Merkez Bankası’nda atama furyası

Şahap Kavcıoğlu’nun göreve gelmesiyle başlayan, Merkez Bankası tarihinde eşi olmayan dev atama operasyonu 90 kişiyi buldu.
Merkez Bankası’nın yeni yönetimi piyasalarda gerekli güveni sağlayamadığı gibi, Banka içindeki liyakata dayalı yönetim dengelerini de altüst etti. Mayıs ayı sonunda bazı başkan yardımcıları ve genel müdürlerin görevden alınmalarıyla başlayan operasyonun çok büyüdüğü, toplam 90 kişinin yerinden edilip, yerlerine yeni siyasi atamalar yapıldığı öğrenildi.
Merkez Bankası çalışanları Banka’nın tarihinde ilk kez bu kadar siyasi atamanın hem de alt kadrolara inecek boyutta gerçekleştiğini söylüyorlar. Yapılan atamaların şube müdürlerine kadar indiği, alınan ve atananlar birlikte düşünüldüğünde Merkez Bankası idari kadrolarındaki tam bir altüst oluş yaşandığı kaydediliyor.
Atamaların detaylarına bakıldığında birkaç unsurun birden öne çıktığı görülüyor. Atamalarda ilk kıstasın bir önceki Başkan Naci Ağbal dönemiyle ilişkili olduğu görülüyor. Ağbal’ın görev yaptığı kısa süre içerisinde yakın çalıştığı genel müdür ve genel müdür yardımcılarının tümüyle tasfiye edildiği belirtiliyor. Halbuki Naci Ağbal, göreve geldiğinde sadece insan kaynakları genel müdürünü görevden almış, mevcut kadrolarla çalışmış ve başarılı bir dönem geçirmişti.
Ağbal’ın görevden aldığı, Kavcıoğlu’nun Başkanlığıyla yeniden göreve gelen İnsan Kaynakları Genel Müdürü İhsan Başar’ın, Banka tarihinde ilk kez görülen kapsamlı atama operasyonunun mimarlarından biri olduğu belirtiliyor. Bank Asya kökenli İhsan Başar’ın Kavcıoğlu ile birlikte yeni kadroları oluşturduğu söyleniyor. Banka çalışanları eski bir AKP milletvekili olması nedeniyle siyasi kimliği öne çıkan Kavcıoğlu’nun, Genel Müdür Başar ile birlikte, parti ile temas içinde yeni kadroları oluşturduğunu söylüyorlar.
Çalışanların deyimiyle “AKP içindeki bir gruba aidiyeti olan” ve siyasi kimlikleri öne çıkan deneyimsiz kişilerin görevlere atandığına dikkat çekiliyor. Göreve getirilen kişilerin AKP içindeki gruplardan birine aidiyetlerinin öne çıktığı belirtilirken, Banka çalışanlarının bu grubu tam olarak niteleyemediklerine şahit olduk.
Uzmanlığı tartışmalı
Kadro operasyonunun Merkez Bankası’nın yetkinliğine büyük darbe vurduğu açık. Çalışanların üzerinde durduğu başka bir konu ise “Her bölümde işi bilen 1-2 kişinin kalmasına özen gösterildiği” yönünde. İşlerin tümüyle aksamaması için, 1-2 uzmanın görevde tutulduğu, geriye kalanların ise başka bölümlere gönderildiği belirtiliyor. Merkez Bankası’nda son yıllardaki yönetimlerle biraz bozulsa bile, genel olarak liyakatın atamalarda en önemli unsur olmaya devam ettiğini ifade eden çalışanlar, ilk kez liyakata hiç bakılmadan atama yapıldığına şahit oluyorlar. Ayrıca ilk kez bu kadar çok kişinin birden değişmesinin, uzmanlığa bağlı iş yapmayı engellediğini belirtiyorlar.
Naci Ağbal 2020 Kasım ayında göreve geldiğinde üst yönetimde değişiklik yapmak istemiş ama Cumhurbaşkanlığı’ndan gerekli onayı alamamıştı. Mevcut kadrolarla başarılı çalışmalar yapan Ağbal’ın Mart ayında görevden alınmasıyla birlikte Başkan Kavcıoğlu ile birlikte eski insan kaynakları genel müdürünün aynı gün göreve gelmesi, bu kişinin Cumhurbaşkanlığı’na yakın olduğu izlenimi vermişti.
Kavcıoğlu göreve geldikten sonra üç para politikası kurulu üyeliği değiştirilmiş, Mayıs ayı sonunda Başkan Yardımcısı ve Para Politikası Kurulu Üyesi Oğuzhan Özbaş görevinden alınmıştı. Bu kararla birlikte Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar, Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürleri değiştirilmiş, bu operasyonunun devam edeceği belirtilmişti. Sonuç olarak bu operasyon Merkez Bankası tarihinde hiç görülmediği kadar geniş bir kadro tırpanına dönüştü.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığının önemi bu atamalarla bir kez daha ortaya çıkıyor. Politik kaygılardan uzak çalışması Merkez Bankası’nda liyakata dayalı bir idari örgütlenmeyi, uzmanlığa dayalı atamaların hakim olmasını beraberinde getiriyordu. İdari olarak sıradan bir Bakanlıktan farkı kalmayan Merkez Bankası’nın, bu anlayışla, yaşanan zor ekonomik süreçte başarılı çalışma yapabilmesi de pek mümkün gözükmüyor.
Uzmanlığı darbe yiyen Merkez Bankası’nın piyasalara güven verebilmesi, asıl görevi olan fiyat istikrarını sağlayabilmesinin, bu siyasi atamalardan sonra iyice zora girdiği söylenebilir.

Kaynak: Erdal Sağlam
©Deutsche Welle Türkçe

Exit mobile version