
İktidar 2019 yerel seçim öncesinde 2018’de % 2.8 büyüme ve % 20.8 enflasyon olarak gerçekleşen kötü ekonomik performansı da imar barışı, vergi affı, döviz satışları, TCMB’nin genel kurulunu yılbaşına çekme, ihtiyaç akçelerinin satışı gibi yöntemlerle de dengelemeye çalışmış ama istediği neticeyi alamamıştı.
Sonuç olarak, pandeminin ve ekonomik sorunların baskısı altında iktidarın başarısını garantileyebileceği bir erken seçim zamanı belirleyebilmesi çok zor. Böyle bir zaman hiç olamayabilir. İktidarın normal şartlar altında seçimi kazanabilmesi için bir ekonomik mucizeye ya da muhalefetin çok büyük hatalar yapmasına ihtiyaç var.

Exit mobile version