Şubeci, bankacılık sektöründe yeni bir tartışmayı başlatıyor. Hangi bankacı masum?
Bankama başlayalı tam 15 sene oldu.
15 senedir satış baskısı ile yaşıyorum ve yaptığım satışlar neticesinde para kazanıyorum.
Eskiden böyle barkodlar, taramalar, her şeye imzalar vs. yoktu.
“Çakar’dın.
Eline yönetmenin bir müşteri numarası listesi verirdi ve sen sadece sistemden tanımlama yapardın.
Şu andaki müdürcükleriniz muhtemelen bu altın çağın kaymağını yiyen en kısmetli tayfa.
Ya da paramedyaya yazdığınız o bir krediye 6 tane sigorta çakan çakal tayfa.
İstisnaların kaideyi bozmayacağını düşünerek anlatmaya devam ediyorum.
Hepimiz bu isin içindeyiz ve inanın bana hiçbirimiz sütten çıkma ak kaşık da değiliz. Bugün biraz buna değinmek istiyorum.
Bize her ayın 1’inde yükledikleri insan üstü hedefler bizden teftişlerimizin istediği gibi pürü pak çalışarak yapılacak işler değil.
Zaten bundan ötürüdür ki bankalarda her ay satış kalemleri için yeni birer gerçekleşme kriteri yayınlanması…
Mevduat, kredi, kredi kartı, sigortalar, Bes, pos, fon, fatura.
Bunları satmak bizim işimiz ama çakmak değil.
Bir arkadaşınız sevdiğiniz ya da sevmediğiniz herhangi bir iş arkadaşınız kampanyada ya da o gün içinde istenilen raporlamada sizin üstünüzdeyse hepimiz bir kıvılcım da olsa hırslanmadık mı? Hırslanmasak bile “yapan nasıl yapıyor” aşağılamasıyla kamçılanmadık mı?
Anne babanıza hısım akrabanıza tüm nazınızın geçeceği arkadaşlarınıza kart girmediniz mi?
Bundan bahsediyorum.
Yaptık hem de çok yaptık.
Çünkü biz yapmasak ya başkası yapacaktı ve biz yine başarısız olacaktık.
Bizi içine sürükledikleri sistem bizi bu noktaya getirdi.
Ve evet hiçbir şeyi gözden kaçırmayan denetmenlerimiz bir krediyle ilişkili olan bilmem kaç tane sigortayı bizlere hiç sormadı. İmzası varsa her şey etikti çünkü onlar için ama hayır değildi.
Nasıl bir müşteri bankaya ilk adım attığında önüne koyduğumuz hizmet sözleşmesini okumadan ve bir nüshası kendine verilmeden imzalatılması etik değilse, bir konut kredisi kullanan müşteriye hayat sigortası yaptırmasının zorunlu olduğunu söyleyerek zaten ev almak için, ihtiyacı olduğu için size gelen müşteriyi ütmek de etik değil.
Ve bunun size sayısız örneklerini verebilirim sizlerde verebilirsiniz.
Sonuç olarak biz bunları yaptık. Hep değilse bile gerektiğinde.
Çok zor durumda kaldığımızda.
Bu sistemi besledi.
Biz isteyerek ya da istemeyerek yaptığımız bu etik olmayan bir dünya isi normalleştirdik hatta öyle normalleştirdik aramızda kime ne çaktığımız eğlence konusu oldu eğitimlerde.
Biz ne zaman bu kadar acımasız ve kötü olduk?
Çok eleştirdiğimiz ve bizi buna iten genel müdürlüktekilerden, bölgedekilerden, müdürcüklerden ne farkımız kaldı?
“Masum değiliz, hiçbirimiz…”
Kendimiz günü kurtarıp küçük zaferler kazanırken üstlerin kariyerlerine kariyer, bankanın kârına kâr, patronların paralarına para kattık ve evet.
Yine kaybeden biz, kazanan onlar oldu.
Aslında biz de islerin bu kadar sapıtmasına sebebiz. Az ya da çok ama payımız var.
Bunun sonu olmalı diye düşünüyorum her ayın 1’inde hedeflerime şok içinde, donuk donuk bakarken.
Ama yok. Yani bugüne kadar olmadı bundan sonra da biz bu abuk sabuk hedefleri yapmaya devam. Ettiğimiz sürece de olmayacak.
Vicdan önemli.
Şubeci